İnsanın sağlığı bozulduğunda yeniden eskisi gibi sağlam ve güçlü olmasının yolu rahatsızlığın kaynağını bulmaktır. Eğer hastalığın teşhisi yanlış yapılırsa son derece etkili ilaçlar alınsa da iyileşme olmaz hatta rahatsızlık giderek daha da büyür. Bu nedenle öncelikle rahatsızlığın nedeni doğru tespit edilmeli, sonra da iyileşmeyi sağlayacak doğru ilaçlar doğru dozlarda alınmalıdır. Tabii tüm bunlar deneyimli bir doktora gidilmesi durumunda gerçekleştirilebilecek şeyler.
Başta Yemen olmak üzere pek çok Arap ülkesi bugün hem siyasal hem de sosyal olarak ağır bir rahatsızlık içinde. BM, NATO gibi uluslararası örgütler, ABD, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkeler bu rahatsızlığı sonlandırmak iddiası ile kendilerince çeşitli görevler üstleniyorlar. Üstlenilen görevlerin sonucu ise genel olarak karşı tarafı silah zoru ile durdurmak üzerine kurulu oluyor.
Ne var ki hiçbir kurum ve hiçbir devlet yaşanan sıkıntılara çare üretemiyor. Bölgeye her silahlı müdahalede rahatsızlık hem daha ağır bir biçimde hissediliyor hem de giderek yayılıyor. Bu durum para hırsı olan bir doktorun bir ilaçla hastasını iyileştirebilecekken hastayı ağır cerrahi operasyona alarak daha çok para kazanmak istemesine benziyor.
Yemen sokaklarındaki herhangi bir kişiyi çevirip “ülken neden bu hale geldi?” derseniz şüphesiz çok şey anlatacaktır. Yemen’in şu an içinde bulunduğu durumu; Şii ve Sünni gerilimi, dış ülkelerin müdahaleleri, siyasi liderlerin hırsları, ülkedeki yolsuzluk ve rüşvet bataklığı, silahlanma, yoksulluk, aşiretler arasındaki çekişmeler, cahillik gibi bir veya birkaç sebebe bağlayacaktır.
Tüm bu sebeplerin mevcut durumun ortaya çıkışında rolü olmakla birlikte hepsini 2 ana başlık altında toplamak mümkün. Birincisi Müslümanların aralarında birlik olmaması, ikincisi ise İslam’ın, Kuran’da yeri olmayan değerlerle özdeşleştirilerek yaşanması. Öncelikli olarak ilk başlığı ele alalım:
Materyalist ve emperyalist akımlar uzun zamandır dünyanın güvenli bir yer olmasını engelliyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları bunun en somut örneği. Şu an bir dünya savaşına dönüşmemiş olsa da dünyada gizliden gizliye bir paylaşım mücadelesi devam ediyor.
Bu mücadele nedeniyle pek çok ülke kendini güvende hissetmiyor. Pek çok ülke gerek güvenlik endişesiyle, gerekse dünya üzerinde daha etkin politikalar üretebilmek için uluslararası alanda işbirliğine gidiyor. İş birliğine sıcak bakmayan ülkeler ya izole ediliyor ya da iç karışıklıklara veya dış kaynaklı saldırılara maruz kalıyor.
İşte bu nedenle çeşitli ülkelerin katılımıyla Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği, Şangay İşbirliği Örgütü ya da NATO gibi birçok uluslararası örgüt kurulmuş durumda.
Ne var ki ülkelere güvenlik ve refah getireceği umularak kurulan bu örgütler dünyada yaşanan kötülüklerin önüne geçemiyor. Böyle bir ortamda İslam ülkelerinin önemi daha da ortaya çıkıyor.
Eğer İslam ülkeleri güçlü, istikrarlı, müreffeh bir medeniyet olmak, dünyaya her alanda yön vermek ve ışık tutmak istiyorlarsa, birlik halinde hareket etmeleri gerekiyor. Bugün bu birlik olmadığı için İslam aleminde ayrılık ve dağınıklık var. Müslüman ülkeler en temel konularda bile uzlaşmaya varamıyor, etkili çözüm yolları üretemiyor. Bu durum nedeniyle pek çok mazlum Müslüman savunmasız kalıyor. Libya’dan Yemen’e, Yemen’den Afganistan’a uzanan coğrafyada zavallı kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ihtiyaç içinde zulümden kurtarılmayı bekliyor.
Hangi tarafı temsil ederse etsin, hangi mezhebe ya da cemaate mensup olursa olsun tüm Müslümanlar birlik olmanın, Allah'ın Kuran'da bildirdiği emirlerden biri olduğunu hatırlamalı. Yüce Allah Müslümanların birlik olmaları gerektiğini bir ayetinde şu şekilde bildiriyor:
“İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73)
Diyelim ki yeryüzündeki Müslümanlar birlik olmanın gerekliliğini hissederek bu konuda bir arayış içine girdiler. Peki ama ortaya çıkması arzulanan İslam Birliği nasıl olmalı? Oluşacak birliğin, siyasi, ekonomik ve askeri boyutları ne olmalı?
Başta Yemen’de olmak üzere bütün Müslümanların birlik olmayı istemesinin zamanın geldiğini hatırlatıyor ve kurulacak İslam Birliği’nin modeli konusundaki ayrıntıları haftaya bırakıyoruz.