Türk-İslam Birliği'nin oluşturulmasıyla, öncelikle kendi içinde bir bütünlük ve uzlaşma sağlayacak olan Türk-İslam ülkeleri, uluslararası alanda da barışa, hoşgörüye ve istikrara dayalı bir siyaset izleyeceklerdir. Ayrıca AB ülkelerinin ve ABD'nin Türk-İslam ülkeleriyle ilgili herhangi bir durumda bağlantıya geçebilecekleri bir merkezin olması da, yine Batı ile olan ilişkileri güçlendirecek ve istikrar kazandıracaktır.
Türk-İslam Birliği'nin Müslüman Dünyasına Faydaları
Türk-İslam dünyası, sahip olduğu yeraltı zenginlikleri ve coğrafyasının stratejik önemi ile bugün oldukça büyük bir potansiyele sahiptir. Bu nedenle kurulacak olan bir Türk-İslam Birliği hem bu potansiyellerin en iyi şekilde değerlendirilmesi hem de tüm dünya ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Türk-İslam
Birliği sayesinde Türk-İslam devletlerinin Batı ülkeleriyle ilişkilerine istikrar ve düzen hakim olacak ve bu ilişkilerin hızla güçlendirilmesine önemli bir katkı sağlanacaktır. Söz konusu ülkelerin uluslararası sahada daha etkin bir pozisyon kazanması da yine bu birlik ile mümkün olacaktır.
Müslüman ülkeler arasında sağlanacak siyasi ve ekonomik iş birliği, ayrıca Türk-İslam dünyasında da istikrar sağlayacaktır. Bu istikrar, Batı dünyasının Müslümanlarla daha dengeli bir ilişki kurmasına da aracı olacaktır.
Kuşkusuz Türk-İslam Birliği'nin bir diğer önemli sonucu, bu birliğin ABD ve AB ülkelerinde uyandıracağı olumlu etkidir. Kültürel, dinsel ve ekonomik açıdan bazı farklı özellikleri olan Batı ve Türk-İslam ülkeleri arasında kurulacak köprü ancak Türk-İslam Birliği ile mümkün olacaktır. Bu köprü sayesinde AB ve ABD'yle olan ilişkilerde yaşanacak en önemli gelişmelerden biri ise siyasi anlamda olacaktır. Öncelikli olarak, merkezi bir idareye sahip olacak olan Türk-İslam dünyası, AB ülkeleri ve ABD ile son derece barışcıl ve uyumlu ilişkilere kavuşacaktır. Kitle imha silahlarının kontrolü, terörizm, uluslararası suç ve çevre gibi konularda alınacak olan ortak kararlar ve yapılacak olan iş birlikleri tüm dünyayı olumlu etkileyecek gelişmelere vesile olacaktır.
Türk-İslam Birliği sayesinde İslam dünyasındaki azınlıkların (örneğin Yahudi ve Hıristiyanların) ve İslam ülkelerine gelen yabancıların haklarının korunması, kendilerine güvenlik sağlanması ve saygı gösterilmesi Batılı ülkelerle olan ilişkileri daha da güçlendirecek ve Türk-İslam ülkelerine duyulan güveni daha da artıracaktır.
Türk-İslam dünyasının insan haklarının ve demokrasinin hakim olduğu, akılcı, sağduyulu ve adil bir liderliğe kavuşması, dünya siyasetinde değişen koşullara kolaylıkla uyum sağlayan bir esnekliğe ve gerekli stratejileri geliştirebilecek bir ileri görüşlülüğe zemin hazırlayacaktır. Bu gelişmeler sonucunda Türk-İslam Birliği dünyadaki gelişmeler karşısında yalnızca etkin olmayan tepkiler veren, kınamak ya da kanaat belirtmekle yetinen bir organizasyon değil, inisiyatif kullanabilen aktif bir merkeze dönüşecektir. Bu da kuşkusuz, gelecekte Batı dünyası ile olan ilişkilerde yaşanabilecek muhtemel sorunların daha kolay ve çok daha kısa sürede giderilmesini sağlayacaktır.
Dünyayı Bekleyen Aydınlık Gelecek
Son zamanlarda gerek İslam dünyasında gerekse Batı dünyasında yaşanan gelişmeler, tüm dünyayı özellikle de İslam dünyasını çok büyük ve önemli değişimlerin beklediğini açıkça göstermektedir. Kuran ayetlerinde, Peygamber Efendimiz (sav)'in bazı hadislerinde yer alan bilgiler önümüzdeki dönemin, Allah'ın izniyle Müslüman dünyası için çok aydınlık olacağını müjdelemektedir. Türk-İslam Birliği'nin kurulması da, bu müjdeli dönemin başlangıcını hızlandıracak, yalnızca Müslümanların değil Allah'ın izniyle tüm toplumların bolluk ve refah içinde yaşayacakları yepyeni bir dönemin başlangıcı olacaktır.
Dünyaya ışık tutacak, hem Türk-İslam dünyasına hem de Batı dünyasına güzellik sunacak, yeryüzüne adalet ve barış
getirecek büyük İslam medeniyetinin yeniden yeşermesi tüm Müslümanların duasıdır. Allah'ın izni ile Türk-İslam Birliği'nin kurulması, tüm bu güzelliklere vesile olacaktır. Bu da ancak Yüce Rabbimiz`in kullarına indirdiği Hak kitabı olan Kuran'da bildirilen akılcılık, samimiyet ve açık görüşlülük gerektiren ahlakın yaşanması ile mümkündür. Unutulmamalıdır ki Kuran, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaran en büyük yol göstericidir. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik. (İbrahim Suresi, 1)