Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisinin
ucgen

Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisinin

1576
Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi"nin 29 Temmuz 2000 tarihli sayısında, Darwinist bir yazıya yer verildi. "Yok birbirimizden farkımız" başlıklı yazıda, maymunların insanlara benzer birçok davranışlarının bulunduğu açıklanarak, insanla maymunun arasında sanıldığından daha az bir fark olduğu öne sürülüyordu. Sadece evrim propagandası amacının güdüldüğü açıkça belli olan yazıdaki taraflı yorumların ve çarpıtmaların kamuoyunca bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi"nin 29 Temmuz 2000 tarihli sayısında, Darwinist bir yazıya yer verildi. "Yok birbirimizden farkımız" başlıklı yazıda, maymunların insanlara benzer birçok davranışlarının bulunduğu açıklanarak, insanla maymunun arasında sanıldığından daha az bir fark olduğu öne sürülüyordu. Sadece evrim propagandası amacının güdüldüğü açıkça belli olan yazıdaki taraflı yorumların ve çarpıtmaların kamuoyunca bilinmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Maymunların, insanlarda da görülen bazı davranışlara sahip oldukları bir gerçektir. Ancak, doğada insanla benzer davranışlar gösteren, hatta eğitimli bir insanın dahi gösteremeyeceği, zekice tavırlar sergileyen birçok hayvan vardır. Hatta bazı hayvanlarda, insanlara has şefkat, merhamet, eşine veya çocuklarına düşkünlük, fedakarlık gibi tavırları görmek de mümkündür. Ancak nedense, sadece maymunlardaki benzerlikler bazı çevreleri müthiş bir heyecana kaptırmaktadır. Oysa doğayı tarafsız ve evrimci saplantılardan uzaklaşmış bir gözle inceleyen her insan, pekçok canlının insanı hayrete düşürecek derecede zekice tavırlara sahip olduğunu görecektir.

Söz gelimi, kendisine oldukça gelişmiş teknik altyapıya sahip bir yuva ve yuvasının uygun koşullarda bulunmasını sağlayan bir baraj inşa eden bir kunduz, bir maymundan çok daha zekice tavırlar sergilemekte, çok daha önemli ve karmaşık kararlar almaktadır.

Arıların ise, petek inşasındaki yetenekleri, altıgen petek seçiminin önemi, bu altıgen petekleri kusursuzca, aralarında hiçbir boşluk bırakmadan tamamlayabilmeleri, nektar bulma yöntemleri ve değerlendirmeleri, vs. her biri zeka ürünü davranışlardır. Özellikle petek inşasında yaptıkları matematik hesaplar evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin"i bile hayrete düşürerek şunları söyletmiştir: "Arıyı, büyük matematikçilerin (peteğin yapısındaki ince hesapları) buluşlarından çok önce petek gözlerini yapmaya yönelten içgüdü için ne diyeceğiz?"

Kuzey kutbunda yaşayan bir erkek penguenin, aylarca kımıldamadan yavrusunu ayaklarının arasında tutarak donmasını engellemesi, bu esnada dişi penguenin denize ulaşarak birkaç ay boyunca yavrusuna yiyecek bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkması ve dönüşünde binlerce birbirinin aynı görünen penguen arasından eşini ve yavrusunu tanıyabilmesi de şuur gerektiren davranışlardır.

Maymunlar ise, birçok hayvanın insan davranışlarına olan benzerliğinden çok daha az bir benzerliğe sahiptir. Ancak, bir maymunun başını kaşıması, yavrusunun başını okşaması, veya elini çırparak sevinç ifade etmesi evrimcileri müthiş heyecana kaptırmaktadır. Çünkü evrimciler, insanların mamyunlarla ortak bir atadan evrimleştiğini iddia ederler, dolayısıyla maymunların insanlara benzer tavır göstermelerini akrabalıklarının bir sonucu olarak görmek isterler. Ama bu esnada doğanın geri kalanını göz ardı ederler. Çünkü ne yukarıda bazı davranış örneklerini verdiğimiz kunduzları, penguenleri veya arıları, ne de karınca, örümcek, yunus, gibi diğer hayvanları, insanlara benzer birçok davranışa sahip olmalarına rağmen, insanın akrabası olarak gösteremeyeceklerini bilirler. Özellikle arı, karınca, örümcek, termit gibi böceklerin insanlar gibi akıl ürünü işler yapmaları evrim açısından çok büyük bir sorundur, çünkü bu canlılar sözde "evrimsel akrabalık" şemasında insanla tamamen bağlantısızdırlar.

Sonuç olarak maymunların insanlarla benzer davranışlar göstermeleri, bu canlıların insanların çok yakın bir evrimsel akrabaları olduğunu kesinlikle göstermez.

Canlılardaki, akıl ve bilinç ürünü davranışların ise tek açıklaması vardır. Kunduzların veya arıların kusursuz mimari yapılar inşa etmeleri, ne kendisi de bilinçsiz olan doğanın bir armağanıdır, ne de bu canlıların kendi iradeleriyle sahip oldukları özelliklerdir. Müstakil bir akla ve bilince sahip olmayan bu canlılar, kendilerini yaratan Allah"ın ilhamı ile hareket ederler. Allah, Kuran"da balarısını örnek vererek, bu gerçeği bizlere bildirmiştir:  

 

Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)  

Kaldı ki, evrimcilerin iddia ettikleri gibi, mutasyonlar ve doğal seleksiyon, hiçbir maymunu evrimleştirerek bir insana dönüştüremez. Çünkü insan, bir ruha, bilince ve akla sahiptir. Bu nasıl bir mutasyon olacaktır ki, bir maymuna hissetmeyi, düşünmeyi, önemli konularda karar vermeyi, renkleri, desenleri, gölgeyi en güzel ve en uyumlu şekilde kullanarak bir sanat eseri oluşturmayı, trigonometri hesapları yapmayı, Sultan Ahmet Camiini, Taç Mahal"i, Eyfel Kulesi"ni inşa etmeyi, beyin ameliyatı yapmayı, en üstün teknoloji ile donatılmış hayalet uçakları tasarlayarak uçurmayı öğretecektir?...

J. Hawkes, evrimci bir bilim adamı olmasına rağmen bu önemli gerçeği şöyle açıklamıştır:  

 

"Kuşları, balıkları, çiçekleri vb. göz kamaştırıcı güzelliği salt doğal seleksiyona borçlu olduğumuza inanmakta güçlük çekiyorum. Dahası, insan bilinci öyle bir düzeneğin ürünü olabilir mi? Nasıl olur da tüm uygarlık nimetlerinin yaratıcısı olan insan beyni; Sokrates, Leonardo da Vinci, Shakespeare, Newton ve Einstein gibileri ölümsüzleştiren yaratıcılık "yaşam savaşımı" denen orman yasasının bize bir armağanı olsun?" (J. Hawkes, "Nine Tentalizing Mysteries Of Nature," New York Times, no.33, 1957)  

Ünlü Evrimci Roger Lewin ise evrim teorisinin insan ruhunun oluşumu hakkında büyük bir çıkmaz içinde olduğunu şöyle itiraf eder: 

 

"Fiziksel anlamda, insanın evrimi hakkındaki herhangi bir teorinin, güçlü çeneleri ve iri kesici dişleri olan ve bizden dört kat hızlı koşan maymun benzeri bir atanın nasıl yavaş yavaş, iki ayaklı bir hayvana dönüştüğünü açıklaması gerekir. Bu güçlere aklı, konuşmayı ve ahlakı ekleyin, bunların hepsi evrim teorisine baş kaldırmaktadır." (John Peet, The True History of Mankind, www, pages.org/uk/org/bcs)  

Doğada, insanın sahip olduğu ruhu ona verebilecek hiçbir güç yoktur. Bu ruhu, insana Allah vermiştir. Kuran"da bildirildiği gibi Allah insana ruhundan üflemiştir. Bu, Darwinistler"in asla açıklama getiremeyecekleri ve tamamen yenilgiyi kabul ettikleri bir gerçektir.

"Maymunlarla birbirimizden hiçbir farkımız yok" sloganları ile yazdıkları yazılar ise, Darwinizm"e olan körü körüne bağlılıklarının bir ispatıdır.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER