Geçtiğimiz hafta Hürriyet Gazetesi'nde, Aydın Doğan'ın tüm Türkiye'yi kucakladığını bildiren, ülke çapında birlik beraberlik içerisinde olmanın önemini vurguladığı "Biz Bir Aileyiz” mesajına yer verilmiştir. Bu son derece önemli ve yerinde bir hatırlatmadır.
Doğan Medya Grubu, BAV camiasının uzun süredir çeşitli yayınlar aracılığıyla, Ülkemiz'in birlik, beraberlik ve bütünlüğünü korumaya yönelik olarak kamuoyuna yapmış olduğu duyurulara karşı duyarsız kalmamıştır. Bu çağrıların hemen akabinde tüm Türkiye'ye "Biz Bir Aileyiz” mesajını vermiştir. Kuşkusuz ki bu çok güzel bir gelişmedir.
Ancak unutulmamalıdır ki, aile olmanın bazı önemli gereklilikleri vardır. Sayın Aile Büyüğümüz Aydın Doğan'dan da, bu gerekliliklere karşı duyarlılıkla yaklaşmasını bekliyoruz.
Bilindiği gibi, Doğan Medya Grubu'nun da dahil olduğu, çeşitli basın yayın kuruluşlarında zaman zaman Bilim Araştırma Vakfı camiası hakkında, bilgi ve belgeye dayanmayan, karalama ve iftira nitelikli, gerçekdışı bazı haberlere yer verilmektedir. Oysa ki bu durum, başta DMG Meslek İlkeleri olmak üzere, tüm basın yayın ilkeleriyle ve dürüst gazetecilik anlayışıyla tümüyle çelişmektedir.
Bir ailede, aile fertleri birbirlerini yakmaya yıkmaya, yok etmeye çalışmaz, yapana da göz yummaz. Sayın Adnan Oktar da bu vatanın evladıdır ve tüm ömrünü bu vatana hizmete adamıştır. Dünya çapında büyük ses getiren eserleriyle, on yıllardır Ülkemiz'in birlik ve beraberliği için yürüttüğü faaliyetleriyle daima Milletimiz'in refahından ve menfaatlerinden yana, kesintisiz bir hizmet içerisinde olmuştur. Manşetlerden yazıldığı gibi Sayın Adnan Oktar'ın yanması, yakılması, iftiralarla itham edilmesi hiç kimseye bir fayda sağlamaz.
Madem ki Sayın Aydın Doğan'ın da belirttiği gibi "Biz 70 Milyonluk Bir Aileyiz”, o zaman bu bilinçle hareket etmemiz; ailemizi korumamız, ona sahip çıkmamız, adaletten asla taviz vermememiz esastır. Kendi ailemizi, evlatlarımızı haksız yere suçlu çıkarmak için, karalamak için, hapse attırmak için uğraşmayalım. İnsanlarımızı, evlatlarımızın aleyhinde kışkırtmayalım, iftira atmayalım, tuzak kurmayalım, kuranlara da destek olmayalım. Bir ailenin içinde herşeyi şefkatle, merhametle, birlik ve beraberlik duyguları içerisinde halletmek esastır. Doğan Medya Grubu'nun da bu anlayış içerisinde, bu güne kadar yapmış olduğu tüm asılsız haber ve suçlamaları, yanlış bilgilendirmeleri telafi edecek bir çalışma içerisine girmesi, atılan iftiraların düzeltilmesi, hukuki olarak geçersiz olduğu ispatlanmış iddiaların doğrularının açıklanması ve bunlara ilişkin mahkeme kararlarının kamuoyuna duyurulması bu "aile bilincinin” bir gereğidir.Bir köşe yazarının sütununda, tek bir satırla dahi olsa bu düzeltmelere yer verilmesi, önemli bir iyi niyet göstergesi olacaktır. O zaman "Biz Bir Aileyiz” kavramı gerçek anlamda yerini bulacaktır.
Nitekim, 1999 yılında yayınlanan "Doğan Medya Grubu Meslek İlkeleri"ne uygun olan da, bu adaletli ve yapıcı yaklaşımdır. Zira bu ilkelerde, DMG'nin, insan haklarının savunucusu olduğu, hukuk devletine inandığı, özgürlükçü olduğu; haberin araştırılması, gerçeğe bağlı ve objektif davranılması gerektiği, suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe, hiç kimsenin suçlu ilan edilemeyeceği ve kişiler hakkında iftira niteliği taşıyan ifadeler kullanılamayacağı belirtilmiştir.
Sayın Adnan Oktar ve BAV camiasına bugün olduğu gibi, geçmişte de pek çok iftira atılmış, tuzak ve komplolar kurulmuş, asılsız yayınlar aracılığıyla çeşitli karalama kampanyaları yürütülmüştür. Ancak bunların hepsi de başarısız olmuş, Türk adaleti tüm bu hukuksuzlukları yerle bir etmiştir.
Dediler ki: "Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun." Biz de dedik ki: "Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol." |
1-Sayın Adnan Oktar'a düzenlenen kokain komplosu beraatle sonuçlanmıştır 1991 yılında Sayın Adnan Oktar bir komplonun gereği olarak gözaltına alınmış ve kendisine gözaltındayken yemeğine karıştırmak suretiyle kokain verilmiştir. Aralarında Scotland Yard'ın da bulunduğu 30'a yakın uluslararası adli tıp kurumu ve Türk Adli Tıp Kurumu da kokainin gözaltında yemeğine karıştırılmak suretiyle verildiğini teyid etmiş ve Adnan Oktar, kendisine komplo yapıldığı mahkemece kabul edilerek beraat etmiş ve aklanmıştır. |
2- Ebru Şimşek'in ortaya attığı şantaj iddiası yalandır 1999 yılından itibaren sürmekte olan dava dosyasında tek bir tane şantaj kaseti yoktur. Ebru Şimşek dışında şantaja maruz kaldığını iddia eden hiç kimse yoktur. Ebru Şimşek'in BAV mensularına yönelttiği iftiraların geçersizliği de mahkeme kararıyla kanıtlanmıştır "… Söz konusu mekanların AYRI MEKANLAR olduğu, gizli kamera görüntülerinin kaydedildiği mekandaki döşeme sisteminin asmolen döşemeli sisteme çevrilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı kanaatindeyim." (18.10.2004 tarihli Bilirkişi Raporu, s. 3) - şantaj iddiasının iftira olduğu mahkeme kararıyla ispatlanmıştır İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2007/7 nolu beraat kararı ile şantaj iddialarının iftira olduğu ispat edilmiştir. Kararda: "Sanıkların savunmalarına, katılan Ebru Şimşek vekillerinin beyanlarına, Ebru Şimşek ile ilgili izlenen CD görüntülerine, yine Ebru Şimşek ile ilgili CD görüntüleri üzerinde görüş beyan eden bilirkişi Nevzat Tarhan'ın beyanına, inşaat mühendisi bilirkişi Çağlar Göksu'nun Ebru Şimşek'in görüntülerinin alındığı evle ilgili beyanına, Ebru Şimşek'in ilişkileri konusunda beyanda bulunan Savunma tanıkları Özgür Aydemir, Mehmet Ali Yıldırım, Alkas Çakmak, Alper Çakmak, Tacettin İnce, Yavuz Coşkun, İbrahim Özcan, Ecevit Şahin'in anlatımlarına göre; sanıklar (..) hakkında TEHDİT İLE MENFAAT SAĞLAMAK (ŞANTAJ) SUÇUNDAN AÇILAN DAVADA ATILI SUÇUN SÜBUT BULMADIĞI ANLAŞILMAKLA (...) SANIKLARIN BERAATİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ SONUCUNA VARILMIŞTIR." |
3- Mali sömürü iddiasının iftira olduğu ispat edilmiştir Maliye Bakanlığına bağlı Mali Suçları Araştırma Komisyonu (MASAK), yargılanan tüm sanıkların mal varlıklarını en ince detayına kadar araştırmış ve bu konuda mahkemeye 3 ayrı resmi rapor sunmuştur. (27 Temmuz 2000 tarih ve GKR.2000.22.173/Müt-2 sayılı MASAK Raporu, 21 Aralık 2000 tarih ve GKR.2000-22/11 sayılı MASAK Raporu ve 16 Temmuz 2001 tarih ve GKR.2001-22-173/ Müt-1 sayılı MASAK raporları) Bu raporlarda, BAV mensupları hakkında ileri sürülen mali sömürü ve haksız menfaat iddiaları ele alınmış, sanıkların tek kuruşluk bile gayrimeşru kazançlarının bulunmadığı tasdik olunmuştur. |
4- 1999 Yılında BAV mensuplarına yapılan çete iddiası beraatle sonuçlanmıştır Tertemiz ahlaklı, eğitimli, kanunlara saygılı, ülkemize canı gönülden bağlı BAV mensuplarından hayali bir çete oluşturulmaya çalışılmış ve 4422 sayılı yasanın ihlali gerekçesiyle dava açılmıştır. Ancak; - İstanbul 3. Devlet Güvenlik Mahkemesi "iddianamede yer alan suç nitelemesini (4422 sayılı yasanın ihlali) benimsemediğini" ifade ederek görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 3. DGM'nin bu tespiti, görevsizlik kararını denetleyen İstanbul 4. DGM tarafından da kabul edilmiştir. - Dava dosyasını İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin önüne gelene kadar geçen süreçte ele alan 5 mahkemeden hiçbiri dosyada 4422 sayılı kanunda tanımlanan suçun ihlaline ilişkin bir olgunun bulunduğundan bahsetmemişlerdir. - Dava 24.11.2005 tarihinde 35 sanık için zaman aşımından düşmüştür. Ancak söz konusu dava 6 sanık açısından devam etmiştir. - Davayı tüm sanıklar açısından ele alan 2. Ağır Ceza Mahkemesi 6 kişiye 2007/7 No'lu beraat kararını vermiştir: "Sanıkların savunmalarına, savunma tanıklarının ve bilirkişilerin beyanlarına ve 2004/337 esas sayılı dosyada dinlenen müşteki ve tanıkların yargılama sırasındaki beyanlarına ve yukarıda deliller bölümünde tek tek gösterilen delillere göre sanıkların cürüm işlemek için teşekkül oluşturdukları, bu örgütte yönetici ya da üye oldukları konusunda atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, dolayısıyle bu suçlarının sabit olmadığı sonuç ve kanısına varılarak, sanıkların bu suçtan da beraatlerine ...” Böylece oynanan bu çirkin oyun bir kez daha hakkaniyetten ödün vermeyen Türk adaleti tarafından deşifre edilmiştir. Böylece Adnan Oktar ve tüm yargılananlar çete iftiralarından aklanmışlardır. |