Özellikle 20. yüzyıldan bu yana İslam Alemi çok büyük acılar yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Bir İslam Birliği’nin, daha doğrusu, İslam ülkeleri arasında bir sevgi ve gönül birliğinin olmamasının sonucuydu bu. Birlik olmayınca kardeş kavgası oldu; sevgi ve dostluğun yerini dehşet ve zulüm aldı. Yakın geçmişte, kardeşler arasındaki en kanlı kavgalardan biri Pakistan ve Bangladeş arasında meydana geldi.
1971 yılı öncesinde, Bengal toprakları Pakistan’ın bir parçasıydı, Doğu Pakistan olarak adlandırılıyordu. Tarihten gelen dostluk bağlarına rağmen Pakistanlı ve Bengalli Müslüman halklar arasında menfur bir savaş oldu; ardından Bangladeş bağımsızlığını ilan etti. Dokuz ay süren savaşta katliamlar yaşandı, beşyüz bin insan hayatını kaybetti, on binlerce kadın tecavüze uğradı, milyonlarca insan ise evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Bangladeş Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşu Bengal milletinin problemlerini çözmeye yeterli değildi elbette. Nitekim kısa tarihi sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarla mücadele içinde geçti.
Fakirlik
Bangladeş, 160 milyon ile dünyanın en büyük nüfusa ve en kalabalık nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerinden biri. Aynı zamanda dünyanın en fakir ülkelerinden biri. BM 2013 İnsani Gelişme Endeksi’ne göre 146. sırada. Kırk milyon Bengalli temel gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak kadar yoksul. Beslenme yetersizliğinden en çok etkilenenler ise, UNICEF raporlarına göre, çocuklar ve kadınlar. Bazı bölgelerde, Burma’daki zulümden kaçıp Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların yaşadıkları kamplar ve ormanlık alanlar gibi, açlık ve sefalet ölümlere yol açacak boyutta.
Son birkaç yılda cılız da olsa yoksulluğu azaltmaya yönelik ekonomik gelişmeler var. Yabancı sermaye yatırımları ile canlanmaya başlayan üretim sektörü gibi. Ancak ekonomik gelişmenin önündeki en büyük engellerden biri ülke genelindeki yaygın yolsuzluklar.
Eğitim
Bengal eğitim kurumlarındaki öğretim kalitesi modern dünya standartlarının çok gerisinde. Eski ve harap okullar, günün şartlarına uymayan metodlar, yetersiz devlet kaynakları, çocukların okul yerine işe gönderilmesi gibi önemli sorunlar çözüm bekliyor.
Aslında tüm bunlardan daha ciddi bir tehlike söz konusu. Eğitim ve öğretimdeki aksaklıklar bazı radikal gruplar tarafından istismar ediliyor. Kurdukları okullarda İslam adına, ancak gerçek İslam’ın özünden uzak, bağnaz fikirler ile yetiştirilen gençler Bangladeş’in geleceğini karartıyor.
Kadın Hakları
Kadın hakları konusunda Bangladeş’in sicili bazı komşu ülkelerden daha iyi olsa da, kadına gereken değer verilmiyor, gereken saygı gösterilmiyor. Ülkenin başbakanı bir kadın olmasına rağmen, her iki kadından biri şiddete maruz kalıyor. Ne yazık ki, aile baskısı ile kız çocuklarının küçük yaşlarda evlenmeye zorlanması sıradan bir uygulama.
İnsan Hakları
Her ne kadar demokrasi olarak adlandırılsa da Bangladeş gerçekte kısmen özgür bir ülke. İfade özgürlüğü sınırlı ve medya ciddi bir baskı altında. Gözaltında işkence ve ölümler yaygın. Bunların başlıca iki nedeni ise, demokrasi, muhalefet ve eleştiriyi sindiremeyen bazı siyasetçiler ve demokrasiyi sapıklık ile eşdeğer gören bazı bağnazlar.
Terörle mücadele amacıyla kurulan Bangladeş Ordusu’na bağlı özel birliklerin, Acil Müdahale Taburu’nun (RAB) sicili de insan hakları ihlalleri ile dolu. Çapraz ateş açarak masum insanların ölümüne yol açmak, yargısız infazlar gibi.
Siyasi İstikrarsızlık
Bangladeş’in başkenti ve siyasi, kültürel ve ekonomik merkezi olan Dakka, yakın tarihinin yarısında, darbeler ve askeri yönetimlere ev sahipliği yaptı. Ülke tarihinin diğer yarısı ise, iki büyük partinin amansız çekişmesi ile geçti. Bunlardan biri, halen iktidarda olan, orta sol çizgideki, Hindistan’a yakınlığıyla bilinen Avami Birliği Partisi. Rakibi ise, orta sağı temsil eden, milliyetçi, muhafazakar Bangladeş Ulusal Partisi. Siyasi istikrarsızlığın başlıca kaynağı, iki parti arasındaki bitmek bilmeyen çekişme ve husumet.
İlginç olan, söz konusu iki parti arasında büyük ideolojik farklılıklar yok. Durum böyle olduğu halde, siyasi rekabet sınırları içinde kalması gereken yapıcı tartışmalar yerine acımasız bir düşmanlık, ülkenin gelişimi ve geleceği adına birlik ve beraberlik içinde adım atmak yerine yıkıcı bir mücadele devam ediyor. Siyasi kavgalarin bedelini ise mazlum Bengalliler sefalet ve canlarıyla ödüyor.
Bağnazlık
Güney Asya’nın fakir ülkesini tehdit eden en büyük sorunlardan biri, özellikle son yıllarda tırmanışa geçen bağnazlık. Müslüman ismini kullanarak ortaya çıkan bazı radikal gruplar Kuran’da olmayan yasaklar ve haramları tüm Bengal toplumuna dayatmak için kapsamlı ve düzenli bir faaliyet içinde. 2013 Mayıs’ında, 500 bin insanın katılımı ile yaptıkları gösterinin amacı, hükümete taleplerini kabul ettirmekti; halka açık yerlerde kadınlarla erkeklerin bir arada olmalarının yasaklanması, heykellerin kaldırılması, kadınlara tanınan hakların geri alınması, bağnazların isteklerinden bazıları.
Elbette Bengal halkının büyük çoğunluğunu ılımlı, hoşgörülü, fanatizmden uzak insanlar oluşturuyor. Ancak radikal grupların iyi örgütlenmiş olarak birlik içinde hareket etmeleri, onları haklı olmasa da güçlü kılıyor. Radikal isteklerinin yerine getirilmesine yönelik mücadele etmeye kararlılar. Tedirgin olan Bangladeş Hükümeti ise sert uygulamalara başvuruyor. Cemaat-i İslami liderlerinden Abdul Kadir Molla’nın idam cezasıyla karşılık görmesi, radikal gruplara ve bağnazlığa karşı duyulan tedirginliğin bir sonucu.
Bağnazların talep ve hareketleri İslam’ın özüne tamamen zıt ve yanlış. Ancak hükümetin onlara karşı aldığı sert yöntemler de büyük bir yanlış. İnsan haklarına aykırı önlemler, baskı, şiddet ve ezmeye yönelik politikalar radikalizmi daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz.
Bağnazlara karşı şiddetle sonuç almak mümkün değildir. Onlar doğru sandıkları şeyi yapıyorlar, bu yöntemle değişmezler. Kafalarındaki hatalı bilgilerin eğitimle düzeltilmesi lazım. Onlara gerçek İslam’ın, Kuran ahlakının sevgiyle, şefkatle bıkıp usanmadan anlatılması gerekiyor.
Çözüm
Bangladeş’in mutevazı, fakir, mazlum Müslümanları yardım bekliyorlar. Onların sorunları aslında dünya Müslümanlarının Kuran ahlakını tam olarak yaşamamasının bir sonucu. Zor gibi görünen çözüm ise aslında Allah’ın dilemesiyle çok kolay. Ancak bunun için İslam ülkelerinin Kuran hükümlerine sarılarak sevgi ve kardeşlik içinde birlik olmaları gerekiyor. Bangladeş için bunun dışında bir kurtuluş yolu yok. Uzun yıllardır denenen basmakalıp yöntemlerde ısrar etmek, bataklıkta çırpınmak ve daha da batmakdan başka bir işe yaramaz.
Adnan Oktar'ın Weekly Blitz'de yayınlanan makalesi:
http://www.weeklyblitz.net/2014/06/bangladeshs-problems-large-insuperable/