Bosna'da Uyanış
ucgen

Bosna'da Uyanış

1031
 
 
Bosna, 1992’deki bağımsızlık ilanından 1995 yılındaki NATO müdahalesine kadar geçen 3 yılda çok kanlı bir dönem geçirdi. Sırplarla yapılan savaşta sürgünler, göçler, tecavüzler ve katliamlar yaşandı. Müslüman Bosna halkı tüm dünyanın gözleri önünde etnik bir soykırıma maruz kaldı.
 
Sırplar gerek Yugoslavya döneminde gerekse 1992-1995 savaşında Boşnakları asimile etmek üzerine bir strateji izlediler. Bosna savaşında yaşanılan Serebrenitsa katliamı Boşnak nüfusun varlığına yönelik vahşice bir saldırıydı. Savaşta Sırpların ikinci stratejik hedefi ise Osmanlı’dan günümüze kadar büyük bir özenle korunan Bosna’nın tarihi arşivleri idi. Bu arşivleri ele geçirebilmek için defalarca saldırdılar, fakat Bosna halkı bu arşivleri şehitler vermek pahasına korudu. Korudu ama ...
 
Bosna’da geçtiğimiz ay yaşanan sokak olaylarında Saraybosna’daki Federal Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı binaları yakıldı. Tepkisel bir hareket gibi görünmesine karşın yakılan Cumhurbaşkanlığı binasının milliyetçi Sırpların yıllardır yok etmek istediği Bosna-Hersek Arşivi’ni barındırıyor olması şaşırtıcıydı. Hemen belirtelim ki Sırpların savaş zamanındaki en büyük hayalini ne yazık ki Bosnalı gençler sokak olayları sırasında yakarak gerçekleştirmiş oldu. 
 
Peki, Bosna halkını böyle sokağa döken, gösterilere yol açan neydi? Bosna’da, 1995 yılında taraflar arasında imzalanan Dayton Anlaşması ile karmaşık ve yürütülmesi imkânsız bir yönetim sistemi oluşturuldu. Bu anlaşma ile ülkede savaşın bitirilmesi ve ülkedeki milliyetçi uçların törpülenerek yerine kardeşlik kavramının oturtulması planlandı. Batılı ülkeler oluşturmaya çalıştıkları söz konusu toplum yapısına “Açık Toplum" adını verdiler. Ancak “Açık Toplum” yapısının oluşması için stratejistlerin önündeki en önemli engel Müslüman Boşnakların dinlerine bağlılığı.
 
Bosna’da Müslümanlar dışında Ortodoks ve Katolikler de yaşıyor. Ve Bosna’da halkların milliyetçilik kavramları da bu din ayrımına göre oluyor. Yani alışılmıştan çok farklı; kavim değil, din temelli bir milliyetçilik. Bosna’da Boşnaklar Müslüman oldukları için Boşnak, Hırvatlar Katolik oldukları için Hırvat ve Sırplar Ortodoks oldukları için Sırp. Bunun dışında toplumda yaşam, kültür ve alışkanlıklar, yani her şey aynı.
 
Ülkede çok uzun zamandır Müslüman nüfusa karşı saldırılar var. Boşnaklar ve Bosna’nın bekaası için ülkede Müslüman kimliğin korunması ve gelişmesi çok önemli. Bosna’da rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in partisi SDA’nın gençlik kolu Miladi Müslüman (Genç Müslümanlar) Hırvat ve Sırpların milliyetçilik propagandalarına karşı Boşnak gençlerine dini temel oluşturma yönünde çok önemli çalışmalar yapıyor.  
 
Yazının başında Bosna’da oluşturulmak istenen ‘Açık Toplum’ yapısından bahsetmiştim. Avrupa Birliği’nin Bosna’daki planı gençliğin milliyetçi ve dini altyapılarını küreselleşme ve kardeşlik adı altında yok etmek. Şu an için bu doğrultuda bir nebze mesafe almış durumdalar.  Çünkü gençler ülkedeki yabancı askerlerin ve yabancı uyruklu kişilerin yaşamlarını örnek alıyorlar. Bu hayat onlara güzel geliyor. Gençler ülkede kalıp zorluklarla mücadele etmek yerine başka ülkelere gidip rahat bir yaşam hayalindeler. 
 
Dayton Anlaşması’nın ülkeye getirdiği siyasal sistem çok karmaşık olduğundan, ülkede karar almayı imkânsız hale getiriyor. Ayrıca kurulan sistem gereği ülkenin bütçesinin %60’dan fazlası bürokrasiye, maaş ödemelerine gidiyor. Bu kadar çok bürokrat da tabii hantal bir devlet yapısı oluşturuyor. Ülkede işsizlik oranı da yüksek, 3.800.000 nüfusa sahip Bosna’da iki kişiden biri işsiz. Yugoslavya döneminin güçlü sanayisi özelleştirmeler sonucunda durma noktasında.
 
Bosna’da sokak olaylarından bahsetmiş ve Osmanlı’dan günümüze gelen arşivin bu olaylar sonucunda yakılarak yok edildiğini söylemiştik. Bu olaylara katılanlara baktığımızda genç nüfusu görüyoruz, yaşları 25’i geçmeyen gençler. Olaylara katılanlar arasında açlar, işsizler, gaziler, savaş mağduru halk yok. Bosna’da olayları çıkaranlar Bosna’nın kahraman halkı değil, Batılı güçlerin devreye girmesiyle yetiştirilen, eğitilen milli ve manevi duygulardan uzak Açık Toplum’un gençleri....
 
Günümüzde Bosna’da silahlar susmuş durumda, ama manevi savaş devam ediyor. Dayton Anlaşması sonrası, Aliya İzzetbegoviç, bu anlaşmayla savaşın bir kısmının bittiğini, ama asıl zor savaşın, yani gelişim savaşının yeni başladığını söylemişti. Şu an Bosna’da mücadele bu yönde. Avrupa Birliği Boşnakların Müslüman özelliği ortadan kaldırılırsa bölgede çatışmaların sona ereceği görüşünde. Bu nedenle Açık Toplum kavramı ile asıl hedef alınan Boşnaklardaki Müslümanlık bilinci. Buna karşın Boşnaklar da özlerini, dinlerini ve kültürlerini korumak için büyük bir özveri ile direniyorlar.
 
Boşnaklar arasında çok farklı görüşler yer alıyor. Bu görüşler arasında, “tarihimiz ve milliyetimiz önemli değil, yeter ki müreffeh bir yaşam için Avrupa Birliği’nin istediği gibi Açık Toplum’a geçip, dünya vatandaşı olalım” diyenlerden, radikal İslami düşüncelere kadar birçok farklı görüş ve akım var. Evet, Boşnaklar arasında da bir bölünme var. Ülkede yaşanan ekonomik kriz ve belirsizlikler de bölünmeyi tetikliyor. Ama bu sorunlar çözümsüz değil.
 
AB ve ABD Bosna’da Sırp, Hırvat ve Boşnakların milli karakterlerini koruyarak bir arada yaşamaya teşvik eden politikalar izlemeli.  Boşnaklarda iç çekişmelere artık bir son vermeli ve ülkede birliği sağlamak yolunda çaba göstermeliler. Bosna’da halkların bir araya gelip sorunların üzerine birlikte gitmeleri önemli. Bunun yolu da kendi içlerinde hoşgörülü ve dayanışma içinde olmaları.
 
Türkiye, Osmanlı’nın mirası olan Bosna’da yaşananlara karşı her zaman çok duyarlı, Bosna halkına karşı şefkat ve merhametli, Bosna’nın maddi ve manevi imarında ise çok faaldir. Türkiye’nin Bosna’da hayatın normale dönmesinde, huzurun ve istikrarın sağlanmasında, hükümete, sivil toplum kuruluşlarına ve halka verdiği destek ve bu desteğin devamlılığı çok önemli.  
 
Dayton Anlaşması’nın yönetimi ve devlet işleyişini kilitlediği Bosna’da, kilidi yine Bosna halkı çözecek. Boşnaklar, milli birliklerini korumak için gençlerini manevi yönden güçlendirmelidir. Tabi bunun için öncelikle ülkedeki Müslümanlar bir araya toplanmalı ve siyasi kavgaları bir kenara bırakarak Allah’a inanan Boşnak, Hırvat ve Sırp kökenlilerin rahat ve güvende yaşayacakları bir birlik için çalışmalılar.
 
Adnan Oktar'ın The Bosnia Times'da yayınlanan makalesi:
 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER