Suriye barışı için tüm gözler 3. Cenevre görüşmelerine çevrildi. Görüşmelerde Esad rejiminin temsilcileri ile muhaliflerin biraraya gelerek Suriye barışına gidecek yol haritasının çizilmesi öngörülüyor. Ne var ki Suriye toprakları içinde süregiden belirsizlik ve karmaşa bu görüşmelere de yansıdı. 25 Ocak 2016'da başlaması gereken görüşmeler, katılımcılar konusundaki anlaşmazlık ve belirsizlikler nedeniyle geçtiğimiz Cuma gününe ertelenmişti. Ancak Cuma günü de muhalif gruplar talep ettikleri şartların yerine getirilmediği gerekçesiyle toplantıya katılmadılar.
Önceki Riyad toplantısında oluşturulan Yüksek Müzakere Komitesi muhalif heyetinin Cenevre görüşmelerine katılması için BM'den bazı ön koşulların sağlanmasını istemişti. Bu koşullar arasında 3 esas nokta: 'hava saldırılarının sonlandırılması', 'siyasi mahkumların serbest bırakılması' ve 'başta Madaya olmak üzere rejim güçleri tarafından sivil yerleşim bölgelerine uygulanan ablukanın kaldırılması' idi.
Başlangıçta, taleplerine ilişkin BM'den herhangi bir yanıt gelmediği için Cenevre-3'e katılmayacağını açıklayan komite daha sonra, BM'den ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'den, taleplerinin sağlanmasına yönelik destek sözü aldıklarını ve ileriki günlerde görüşmelere katılma kararı verdiklerini duyurdu.1
Bu şartlarda Cuma günü Suriye görüşmelerinin ilk günü, yalnızca Suriye'nin BM Büyükelçisi Beşar el Caferi başkanlığında Esad rejimi temsilcilerinin katılımıyla başladı.
Görüşmelerle ilgili en büyük tartışma konularından biri de terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD'nin görüşmelere davet edilip edilmeyeceği idi. Türkiye, PYD'nin PKK'yla aynı terör örgütü olduğu ve Esad rejimiyle de açık bir işbirliği içinde olduğu gerekçesiyle PYD'nin toplantılara çağırılması halinde bu toplantıları boykot edeceğine dair kesin tavrını koymuştu.
Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz Pazartesi Davos'ta CNN televizyonundan Christiane Amanpour'la yaptığı röportajında PYD'nin Cenevre görüşmelerine davet edilmesi konusunda şunları söylemişti:
"Suriyeli Kürtleri masada (Cenevre'de) görmek istiyoruz. Suriyeli Kürtler olmadan masa tamamlanamaz. YPG'ye neden karşıyız? YPG, yalnızca Türkiye değil, fakat AB ve ABD tarafından da terörist organizasyon olarak tanınan PKK'nın bir uzantısı."
Amanpour'un, "Siz ve AB terör örgütü olarak kabul ediyor olabilirsiniz fakat ABD sahada onlarla hareket ediyor. Gerçeği kabul etme zamanı gelmedi mi?" yorumu üzerine de Davutoğlu, "Onları meşru ortak olarak görenler, bölgenin gerçekliğinde yaşamıyorlar. Hiç kimse bizi, bu insanların barış istediğine ikna edemez" diye konuştu.2
Nitekim sonuçta, PYD Cenevre-3 toplantılarına davet edilmedi. Fransa Dışişleri Bakanı Fabius da bununla ilgili, "Davetiyeler gitti. En çok sorunu PYD yaratıyordu. (Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Stefan) De Mistura bana PYD'ye davetiye göndermediğini söyledi" açıklamasını yaptı.3
Nitekim, İnsan Hakları Örgütü'nün Suriye temsilcisi SNHR'nin PYD'nin kuruluşundan bu yana işgal ettiği bölgelerde sivillere uyguladığı ağır hak ihlallerine ilişkin 18.1.2016 tarihli raporu, Türkiye'nin bu terör örgütü hakkındaki endişelerini doğrular nitelikte.
Raporda, PYD'nin etnik temizlikten keyfi tutuklamalara, başta küçük yaştaki çocuklar olmak üzere halkı zorla silah altına almaktan Arap ve Türkmen yerli halkları yurtlarından sürmeye varan sayısız insan hakları ihlalleri fotoğraf, video ve şahitlerin ifadeleriyle yer alıyor.
Rapora göre, 2012'de rejim güçlerinin çekilerek PYD'ye teslim ettiği Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğu bölgelerinde örgütün insanlık dışı uygulamalarından bazı dikkat çekici başlıklar şöyle:
- 2013 ve 2014'te Haseke iline bağlı el-Ağabeş, Tel Brak, el-Haciye ve Tel Halil'de yapılan katliamlarda 7'si kadın, 17'si çocuk 91 sivil öldürüldü.
- PYD güçleri, Haseke'nin çeşitli yerlerinde en az bin 651 kişiyi keyfi olarak tutukladı.
- 16'dan fazla kişi işkenceye maruz kaldı;
- Bir yerel medya aktivisti 15 Temmuz 2014'te ailesinin gözleri önünde asıldı;
- 13 Eylül 2013'te 44 yaşında evli bir kadın 6 çocuğuyla birlikte el Haciye köyünde öldürüldü;
- PYD'nin askeri gücü YPG, kadınları Haseke, Kamışlı ve Afrin'de örgüte katılmalarını sağlamak üzere zorla alıkoymakta, 2014'ün başından Ekim 2015'e kadar 34'ü çocuk yaşta 88 kadın YPG tarafından kaçırıldı.
- PYD güçleri 31 Aralık 2015'e kadar 51 çocuğu rastgele açılan ateş ya da keskin nişancı kurşunuyla katletti. 20 Kasım 2015'e kadar 111 çocuk keyfice tutuklandı, 1876 çocuğun YPG güçlerine zorla katılımı sağlandı.
- PYD güçleri, Haseke vilayetinde çoğunluğu Arap yaklaşık 30 belde ve köyü yerle bir ederek binlerce kişiyi zorla yerinden etti.
- Raporda, röportaj yapılan Türkmenlerin PYD güçleri tarafından şiddet, haksızlık, işkence ve baskıya uğradıkları için öncelikle ülkenin farklı yerlerine göç etmek zorunda kaldıkları ve sonrasında zor hayat şartları nedeniyle Türkiye'ye sığındıkları anlatılıyor.
Raporda benzeri insanlık dışı uygulamaların listesi uzayıp giderken YPG ve PKK'nın Irak'ta işlediği insanlık ve terör suçlarına da belge ve şahitlerin ifadeleri eşliğinde geniş yer veriliyor.4
Bazı küresel güçlerin bölgede kendi çıkar ve planları doğrultusunda tetikçi olarak kullandıkları, bu nedenle de destek çıkıp suçlarını örtbas etmeye çalıştıkları PYD'yle ilgili somut gerçekler böyle. Ki bunlar dahi gerçeklerin resmi kayıtlara geçebilen yalnızca çok küçük bir bölümü.
Bu arada, son gelen haberlerde PYD Eş Bakanı Salih Müslim'in geçtiğimiz Perşembe günü, Suriye Demokratik Meclisi Eş Başkanları Heysem Menna, İlham Ehmed ve Suriyeli eski bakan ve muhalif liderlerden Kadri Cemil'in de katıldığı bir toplantıda BM temsilcisi Mistura'nın özel ekibiyle gizlice bir araya geldikleri ortaya çıktı. Görüşmede Mistura ekibinin PYD'ye, "Cenevre'de ilk etapta olmasanız da ikinci oturumlarda olacaksınız. 2-3 hafta bekleyin" dediği öğrenildi.5
Bu girişim ilk anda bazı kişiler tarafından BM, ABD, İngiltere ve Rusya'nın da desteğini alacak şekilde katılımcılar arasında denge sağlamaya çalışıyor şeklinde yorumlanabilir. Ancak tabi ki gereksiz bir iyimserlikten kaçınılmalı ve bir terör örgütünün de muhataplar arasında yer alma ihtimalinin bulunduğu gerçeği unutulmamalıdır. BM ve ulusal güçler muhalefetin ve Türkiye'nin görüşmeleri boykot etmemesi için çeşitli ara formüller ve yumuşak geçişlerle Cenevre-3’ü gerçekleştirme arayışına girmiş görünse de gelişmeler dikkatle takip edilmeli ve PKK ile aynı konumda olan PYD’nin görüşmelerde yer almaması sağlanmalıdır.
Hatırlanacağı gibi, BM birkaç ay önce önce tüm üye ülkeler için, hükümet onayına gerek kalmadan Suriye'deki savaşa katılabilecekleri iznini veren bir karara imza atmıştı. Bu kararın ardından şimdiki girişimlerinin de, altı üstüne getirilen Suriye halkı için bir çözüm mü yoksa bazı küresel güçlerin bölgedeki çıkarlarına ve paylaşımlarına uygun bir dayatma mı olacağını önümüzdeki günler gösterecek.
1- www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160129_suriye_cenevre
2- edition.cnn.com/videos/world/2016/01/25/turkey-intv-amanpour-ahmet-davutoglu.cnn
3- www.reuters.com/article/mideast-crisis-syria-france-idUSL8N15B0NI?feedType=RSS&feedName=financialsSector
4- sn4hr.org/wp-content/pdf/english/Violations_by_the_Kurdish_Self_Management_Forces_en.pdf
5- www.haberturk.com/dunya/haber/1188283-muslim-ile-isvicrede-gizli-gorusme
Adnan Oktar'ın Gulf Times & MBC Times'da yayınlanan makalesi:
http://gulf-times.com/story/478356/Will-the-Geneva-talks-really-produce-a-solution-to