Vücudumuz yaşamamız için gerekli hayati işlemleri yaparken oksijen kullanır. Ancak oksijen kullanırken bazı atık maddeler oluşur. Serbest radikal adı verilen bu atık maddeler temas ettikleri hücrelerin yapısını bozarlar. Aslında Allah’ın dünya hayatına bağlanılmaması, dünyanın geçici bir yer olduğunun anlaşılması için yarattığı yaşlanma ve bazı hastalıkların kökeninde işte bu serbest radikallerin etkisi vardır. Fakat rahmet ve merhamet sahibi olan Yüce Rabbimiz bu sistemin yıkıcı etkisini azaltacak sistemleri yani antioksidanları da yaratmıştır. Nitekim bilim adamları meyve ve sebzelerde bol olarak bulunan aktioksidanların hücrelerin enerji merkezlerini zararlı serbest radikallere karşı güçlendirdiğini bulmuşlardır.
Vücudumuz yaşamamız için gerekli hayati işlemleri yaparken oksijen kullanır. Ancak oksijen kullanırken bazı atık maddeler oluşur. Serbest radikal adı verilen bu atık maddeler temas ettikleri hücrelerin yapısını bozarlar. Aslında Allah’ın dünya hayatına bağlanılmaması, dünyanın geçici bir yer olduğunun anlaşılması için yarattığı yaşlanma ve bazı hastalıkların kökeninde işte bu serbest radikallerin etkisi vardır. Fakat rahmet ve merhamet sahibi olan Yüce Rabbimiz bu sistemin yıkıcı etkisini azaltacak sistemleri yani antioksidanları da yaratmıştır. Nitekim bilim adamları meyve ve sebzelerde bol olarak bulunan aktioksidanların hücrelerin enerji merkezlerini zararlı serbest radikallere karşı güçlendirdiğini bulmuşlardır.
Bazı çevresel faktörler örneğin hava kirliliği, sigara dumanı, hebisit ve pestisitler, çözücüler, petrokimya ürünleri, ilaçlar, güneş ışınları, radyasyon, hatta yiyeceklerde bulunan bazı bileşikler mitokondride yani hücrenin enerji merkezinde oksijenin serbest radikallere dönüşmesine neden olur. Bu kararsız moleküller hücreyi meydana getiren lipid, protein hatta DNA gibi tüm normal moleküllerde yıkıcı etki meydana getirir, onları tahrip eder ve serbest radikallere dönüştürür. Bu yıkıcı etki yaşlanma ile bağlantılı olduğu gibi şeker hastalığı, hipertansiyon gibi sosyal ve ekonomik yönden büyük maliyete sebep olan sağlık sorunlarının da ana nedenidir. Eğer serbest radikaller nötralize edilmezlerse vücutta ciddi hasarlara neden olabilirler. Bu hasarlar şöyle özetlenebilir:
Bilimsel araştırmalar Beta-karoten, askorbik asit ve alfa-tokoferol gibi antioksidanların serbest radikallerin neden olduğu oksidasyonları önlediğini ve serbest radikallerin hastalık ve yaşlanmaya neden olan etkisini azalttığını göstermiştir. Aynı şekilde E ve C vitaminlerinin de serbest radikallerin yıkıcı etkisini azalttığı bilinmektedir. Havuç, domates, brokoli, lahana, karnıbahar, kereviz, semizotu, yaban mersini, çilek, böğürtlen, kuşburnu, kivi ve mürdüm eriği gibi birçok sebze ve meyvede bulunan antioksidanlar serbest radikallerin olumsuz etkisini büyük ölçüde azaltmaktadır. Ancak bu besinlerdeki antioksidanlar mitokondri içine giremezler. Dolayısıyla serbest radikaller mitokondriye hasar vermeye devam eder, enerji üretimini durdurur ve hücrenin çökerek ölmesine sebep olur. Bu tıpkı petrol sızıntısı sırasında sadece petrol yayılmış olan bölgeyi temizleyip sızıntıya sebep olan kaynağın durdurulamaması ve petrolün sızmayı sürdürerek balıkların ölmeye devam etmesine benzetilebilir. Ancak yapılan deneyler avokado yağının mitokondrideki serbest radikallere karşı koruyucu etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. Yüce Allah avokado yağında serbest radikallere karşı dayanıklılık gösteren özel bir yapı, aynı zamanda oksidasyonu engelleyen bazı bitkisel pigmentler yaratmıştır. Yapılan deneyler avokado yağının serbest radikallerle karşılaştığında, bu yaratılış özelliği vesilesiyle, büyük bir direnç gösterdiğini ortaya koymuştur.
Avokado yağı mitokondride artan bir solunuma sebep olur. Bu da serbest radikal üretimini artır. Ancak hücre serbest radikallere maruz kalsa ve mitokondri bu durumda bir parça serbest radikal üretmiş olsa bile, hücre fonksiyonlarını devam ettirmeyi sürdürür ve kendisi için gerekli olan enerji üretimini elde etmek için besinleri kullanmaya devam eder. Bu avokado yağının serbest radikallerin sebep olduğu pek çok hastalığı önleyebileceğini ortaya koyar. Nitekim avokadonun kolesteroldeki kan basıncını ve diyabet hastalarında yükselmiş olan ve kalp krizine sebep olan bazı yağları azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Avokadonun anavatanı Meksika, Guetemala ve Güney Amerika’nın kuzey sahilleridir. Meyveleri, küre biçiminde, oval, elips ya da armut gibi olan yeşil, kırmızı ya da erguvani renkli bu meyve Allah’ın kullarına bahşettiği mükemmel bir nimettir. Avokadonun diğer faydalarından bir kısmı ise şöyledir:
Avokado’nun içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Daha önce de belirttiğimiz gibi besinler bedenimizde enerjiye çevrilirken oksidan denilen bazı maddeler ortaya çıkar. Avokado yağı, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle zararlı maddelerin tahribatını önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir. Bu yağ aynı zamanda vücudumuzda hücreleri tahrip eden, yaşlandıran “serbest radikal”leri baskılayan E vitamini açısından da zengindir.
Avokado %30 oranında barındırdığı doymamış yağ miktarı nedeniyle vücuttaki kolesterolün artmasını önler. Kalp ve damar hastalıklarında doğal bir şifa kaynağıdır. Ülser üzerinde iyileştirici etkiye sahiptir. Yapılan klinik çalışmalarda avokado bitkisi ve özellikle yağının kullanılmasından sonra kolesterol hastalarının rahatsızlıklarının azaldığı gözlemlenmiştir. Yıllar önce yapılan denemelerde tekil doymamış yağların kolesterol üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu saptanmıştır. Ancak bu yanılgı günümüze kadar gelmemiş ve artık bu çeşit yağların kolesterolü olumlu etkilediği kanıtlanmıştır. Avokadoda yüksek oranda bulunan tekil doymamış yağlar (monounsaturates) bitkinin sağlık açısından bir önemini daha gözler önüne sermektedir.
Avokado A, B1, B2, B3, B6, C, E, K vitaminleri, fosfor, magnezyum, demir, potasyum, kalsiyum ve çinko gibi mineraller bakımından çok zengindir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, kandaki alkalin dengesini korur.
Muza göre %35 daha fazla potasyum içerir. Yüksek potasyum insana güç verir, depresyonu önler.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek kandaki alkalin dengesini korur ve kandaki kırmızı kan hücrelerinin üretimini arttırır avokado aynı zamanda demir kaynağıdır.
Şüphesiz, Rabbimiz, avokado gibi, kullarına çeşitli faydaları olan pek çok nimet yaratmıştır. Allah Kuran’da kulları için yarattığı bu nimetler hakkında derin düşünülmesi gerektiğini şöyle bildirir:
“Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (Ra’d Suresi, 4)
Avokadonun sahip olduğu özelliklere sahip bir başka bitki ise zeytin ve zeytin yağıdır. Nitekim yapılan araştırmalar zeytin ve zeytinyağı tüketiminin yüksek olduğu Akdeniz ülkelerinde kalp hastalıkları ve yüksek kolesterol gibi rahatsızlıkların oranının daha düşük olduğunu ortaya koymuştur. Zeytin üretimine uygun olmayan iklim bölgelerinde zeytinyağının yapacağı olumlu etkiye avokado yağının vesile olması ise elbette Rabbimiz’in kullarına sunduğu bir ikramı ve nimetidir. Ayette şöyle buyrulur:
“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakın. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.” (En’am Suresi, 99)