“Allah bizi komşu yapmış. Bu bir 'işarettir' Sayın Başbakan... Kendi aramızda didişmeseydik, halklarımız neler başarırdı... Barış ve dostluk içinde yaşasaydık, memleketlerimizi cennete çevirebilirdik...”
Geçen hafta TC Başbakanı Davutoğlu’nun Yunanistan ziyareti sırasında Yunan Kontranews gazetesinin kapağında Türkçe olarak Başbakana yazılmış mektuptaki bu sözler oldukça anlamlıydı. Mektupta Davutoğlu’na şu çağrı yapılmıştı:
“...gelin her konuda anlaşalım. Şunu anlayın, sizleri dost ve partner olarak istiyoruz, son 100 yıl boyunca olduğu gibi düşman olarak değil. Birlikte neler yapabileceğimizi düşünün. Nasıl bir güce sahip oluruz. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs.”1
Bu, Yunan medyasından takdire şayan bir çağrı, özlediğimiz bir temenni. İşte bu temenniyle karşılandı Yunanistan’da Başbakan Davutoğlu. Kendisi de temennilerle gitmişti Yunanistan’a. Cumhurbaşkanı Populyas ile karşılaşmasında ilk sözleri şu oldu: “Siz her şeyi değiştirirsiniz ama coğrafyayı değiştiremezseniz. İyi ki komşuyuz". Gülen yüzler, samimi ve sıcak temenniler ve dostluk ve birlik çağrıları. Kısa bir süre önce Irak Başbakanı El-Abadi ile verilen özlediğimiz dostluk mesajı bu defa Yunan liderleri ile veriliyordu. Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerinde gerçekten değişen bir şeyler vardı.
Yunanistan, adeta Türkiye gibidir. Komşulukları sıcaktır, Türk ve Yunan halkları turizmde daima birbirlerini tercih ederler, birbirlerinin TV programlarını izlerler, benzer yemek zevkine, benzer aile ilişkilerine, benzer geleneklere, benzer misafirperverliğe sahiptirler. Türkiye’de Yunan kökenlilerin, Yunanistan’da ise Türk kökenlilerin sayısı çoktur. Türkiye topraklarında Türkler, daima Türk vatandaşı Rumlarla birlikte anılmıştır. Dolayısıyla Türkiye ve Yunanistan, komşu olmanın ötesinde, akrabadır, kardeştir.
Son yüzyıla şöyle bir bakıldığında, komşumuz Yunanistan’la suni anlaşmazlıklar daima dostumuzla aramızı açtı. Doğunun ve Batının dahil olduğu Akdeniz politikaları, geçmişteki hataları canlı tutmak isteyen politikacılar ve adeta kasıtlı şekilde çözülmesine ket vurulan Kıbrıs sorunu, atılacak bütün adımları geri püskürtmüştü. Son dönemde, Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’de münhasır bölge ilan etmesinin ve bunun ardından Kıbrıs’ta sismik araştırma için Doğu Akdeniz’e gönderilen Türk gemisinin Kıbrıs Rum yönetimi tarafından tepkiyle karşılanması ve bunun üzerine Kıbrıs müzakerelerinin Rum tarafı tarafından askıya alınmasının, Yunanistan’ı olumsuz etkilememiş olması güzel. Kuşkusuz her iki anavatan da, Kıbrıs sorununun mutlaka çözülmesi ve bunun için müzakerelerin devam etmesi gerektiğini biliyorlar. Nitekim liderlerin görüşmelerinde, bu konuda da bir adım atılacağına dair olumlu mesajlar gündeme geldi. Hatta iki ülkenin, bu sorunun çözümü ile Doğu Akdeniz’deki enerji koridorları konusunda omuz omuza çalışacakları temenniler arasındaydı. Davutoğlu bu pozitif yaklaşımı şu sözlerle ifade ediyordu: “Türkiye ile Yunanistan arasında artık zihnimizdeki birtakım tabular, kalıplarla değil aksine zihnimizi, gönlümüzü en önemlisi de iki ülke arasındaki bütün kapıları açarak yürümeye kararlıyız.”2
Bu kararlılık çok şeyin önünü açabilir.
Bilindiği gibi Yunanistan, 2007’de başlayan ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında. Ekonomik çöküşün ilk izleri yaşanmaya başladığında Türkiye, Yunanistan’a yardım teklifinde AB’nden bile önce davranmıştı. Tüm bankaların kredilerini kestiği dönemde Türk bankaları, özellikle Yunanlı sanayici ve işadamlarına kredi teklifleriyle geldi. Şu an Yunanistan’da kriz tümüyle bitmiş değil. Halk gerginlik içinde; bu nedenledir ki sokaklar adeta protesto mekanlarına dönüşmüş durumda. Sintagma Meydanı’nda aileleriyle birlikte yatıp kalkan 150 civarındaki Suriyeli mültecinin dramı ise ayrı bir konu. Krizde yalnız bırakılan Yunanistan’ın bütün bunlara çare bulmaya ise gücü yetmiyor.
İşte burada Türkiye devreye girmeli. Kontranews gazetesinin Başbakan Davutoğlu’na mektubundaki şu sözler, bu talebi adeta dillendiriyor: “Bu dönemde biz, yanımızda durmanızı, bir tatlı söz dahi olsa, bize yardım etmenizi isterdik, siz de sorunlara sahip olduğunuzda, bizim de aynısını yapmamız gerekir... Eski bir Yunan atasözü der ki; İlk yardım Allah’tan, ikincisi komşudan."
Davutoğlu bu çağrıya güzel bir yanıt verdi: “İyi ki komşuyuz.”
Hatırlanacağı gibi hükümet değişirken hedef olarak belirlenen “Yeni Türkiye”, çıkar veya rekabet üzerine değil, “dostluk” üzerine bir birlik köprüsü oluşturmayı öngörüyordu. Bunun başlangıç noktası komşumuz Yunanistan olmalı. Türkiye kuşkusuz ki Yunanistan’a bu zor döneminde yardıma hazırdır. Ama bunun için öncelikle, zaten bir ve bütün olan bu iki ülkenin birleşmesi gereklidir. Bunun için Yunanistan-Türkiye arasındaki sınırların açılması, sınır geçişlerinin kolaylaştırılması, iki ülkenin hemen her konuda ittifak içinde bulunması şarttır.
Türkiye’nin AB üyesi olmaması kuşkusuz Yunanistan açısından adım atmayı zorlaştırmaktadır ve bu gerçek, söz konusu ziyaret sırasında Yunan liderler tarafından da dile getirilmiş ve Türkiye’nin üyeliği için ellerinden geleni yapacaklarını belirtmişlerdir. Fakat şu aşamada, Türkiye’nin AB üyeliği gerçekleşmeden önce de Türkiye-Yunanistan bütünlüğünün ve birleşmesinin müstakil olarak sağlanması için mutlaka girişimlerin yapılması, üstelik bunun acilen yapılması gerekmektedir. Yunan ekonomisinin gelişmesi için Türkiye, son on yıllık deneyimlerini Yunan yetkililerine sunmuştur. Fakat ittifak bununla bitmemeli, komşumuzu bizimle birlikte kalkındırmak ve dost ve akrabalarımızla bir araya gelmek için mutlaka birleşmenin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Dünya siyaseti “medeniyetlerin çatışması” ideali üzerine kurulu zalimane bir çıkarcılık merkezi olmak zorunda değil. Bu çıkarcılık politikasının dünyayı ne kadar büyük bir felakete götürdüğü açık. Dünya siyaseti asıl olarak dostluk, sadakat ve vefa üzerine kurulu olmalıdır. Asıl kalkınmayı getirecek olan da dostluk üzerine kurulu olan ittifaklardır, çıkar üzerine olanlar değil. Umarız Türkiye-Yunanistan ittifakı bunun için önemli bir örnek olur. Türkiye, Yunanistan için geçmişte sürekli didiştiği bir hasım değil; “benim komşum iyi ki Türkiye” dediği gerçek bir dost olarak anılmalıdır.
1. http://www.yurtgazetesi.com.tr/dunya/yunan-medyasindan-davutogluna-turkce-karsilama-h66843.html
2. http://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/kenan-alpay/psikolojik-bariyer-ve-harekatlarin-tasfiyesi-8755.html
Adnan Oktar'ın News Rescue & Arab News'de yayınlanan makalesi: