Çağımızın Acil İhtiyacı: Türk-İslam Birliği'nin Kurulması
ucgen

Çağımızın Acil İhtiyacı: Türk-İslam Birliği'nin Kurulması

17336

Aynı tarihi, aynı medeniyeti, aynı dini ve aynı kültürü yüzyıllarca beraber yaşayan Türk-İslam toplumlarının, Avrupa'nın yaptığı gibi bir birlik oluşturmaları, onlarınkinden çok daha doğal ve gereklidir.

Bugün dünya, ekonomik, sosyal ve siyasi birlikteliklerin yaşandığı yeni bir döneme girdi. Globalleşme sürecinin doğurduğu bu birlik ihtiyacı, doğal olarak kendini Avrupa'da da gösterdi. Avrupa ülkeleri paylaştıkları ortak tarihleri, ortak kültürleri, ortak dinleri ve ortak medeniyetlerini bir çatı altında topladılar ve Avrupa Birliği'ni kurdular. Bu derece ortak yönleri olan ülkelerin bir birlik oluşturması sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve daha birçok açıdan gayet mantıklı ve doğaldır. Bu birliktelik muhakkak ki, her Avrupa ülkesini, kendi başına olduğundan çok daha güçlü hale getirmiştir.

Yaşadığımız bu dönemin en acil birliktelik ihtiyacı ise Türk-İslam Birliği'dir. Öncelikle coğrafyamızda meydana gelen savaşlar, yıkım ve felaketler çok acil olarak çözüm beklemektedir. Böyle geniş çaplı sorunlar yüzeysel ve geçici oluşturulan çözümlerle sona erdirilemez. Ancak köklü bir çözüm bölgeye kalıcı barışı, istikrarı ve huzuru getirebilir. O köklü çözüm ise Türk-İslam Birliği'nin oluşturulmasıdır.

Türk-İslam Birliği'ni oluşturacak olan ülkelerin çoğu bundan bir yüzyıl öncesine kadar aynı devletin, Osmanlı topraklarının beraber yaşayan halklarıydı. Aynı tarihi, aynı medeniyeti, aynı dini ve aynı kültürü yüzyıllarca beraber yaşayan bu toplumların, Avrupa'nın yaptığı gibi bir birlik oluşturmaları, onlarınkinden çok daha doğal ve gereklidir. Çünkü zaten bu toplumlar geçmişte birlik halindeydi. Dünya savaşlarının sonucunda zorunlu bir ayrılık meydana geldi. Her toplum kendi ülkesini kurdu.

Bu ülkeler, globalleşme sürecinde, ulus devlet olarak varlıklarını elbette sürdürecekler ve kendi yönetim şekillerini ülkelerinde icra edeceklerdir. Ancak dünyanın siyasi ve sosyal şartları Türk devletlerinin ve İslam ülkelerinin birlik oluşturmasını adeta bir mecburiyet, bir ihtiyaç haline getirmiş bulunmaktadır. Türk-İslam Birliği oluşturulduğunda, bu birlikte yer alan ülkeler, aynı Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi, teker teker çok daha güçlü hale geleceklerdir.

Bu birliktelik birbirinden bir süreliğine uzakta kalan kardeşlerin yeniden kavuşması gibidir. Bu kardeş toplumların, dostluklarını perçinleştirdikleri, sevgi ve işbirliği bağlarını artırdıkları bir dönem artık herkesin arzusu haline gelmiştir. Geçen yıl bu arzuları yüksek sesle dile getiren Cezayir ve Kazakistan'ın sayın Cumhurbaşkanları buna en çarpıcı örnek olmuştur. Bu iki değerli devlet başkanının yakın dönemde birlik arayışlarını dile getirmiş olması, Türk-İslam Birliği'nin ne kadar arzulanan, gerekli ve acil bir birliktelik olduğunu gözler önüne sermektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir önemli husus da, birlik arayışlarını dile getiren Kazakistan ve Cezayir devlet başkanlarının, bunları dile getirirken yüzlerinin Türkiye'ye dönük olmasıdır. Birlik arayışları Orta Asya'dan da gelse, Kuzey Afrika'dan da gelse, bunların buluşma noktası Türkiye'dir. Bunun önemini vurgulamakta fayda görüyoruz.

Türk ve İslam Dünyası`nın gözü Türkiye'dedir. Üç kıtada yaşayan tüm Müslüman toplumların, güçlü gördüğü, arzu ettiği birliğin oluşmasına öncü olabileceğini düşündüğü, buna ehil ve layık gördükleri ülke Türkiye'dir. Bunun hem tarihi, hem dini, hem kültürel, hem sosyolojik, birçok haklı sebebi vardır. Biz de kendimize aynı gözle bakmalıyız.

Bizler Türkiye Cumhuriyeti'nin evlatları, yüzyıllar boyunca dünyaya nizam vermiş, döneminin süper gücü olmuş, yüksek bir medeniyet kurmuş, halkını barış ve huzur içinde yaşatmış, adalet dağıtmış büyük Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısıyız. Bu mirasın bize yüklediği tarihi görevin yerine getirilmesini bizden bekleyenler olduğunu görüyoruz. Bizden yeniden bölgeye ve dünyaya barış, huzur ve istikrar getirmeye vesile olmamız beklenmektedir. O nedenle gündeme gelen birlik arayışları bize doğru, Türkiye'ye doğru seslendirilmektedir. Bu sese kulak vermek ve Türk-İslam Birliği'nin kurulmasına vesile olmak, öncülük etmek bizlere düşmektedir. Bunu gerçekleştirmek, Müslüman Türk Milleti'ni ve Türkiye'yi, eskiden olduğu gibi bu yüzyılda da Allah'ın izniyle yeniden dünyanın süper gücü haline getirecektir.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo