Kuran ahlakının tam anlamıyla yaşanması ancak, ayetlerin hepsinin birden uygulanması ile mümkündür. Bu önemli gerçeği gereği gibi düşünmeyen kimi insanlar, Kuran'ın bazı hükümlerini yerine getirmeye özen gösterirken, bazı ayetlerin yaşanmasına gereken önemi vermezler. Oysa Rabbimiz Kuran'ın "İnsanlar, 'iman ettik' diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?" (Ankebut Suresi, 2) ayetiyle insanları bu konuda uyarmıştır. Bu ayetten anlaşılmaktadır ki, bir insan, "ben iman ettim" dedikten sonraki hayatında, gerçekten Allah (cc)'ı razı etmek için yaşadığını, O'nun hoşgördüğü ahlakı uyguladığını fiili olarak da göstermelidir.
İnsan güzel ve değerli olan tüm vasıflara ancak Rabbimiz'in hükümlerine uyarak sahip olabilir. Allah (cc) Kuran'da doğruluğu, adaleti, sabrı, fedakarlığı, vefayı, sadakati, kararlılığı, itaati, alçakgönüllülüğü, hoşgörüyü, şefkati, merhameti, öfkeyi yenmeyi ve daha birçok üstün ahlak özelliğini emreder. Bunların aksi olan tüm ahlak bozukluklarını da açık hükümlerle yasaklar.
Kuran'da bildirilen bu üstün ahlakı yaşamak, kişinin Allah (cc) korkusunun gücüne, dolayısıyla vicdanının sesine uymasına bağlıdır. Allah (cc)'tan ne kadar çok korkar ve vicdanının gösterdiği doğrulara ne kadar tabi olursa, Allah (cc)'ın hükümlerine o kadar itaatli olur. Aksi durumdaki bir kişi ise Kuran ahlakını yaşamakta sebat gösterip süreklilik sağlayamaz. Allah (cc)'ın güzel olarak gösterdiği ahlakın bazı özelliklerini yaşasa bile, çıkarlarıyla çatıştığı anda farklı bir karakter gösterebilir. Ya da Kuran'ın bazı ayetlerini kararlılıkla uygularken, bazılarını gözardı edebilir.
Kuran ayetlerini bir bütün olarak yaşayan salih müminler ise güzel ahlak örneklerini hayatının her anında, asla vazgeçmeden, diğer insanlardan kat kat daha yoğun ve üstün bir biçimde gösterir. Sabrın en fazlasını, fedakarlığın en güzelini, teslimiyetin en mükemmelini, Allah (cc) sevgisinin en şiddetlisini yaşamaya gayret ederler. Ve bu sebeple de diğer insanlar içerisinde ahlaki vasıfları ile öne geçerler. Kuran'da bildirildiği gibi "takva sahiplerine önder" olurlar (Furkan Suresi, 74).
İşte bu sebeple Allah (cc)'a ve ahiret gününe inanan her kişinin, Kuran'da emredilen ahlakı, gücünün yettiğinin en fazlasıyla yaşamayı hedeflemesi gerekir. Ancak böyle bir hedefi olan kişi cennete girmeyi ve sonsuz hayatını orada peygamberlerle, salih müminlerle, şehitlik makamına ulaşmış kişilerle ve doğru sözlü insanlarla geçirmeyi umabilir. Allah (cc) bu güzel sonuca, yalnızca sağlam bir itaat ve teslimiyetin ulaştıracağını haber vermiştir:
Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar? (Nisa Suresi, 69)