Ocak 2007 tarihli Bilim ve Gelecek dergisinde "Taş Devri Genomiğinin Doğuşu" başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda yapılan genom çalışmaları sonucunda insanın evrimine dair spekülasyonlarda bulunulmuş ve sözde "şempanze, Neandertal ve insan geçişine" dair bulgular saptandığı iddia edilmiştir. Oysa söz konusu iddia büyük bir aldatmacadır, evrimcilerin bilindik senaryoları üzerine kurgulanmış bir senaryodur.
Evrimcilerin uzun zamandır spekülasyon konusu ettikleri Neandertaller günümüzden 100 bin yıl önce Avrupa"da aniden ortaya çıkmış ve yaklaşık 35 bin yıl önce de yine hızlı ve sessiz bir biçimde yok olmuş -ya da diğer ırklarla karışarak asimile olmuş- insanlardır. Günümüz insanından tek farkları, iskeletlerinin biraz daha güçlü ve kafatası ortalamalarının biraz daha yüksek olmasıdır.
Neandertaller bir insan ırkıdır ve bugün artık bu gerçek hemen herkes tarafından kabul edilmektedir. Bazı evrimci paleoantropologlar bu insanları çok uzun zaman "ilkel bir tür" olarak kabul etmiş, ama bulgular Neandertal insanının bugün sokakta yürüyen herhangi bir "iri yapılı" insandan daha farklı olmadığını göstermiştir. Bu konuda önde gelen bir otorite sayılan New Mexico Üniversitesi"nden paleoantropolog Erik Trinkaus şöyle yazar:
Neandertal kalıntıları ve günümüz insanı kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalar göstermektedir ki, Neandertaller"in anatomisinde, ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde günümüz insanlarından aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur.1
Bilim ve Gelecek dergisinin yanılgısı, bugün bir insan ırkı olduğu evrimci bilim adamları tarafından dahi kabul edilmiş olan Neandertallerin sahip olduğu bazı anatomik farklılıkları evrim delili gibi göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Oysa günümüzde yaşayan insanlar arasında da farklı anatomik yapıya sahip çeşitli ırklar bulunmaktadır. Pigmelerle İngilizlerin, Ruslarla Çinlilerin, Aborjinlerle Eskimoların, Zencilerle Japonların alın yapılarında, göz çukurlarında, kaş çıkıntılarında, kafatası hacimlerinde doğal olarak farklılıklar olacaktır. Ama bu farklılıklar, bir ırkın diğerinden türediği ya da bir ırkın diğerinden daha ilkel veya daha gelişmiş olduğu anlamına gelmez. Bir Aborjin soyu, bir başka soy ile karışmadığı sürece daima aynı özelliklerde kalacaktır. Ne kadar zaman geçerse geçsin, bu insanlar daha farklı özelliklere sahip olacak şekilde evrimleşmeyecek, kafatası hacimleri şu an olduğundan daha fazla büyümeyecek, farklı anatomik özelliklere sahip olmayacaklardır. Örneğin, evrimcilerin sözde ilkel kabul ettikleri Homo Erectus kafataslarının sahip olduğu büyük kaş çıkıntılarına ve geriye doğru eğimli alın yapısına, günümüzde yaşayan bazı Malezya yerlileri de sahiptir. Eğer evrimcilerin iddiaları doğru olsaydı, söz konusu Malezya yerlilerinin de sözde "maymunluktan yeni çıkmış, tam gelişmemiş insan" yapısında ve görünümünde olmaları gerekirdi. Oysa böyle birşey söz konusu değildir. Homo Erectus"un kafatasının anatomik özelliklerinin günümüzde de görülmesi, hem Homo Erectus"un ilkel bir tür olmadığını hem de evrimcilerin "insanın soy ağacı" senaryosunun yalan olduğunu gösterir.
Neandertallerin bir insan ırkı olduğu konusuyla ilgili detaylı bilgileri buradan okuyabilirsiniz.
Bilim ve Gelecek dergisinin yapılan genom çalışmaları sonucunda elde edilen verilerin şempanze-insan hayali evrimi konusunda tarihsel bir bilgi verdiğine dair iddiaları da son derece yanıltıcıdır ve hiçbir bilimsel değer taşımamaktadır. Zaten Bilim ve Gelecek ekibi de söz konusu çalışmaların somut ve güvenilir sonuç vermeyeceğini kendileri de itiraf etmektedirler. Söz konusu genom çalışmaları üzerinde yapılan evrimci propagandalar üç önemli yanılgı ortaya koymaktadır:
Genetik mühendisliğinin evrimci iddiaları kesin olarak yalanladığı konusuyla ilgili detaylı bilgileri buradan okuyabilirsiniz.
Sonuç:
Bilim ve Gelecek dergisi, uzun zamandır evrimci bilim adamlarının dahi kabul ettikleri Neandartellerin bir insan ırkı olduğu gerçeğini bir kenara bırakıp, bu konudaki evrimci spekülasyonlara devam etmekte ve yapılan genom çalışmalarını, insanın evrimi senaryosuna bir delilmiş gibi gösterme çabasını sürdürmektedir. Oysa tarihte, Bilim ve Gelecek dergisinin iddia ettiği şekilde, ne insanla şempanzenin ne de insanla Neandertallerin ayrıldığı bir zaman vardır. Tüm canlılar, var oldukları şekil ve özelliklerle bir anda yaratılmış, Yüce Allah"ın dilemesiyle yoktan var edilmişlerdir. Darwinistler, kendi iddialarına somut bir delil getiremediklerinden, çözümü bu tip propaganda yöntemlerine sığınmakta bulmuşlardır. Oysa bu yöntemler evrimci çaresizlikleri sergilemek dışında hiçbir anlam taşımamaktadır. Bilim ve Gelecek dergisine, gerçekleri kabul ederek, okuyucularına gerçek ve doğru bilgiler vermesini tavsiye ediyoruz.
NOT:
Bu yazı aynı zamanda 5 Ocak 2007 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknik dergisine de yanıtımızdır.
1. Erik Trinkaus, "Hard Times Among the Neanderthals", Natural History, cilt 87, Aralık 1978, s. 10; R. L. Holloway, "The Neanderthal Brain: What Was Primitive", American Journal of Physical Anthropology Supplement, cilt 12, 1991, s. 94