Ayette ahde vefa göstermenin önemine dikkat çekilerek, ahdin bir sorumluluk olduğu haber verilmektedir. Allah müminleri verdikleri sözleri tutmakla yükümlü kılmıştır. Güvenilir olmak, müminin önde gelen vasıflarından biridir. Tüm Resuller kavimlerine kendi güvenilirliklerini göstermişler, dürüst ve ahlaklı kişiler olarak tanınmışlardır. Bu durumda, güvenilirliğin önemli bir parçası olan ahde vefa büyük önem taşır.
Vefa, bir mümin özelliği, vefasızlık ise münafık özelliğidir. Peygamberimiz (s.a.v), münafıkların özelliklerinden söz ederken onların üç özelliğini şöyle sıralar:
“Konuştuğu zaman yalan söyler. Söz verdiği zaman sözünü tutmaz. Emanete ihanet eder.”
Allah'ın tarif ettiği müminler ise doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Küçük hesaplar, küçük çıkarlar peşinde koşmazlar. Müminler, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32) Bu yüzden, bir ahdi yerine getirme ya da bir emanete en güzel şekilde uyma konusunda güven duyulan insanlardır.
Ahitleşme ve emanet konusu çok önemlidir. Mümin verdiği sözleri tutmalı, gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü sözler vermemelidir. İnsanların yapmayacakları şeyleri söylemeleri, Kuran ahlakına uygun olmayan, Rabbimiz tarafından yapılmaması bildirilen bir davranıştır.
Verilen ahdi tutmamak, emanete ihanet etmek, Allah Katında hesabı sorulacak olan sorumluluklardır. Kuran'da bildirilen güzel ahlakı en mükemmel şekilde yaşamaya niyet eden müminler, Allah Katında beğenilmeyen bu tavırdan titizlikle kaçınırlar. Başka ayetlerde bu konu çok açık bir biçimde şöyle bildirilmiştir:
“Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah Katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti).” (Saff Suresi, 2-3)