Ülkelerin başka ülkelerle olan ilişkilerini çıkarları veya güvenlik algılarına göre düzenlediği bir dönemde yaşıyoruz. Kaynakları kısıtlı, güvenlik açısından sorunlu ve ağır bir savaşın yaralarını iyileştirmeye çalışan Bosna, bugün dostluk ve vefa üzerine dayalı bir ilişki türüne ihtiyaç duyuyor.
Osmanlı’nın Balkanları terk etmesini takiben Bosnalıların bir kısmı da onunla birlikte Anadolu’ya çekildi. Aslında bu bir kopuş, bir ayrılış değildi. İster Boşnak kökenli olsun, isterse olmasın Anadolu insanın kalbinde Bosna’ya olan sevgi hep var oldu. İşte bugün var olan bu bağ aralarında bin kilometre olsa da Türkiye’yi Bosna’ya bağlıyor.
Türkiye ile Bosna’nın izledikleri dış politika her zaman için uyum içinde, iyi niyet ve yardımlaşma temelli olmuştur.
Bosna Hersek’i derinden yaralayan savaşta Türkiye Bosna’ya yardım için elini uzatan birkaç ülkeden birisiydi. O zamandan beri de Türkiye, Bosna Hersek ekonomisinin güçlendirilmesi için, özellikle de savaşın yol açtığı yapısal sorunların aşılması için çaba gösteriyor. Türkiye, bugüne kadar Bosna-Hersek'te oluşturulan, BM Koruma Gücü (UNPROFOR), Barış Uygulama Gücü (IFOR) ve Barış İstikrar Gücü'nde (SFOR) görev yapan Türk askeri, Aralık 2004'ten beri ise Avrupa Birliği Gücü (EUFOR) ve NATO Saraybosna Karargâhı bünyesinde Bosna Hersek’te barışın korunmasına katkılar sunmaya devam ediyor.
Türkiye EUFOR karargâhına bağlı olarak yer aldığı irtibat ve izleme timlerinde din, dil ve ırk ayrımı yapmadan her kesimden Boşnak, Sırp ve Hırvat üst düzey yöneticilerle görüşmeler yapıyor, halkın nabzını tutuyor ve barışın devamlılığını sağlamak için devriye görevleri icra ediyor.
Türk askeri Bosna’da görev yaptığı 21 yıllık süre içerisinde barışı koruma görevinin yanında çeşitli alanlarda 400'ü aşkın proje gerçekleştirdi ve ülke genelinde 80'i aşkın okula çeşitli yardımlarda bulundu. Bugün Türkiye’nin aynı sıcak ve dostane yaklaşımını başka alanlarda da görmek mümkün.
Bu yaklaşımın en son göstergelerinden birisi, Türkiye Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü’ne, Bosna-Hersek'ten yapılacak sığır eti ithalatı için kontenjan açılması. Türk hükümeti, 15 bin tonluk bu kontenjanı bir istisna olarak sel felaketi yaşayan Bosna Hersek’e destek olmak amacıyla açtı.
Şüphesiz Türkiye ve Bosna Hersek arasındaki bağı gösteren sadece bu yardım değil. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2005 yılında 143,3 milyon dolar iken 2012 yılında bu rakam 363,3 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bugüne kadar Türk müteahhitleri Bosna Hersek’te telekomünikasyon altyapısının tesis edilmesinden, hidroelektrik santrali inşasına, köprü, hastane ve konut yapımlarına kadar pek çok projeyi tamamlayarak teslim etti.
Geçtiğimiz bahar Bosna’da yaşanan sel felaketi üzerine Türkiye dostluk ve yardım elini bir kere daha buraya uzattı. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı AFAD’ın hazırladığı ve içinde kum torbaları, battaniyeler, motopomplar, jeneratörler arama kurtar malzemeleri bulunan yardım malzemeleri Saraybosna Havaalanı’na askeri uçaklarla iletildi.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı'nın oluşturduğu bir acil yardım ve su altı arama kurtarma ekibi, sel felaketi yaşanan Bosna Hersek'e gitti.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), sel felaketinde Bosna’ya en çok yardım eden kuruluşlardan bir diğeri. TİKA Selden en fazla etkilenen bölgelerden Jelyezno Polye, Topçiç Polye, Jepçe, Begovhan, Doboy ve Doboy Yug bölgelerindeki vatandaşlara insani yardım malzemesi ulaştırdı.
TİKA’nın Bosna ile ilişkisi sadece sel zamanındaki yardımlarla kısıtlı değil. TİKA, Bosna Hersek’in kalkınmasına yardım amacıyla birçok ekonomik, ticari, sosyal, kültürel projeyi hayata geçiriyor. Bosna’daki tüm etnik unsurların bir ayrım görmeden faydalanabildiği çok sayıdaki projeden bazıları şunlar:
· Saraybosna Üniversitesi Klinik Merkezi Çocuk Cerrahisi Bölümüne Ürodinami cihazı temin edilmesi,
· Saraybosna dışında yaşayan ve yükseköğrenim öğrencilerine hizmet veren, öğrenci yurduna 300 yatak, battaniye ve yastık, 600 adet nevresim takımı desteği,
· Gorajde Kanton Hastanesi’ne ek binanın inşası,
· Banja Luka’da 2000’den fazla çocuğun eğitim gördüğü 22 anaokulunun bağlı olduğu Banja Luka Okulöncesi Eğitim ve Öğretim Merkezi’ne ekipman desteği,
· Emberiya Ovası üzerinde yer alan Biyelina ve Yanya’da vakıf arazilerinin tarıma açılmasına yönelik gerçekleştirilen projeye tarım makineleri desteği,
· Bosna Hersek devlet arşivleri’ne ait zarar gören belgelerin kurtarılması,
· Bosna Hersek emniyet teşkilatı mensuplarına yönelik olarak tecrübelerin karşılıklı paylaşılması, suçla mücadelede ortak bilinç geliştirme ve iki ülke polis teşkilatlarının terminolojilerinde birlik sağlanması amacıyla hizmet içi ve uygulamalı eğitimlerin verilmesi,
· Bosna Hersek Radyo Televizyonu’nun dijitalizasyon sürecinin teknik olarak desteklenmesi,
TİKA’nın Bosna Hersek’e olan bu desteği ve yaptığı organizasyonlar iki ülke arasındaki münasebetlerin çok köklü tarihi temellere dayandığının birer göstergesi. Türkiye’nin Bosna Hersek’e olan ilgisi emperyal amaçlara dayanmıyor. Türkiye, öncelikle Bosna Hersek’te olası yeni bir çatışmayı engellemek ve çok büyük zorluklarla sağlanmış olan birlik ve bütünlüğün korunmasını istiyor. Bosna Hersek’te bulunan tüm etnik unsurlar bir arada barış, huzur ve refah içinde yaşamalı. Türkiye bunu kendi yurttaşlarının istikrarı, huzuru ve refahı kadar önemsiyor.
Ankara’dan Saraybosna’ya uzanan bu dost el Bosnalıları hiçbir zaman ve hiçbir koşulda yalnız bırakmayacak.
Adnan Oktar'ın The Balkan Chronicle'da yayınlanan makalesi: