Dostluk ve arkadaşlık, karşılıklı yaşanan samimiyete dayanır. Ne var ki bazı insanlar samimiyeti ve rahatlığı, aklını kullanmaya gerek duymadan hareket edebilmek olarak algılar. Gülüşleri, konuşmaları, mimik ve tavırları zaten sığ bir aklı yansıtan bu kişi, samimiyet adı altında daha da basit tavırlar sergiler. Diğer insanların yanında yapmaktan çekindiği basitlikleri kendince samimi gördüğü arkadaşının yanında rahatlıkla yapar. Örneğin arkadaşına çok gizli ya da mahrem konularını anlatır. Ya da dile getirilmesinde hiçbir fayda olmayacak hastalık veya fiziksel acizliklerini anlatır. Gereken tedbirleri alıp, sorunları yerine uzun uzun rahatsızlıklarını tarif eder. Acıktığını, susadığını, uykusunun geldiğini, sıcaktan bunaldığını sürekli olarak dile getirir. Bütün gece başının nasıl ağrıdığını, ne kadar ilaç içtiğini ama nasıl fayda etmediğini, uykusuzluğun kendisini nasıl yorduğunu, açık olan pencereden nasıl üşüdüğünü ve buna benzer sayısız gereksiz detayı anlatır. Tüm bunları rahatlık adına yapar; oysa bu, rahatlık değil basitliktir.
www.ornekmuslumankadin-2.beyazsiteler.com
Basitlik kültürü içinde yaşayan insanlar hiçbir şey düşünmeden hareket ettiklerinde hem kendilerinin rahat edeceklerini hem de etrafa samimi insan imajı vereceklerini zannederler. Halbuki gerçek tam tersidir. İnsan aklını ve vicdanını kullandığı sürece hem kendisi gerçek anlamda rahat eder, hem de karşısındakini rahat ettirir. Bunun dışında tüm konuşma ve hareketler son derece basit ve itici olur. Bir insan ne kadar akılcı hareket eder, ne kadar ince düşünürse dostluğu ve arkadaşlığı da o kadar güzel ve değerli olur. Peygamberler ve Kuran ahlakını yaşayan Müslümanlar bu konuda insanlar için en güzel örneklerdir. Onlar hayatlarının her anında Allah’ın hoşnutluğunu hedefledikleri için her konuşma ve tavırları bu amaca uygundur. Örneğin söz konusu olan bir hastalık olduğunda hemen gerekli tıbbi çözümlere yönelir, gerekirse doktora gider, araştırma yaparlar. Ancak en önemlisi bunların tümünün yalnızca Allah’ın izniyle fayda vereceğini unutmadan, kendilerini iyileştirmesi için Allah’a dua ederler. Ne arkadaşları ne akrabaları ne de herhangi bir kimseyle böyle bir konu üzerinde gereksiz konuşmalar yapmaya, acizliklerini sürekli dile getirmeye girişmezler. Kuran’da Hz. Eyüb (a.s.)’ın yaşadığı ağır hastalık karşısında yalnızca Allah’a yönelerek gösterdiği asil tavır, Müslümanlara örnek olarak bildirilmiştir:
“Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sardı. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın. Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik;” (Enbiya Suresi, 83-84)
Hz. Eyüp (a.s.) örneğinde olduğu gibi, Allah’ın insana hiçbir zaman taşıyamayacağı bir yükü yüklemeyeceğinin bilincinde olmaları, acizliklerini dile getirmek yerine her an Rabbimiz’e karşı son derece tevekküllü bir ruh hali içinde olmaları müminlerin birbirlerinin dostluklarından zevk almalarının önemli sebeplerinden biridir.
Bazı insanlarda görülen ve kimi zaman aylarca, yıllarca süren küskünlük ve sitem, basit düşünce yapılarından kaynaklanmaktadır. Bu kişiler Allah’tan gereği gibi korkmadıkları için çok küçük konularla uğraşır, bunları birer felaketmiş gibi değerlendirirler. Böyle bir kişi örneğin arkadaşı kendisine haber vermeden başka arkadaşlarıyla buluştuğu ve kendisini çağırmadığı için hemen küsebilmekte ve arkadaşlık bağını kolayca koparabilmektedir. Kurmuş olduğu küçük dünyanın küçük ve hiçbir önemi olmayan konularına tüm dikkatini odaklarken ölüm de kendisine büyük bir hızla yaklaşmaktadır. Ahireti için hazırlığı olmayan bu kişi basitlikleri yaşarken bir gün öleceğini, mezara konulacağını, ahirette sorgulanacağını tamamiyle unutmuştur.
www.Allahakulolmak.imanisiteler.com
Müslümanlar Arasındaki Dostluk Bağı Çok Güçlüdür
Müslümanlar; Allah’ı seven, O’nun rızasını, rahmetini, cennetini kazanmaya çalışan, ortak değer ve hedeflere sahip insanlardır. Allah’a iman ve itaat içinde olmaları, Kuran ahlakını yaşamaları onlar arasında sağlam ve köklü bir sevginin oluşmasına neden olur. Birbirlerine duydukları bu sevgi ve saygının doğal bir devamı olarak aralarında güçlü bir dostluk bağı oluşur. Bu dostlukta iki taraf da alabildiğine rahat eder. Kuran ahlakına göre hareket ettikleri için tüm tavır ve konuşmalar son derece doğal ve güzeldir. Aralarındaki dostluk ve arkadaşlık İslam ahlakının sıcaklığını yansıtır. Birbirlerine karşı hep fedakar bir yaklaşım içinde olurlar. Böyle bir kişi, Allah’ın... “Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler...” (Haşr Suresi, 9) ayetinde bildirdiği gibi daima arkadaşının nefsini kendi nefsinden daha öncelikli tutar. Allah’ın “... Müminler için de (şefkat) kanatlarını ger.” (Hicr Suresi, 88) ayetinde bildirdiği gibi son derece şefkatli ve yumuşak başlı bir tavır içinde olur. Yine karşısındaki Müslümanı sevdiği, ona, imanından ve ahlakından dolayı değer verdiği için ince düşünceli davranır, arkadaşının hoşuna gitmeyecek ve ona rahatsızlık verecek her davranıştan sakınır. Nitekim Müslümanların aralarındaki bu bağ arkadaşlıktan öte olduğu için Allah Kuran’da “Mü’minler ancak kardeştirler...” (Hucurat Suresi, 10) buyurmuştur. Bir başka ayetinde ise Allah, müminlerin arasında yaşanan bu dostluğun ve kardeşliğin Allah’ın nimeti sayesinde olduğunu hatırlatır:
“... Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız...” (Al-i İmran Suresi, 103)
Müslümanların arasındaki bu güçlü bağ ancak imanlarına karşılık Allah’ın kendilerine yaşattığı bir nimettir. Yoksa böyle bir dostluk ve yakınlığın din ahlakından uzak yaşadıkları sürece insanlar tarafından çabayla elde edilmesi mümkün değildir. Allah bu gerçeği “Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı...” (Enfal Suresi, 63) ayetiyle insanlara haber verir.