21. yüzyılda, güya ileri demokrasinin yaşandığı, insan haklarının tüm dünyaca kabul edildiği bu çağda, Suriye’nin mülteci kamplarında insanlar çok ağır şartlarda ölümle pençeleşiyor. İşte acıların yaşandığı ve kimi insanların aylardır yemek dahi yemediği bu kamplardan biri de Şam’a bağlı Yermuk’ta. Esad’a bağlı askerler tarafından 6 ayı aşkın süredir abluka altına alınmış olan Yermuk Mülteci Kampı’nda insani değerler ayaklar altına alınmış durumda. Kuşatma altındaki Yermuk Kampı’nda günlerce aç susuz ve bir deri bir kemik kalmış mülteciler var.
Yermuk Kampı’nın kurulmasındaki sebep, 1957’deki Arap-İsrail savaşı sonrasında Filistinlilerin korunmaya alınmasının istenmesidir. Şu anda ise amacının tam tersine hizmet eden bir yapıya bürünmüştür. Bu kamp, burada yaşayan binlerce masum Filistinliye adeta mezara dönüşmek üzere. http://www.timeturk.com/tr/makale/osman-atalay/yermuk-multeci-kampi-acliktan-oluyor.html
Dünya kamuoyu 100’e yakın insanın açlık ve sefalet nedeniyle ölmesine seyirci kaldı ve adeta yaşananlara göz yumuldu. İslam dünyası da hala gerekli tepkiyi gösterebilmiş değil.
BM’lere bağlı UNWRA’nın yardım ekipleri ancak daha birkaç gün evvel bölgeye yardım götürebildi. O da çok kısıtlı miktarda bir yardım. Bölgedeki aktivistlerden Rami es-Seyyid, “Yermuk Mülteci Kampı'nda açlık nedeniyle çok sayıda hasta var. Bu hastalar için uzman doktorların girmesi gerekli. Kampta insanlar bir yandan açlıkla diğer yandan da hastalıklarla boğuşuyor" diyor. http://www.mynet.com/haber/guncel/yermuk-multeci-kampindaki-buyuk-dram-1032766-1
Independent Gazetesi’nde yayınlanan habere göre, aralarında çocukların da bulunduğu Yermuk Kampı'nda insanlık dramı yaşanmaktadır. Haberde Suriye rejimi tarafından kuşatma altında tutulan bölgede insanların tuzlu su, hayvan gıdası ve yapraklarla beslendiği belirtilmekte. Independent Gazetesi’ne konuşan mağdurlardan Kais Said 3 gündür yemek yemediğini belirterek, "İnsanlar ot, kedi, köpek yemeye başladı" demiş, dramın boyutlarını gözler önüne sermiştir. http://www.zaman.com.tr/dunya_yermuk-kampinda-50-kisi-acliktan-oldu_2194016.html
Kampta halen insani yaşam koşullarına ulaşılamamıştır. İnsanlar aç ve hastalıklara boyun eğmiş durumda yaşamaktadır. Ajansların geçtikleri bilgilere göre kampta eskiden yaşayan kişi sayısı 600 bin iken şu an 20 bine düşmüştür. ( https://www.aa.com.tr/tr/dunya/276131--yermuk-multeci-kampi ) Yüz binlerce insan evini bırakarak kaçmak zorunda kalmıştır.
Yine gazetelerde yer alan haberlere göre kampta yaşayan mülteciler yokluktan ve açlıktan dolayı normalde yenmeyecek her türlü şeyi yemeye başlamışlardır. İçecek su olmadığından tuzlu su içmektedirler. Isınmak için evlerindeki mobilyaları yakar hale gelmişlerdir. Bu acı tablo tüm dünya için utanç vericidir. ( http://www.haber7.com/ortadogu/haber/1123066-yermuk-multeci-kampi-nefes-aldi )
Uluslararası Af Örgütü, Suriye hükümetine Yermuk Kampı da dahil olmak üzere, Şam’da abluka altında tuttuğu yerlere insani yardımın ulaştırılmasına izin vermesi çağrısında bulunmuştur. Af örgütünden yapılan açıklamada, Suriye hükümetinin gönderilmek istenen yardımları engellediği bildirilmiştir. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25590184.asp
Batılı ülkeler insan hakları konusunda normalde gerçekten de çok duyarlı davranırlar. Bir yerde insan hak ve özgürlüklerine bir sınırlama olduğunda pek çok Batı ülkesi bu duruma sert tepki gösterir. Ancak çok vahim durumda olan Yermuk için kayda değer bir çaba göstermediklerini görmekteyiz.
Doğaya gelecek bir zarar söz konusu olduğunda dünyayı ayağa kaldıran, bir yunus balığı karaya vursa onu kurtarmak için her türlü teknik imkanı devreye sokan, yeşili korumak için maksimum düzeyde titizlenen Batı kamuoyunun, söz konusu insan canı olduğunda çok daha duyarlı ve vicdanlı hareket etmesi gerekmektedir. Oysa günümüz dünyasında zalimler zulümlerini kamuoyu gündeminden kolayca kaçırarak ve rahatça gerçekleştirmektedir. Bu diktatörler, kendilerine siyasal veya toplumsal bir baskı olmadığında katliamlarını artırarak ve hızla devam etmektedirler. Buna ilk etapta engel olmanın yolu, herkesi olan biten hakkında bilgilendirmekten geçmektedir. Dünya kamuoyunun vicdanını ön plana çıkaran, zulümleri herkese iyi ve objektif anlatan bir faaliyetin, Batı kamuoyunu harekete geçirebileceği ve bunun da Suriye’deki gibi rejimleri oldukça rahatsız edeceği ortadadır.
İslam dünyası da bu sorunun çözümü için, ciddi bir birlik ruhu sergileyip orada muhtaç durumda olan kardeşlerimize el uzatmalıdır. Esad yönetimi, muhakkak suretle ablukayı kaldırma konusunda ikna edilmelidir. Kardeşlerinin göz göre göre yaşamlarını yitirmesini hiçbir Müslüman asla kabul edemez. İslam ülkeleri bu konuya titizlikle yaklaşmalı ve söz konusu ablukanın derhal kaldırılması için Suriye yönetimine baskı yapmalıdır.
Suriye yönetiminin sözünü en çok dinlediği devlet şüphesiz ki Rusya’dır. Yermuk’taki mültecilere insani yardım ulaştırılması ve hastaların oradan tahliye edilerek çok iyi bakılacakları hastanelere yerleştirilmeleri şarttır. Aksi takdirde gün be gün yeni ölümler meydana gelecektir. Bu nedenle Rusya’nın, Suriye üzerindeki imtiyazını kullanıp oradaki masum insanların kurtulmasına vesile olacak girişimlerde bulunması son derece elzemdir. Sayın Putin’in vicdanlı bir lider olduğuna ve bu konuda çok duyarlı hareket edeceğine inanıyorum.
Yermuk sorunu asla bölgesel bir mesele olarak addedilemez. Masum insanların elektriksiz, susuz, yiyeceksiz ve ilaçsız bırakılmasını hiçbir vicdan kabul edemez. Dünyanın bir bölgesinde deprem yahut sel gibi bir doğal afet yaşandığında, her ülke elindeki imkânlarla afetzedelere yardıma koşmaktadır. Bunun örneğini geçmişte pek çok defa gördük. Hatta araları soğuk olan ülkeler dahi böyle bir durum yaşandığında birbirlerine yardımı eli uzatmaktadırlar. Demek ki insanlar ve devletler istedikleri takdirde bu dayanışmayı sergileyebilmektedir. İşte şimdi de böyle bir yardımlaşma ve dayanışma örneği sergilemenin tam zamanıdır.
İnsanlar, kurum ve kuruluşlar ve de devletler beraberce sesini yükselttikçe Esad yönetimi derhal geri adım atarak ya ablukayı tamamen kaldıracak ya da hafifletecektir. Bu suretle de orada yaşayanlara gerekli insani yardım ulaşabilecektir. Bu kamuoyunun oluşması için gereken sorumluğu almak ve duyarlılığı göstermek hepimizin üzerine düşen bir insanlık görevidir.
Sayın Adnan Oktar'ın Islam Online'da yayınlanan makalesi:
http://www.islamonline.com/news/articles/2/The-Crime-against-Humanity-in-Yarmouk-Must-Be-Ende.html