Sivrisinek 1 cm’lik bir canlıdır. Yüce Allah’ın yarattığı mükemmel özelliklere sahip olan bu canlının dikkat çekici özelliklerinden biri de hortumudur. Milimetrenin 10’da biri çapındaki bu hortumun içinde oldukça üstün bir mekanizma ve muhteşem detaylar vardır.
www.sivrisinekmucizesi.imanisiteler.com
Sanıldığının aksine, sivrisinekler kanla beslenmezler. Gıdalarını bitki özlerini yiyerek temin ederler. Erkek sivrisinekler ise yaşamları boyunca hiç kan emmezler. Sadece dişi sivrisinekler, yumurtlama döneminde yumurtaların protein ihtiyacını karşılamak için kan emerler.
Sivrisineğin başının üst yanından iki anten çıkar. Bu antenler duyu hücrelerince zengin, çok hassas algılayıcılardır. Dişi sivrisineklerde, antenlerin arasında, kan emmek için kullandığı emme tüpü ya da diğer adıyla hortumu bulunur. Bu hortumun yapısı incelendiğinde Yüce Allah’ın kusursuz sanatı bir kez daha ortaya çıkar.
Sivrisineğin Hortumundaki İnce Detaylar
Sivrisineğin hortumu son derece detaylarla dolu kompleks bir yapıya sahipti:
Hortumda çok özel bir kesme ve vakumlama mekanizması vardır
Sivrisineğin iğnesi klasik bir tüp gibi görünmesine rağmen aslında “labium” adı verilen içinde kompleks araçlar bulunan bir kılıfla kaplıdır. Sivrisinek avını ısırdığında bu kılıf geriye doğru esner ve kesici mekanizma devreye girer.
Bu mekanizma 6 parçadan oluşur. Bunlardan 4 tanesi kesici bıçaklardır ve son derece keskindirler.
Bu parçalardan dört tanesi bıçak görevi gören, deriyi kesmeye yarayan ince liflerdir. Bu bıçaklar deriyi keserken aynı zamanda dokuya tutunmasını da sağlar. Böylece sinek bu araçlardan güç alarak diğer parçalarını avının derisine doğru iyice iter.
Diğer iki parça ise birleşerek içi boş bir hortum meydana getirir.
Sivrisinek bu hortumu kestiği dokunun içine sokar, iğnesini canlının bedenine nüfuz ettirdikten sonra itinayla içerideki kan damarlarını arar. Burada dikkati çeken nokta sivrisineğin iğnesini doku içinde çok rahat hareket ettirmesidir. Sinek, damara ulaşmak için iğnesini istediği açıda büker ve hücrelerin arasında adeta sondaj yapar.
İğne, iki paralel tüpten oluşur
Mikroskop altında incelendiğinde bu paralel tüplerden biri sineğin tükürük salgısını aşağıya doğru gönderirken diğer tüp kanı sivrisineğin kendisine doğru pompalar.
Sivrisineğin iğnesinin en önemli özelliği belirli bir derinlikte eğilebilmesidir
Bu muhteşem özelliği sayesinde iğne deri altında kolaylıkla hareket eder. Böylece sivrisinek iğnesini damarca en zengin bölgeye ulaştırır.
Damara ulaştıktan sonra iğneyi batırıp kan emmeye başlar. Sivrisineğin emiş gücü çok yüksektir, bu nedenle kan müthiş bir akımla sineğin ağzına doğru ilerler. Kimi zaman bu yüksek vakum gücünden dolayı damarların içe doğru çöktüğü görülür. Sivrisineğin damardaki kanı emme süresi ortalama 4 dakikadır.
1 cm boyundaki sivrisineğin, bu kadar etkili sistemlerle donatılmış olması, ihtiyaçlarının doğuştan karşılandığı anlamına gelir. Bu kusursuz sistemi yaratan ve sivrisineği yoktan var eden Allah’tır. Allah yeryüzündeki her canlıya rızkını verdiği gibi, bu rızıklara ulaşmalarını sağlayan yetenek ve donanımları da vermiştir. Bir ayette, bu gerçek şöyle haber verilir:
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı O’na ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. Tümü apaçık bir kitaptadır. (Hud Suresi, 6)
Sivrisinek Lokal Anestezi Yapar
Sivrisinek bir insanı ısırdığı anda, insan vücudundaki savunma sistemi devreye girer ve o bölgede kanı durdurmak için gerekli bir enzim salgılanmaya başlar. Bu enzim aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını sağlar. Kanda pıhtılaşma başlarsa bu durum sivrisineğin kan emişini imkansız hale getirecektir. Ama sivrisinek bu konuda önlemini almıştır.
Küçücük bir canlı olmasına rağmen insan vücudundaki sistemleri biliyormuş gibi hareket eder ve bıçaklardan birinden yaranın içine bir sıvı enjekte eder. Bu sıvı dokuları uyuşturur ve kanın pıhtılaşmasını engeller. Sivrisineğin ısırdığı bölgenin daha sonra kaşıntı yapması ve şişmesinin nedeni bu sıvıdır. Bütün bu anlatılanlar saniyelerle ifade edilebilecek bir zaman diliminde olup biterken, insan kendisini bir sivrisineğin soktuğunun farkına bile varmaz. Peki, kanın pıhtılaşma gibi bir özelliği olduğunu sivrisinek nereden bilmektedir? Ameliyat öncesinde lokal anestezi yapmak insanın tıp bilimi yardımıyla geliştirdiği bir tekniktir. Peki, sivrisinek bu ilme nasıl sahip olmuştur? Bu sıvıların laboratuvar şartlarında bile sentezlenmesi son derece güçken, sivrisinek bu sıvıya doğuştan nasıl sahip olmuştur?
Kuşkusuz sivrisineğin insan vücudundaki kanın kimyasal bileşimi hakkında bilgi sahibi olması ve sonra da bu bilgiyi değerlendirerek kendi bedeninde çözümler geliştirmesi söz konusu dahi olamaz. Açıktır ki, sivrisinekteki salgı ve bu salgıyı canlıların damarlarına enjekte edebilmesini sağlayan sistem, hem insanın hem de sivrisineğin anatomisini en ince ayrıntısına kadar bilen ve bunlara hakim olan tek bir Yaratıcının yaratmasıyla var olmuştur.
Kuran’da, Rabbimiz’in “alemlerin Rabbi” olduğu bildirilir. “Alem” çoğul bir kelimedir ve “farklı dünyalar, farklı boyutlar ya da farklı düzen ve sistemler” gibi anlamlara gelir. “Rab” kelimesi ise, “eğiten, yetiştiren, düzenleyen, hüküm koyan, sahip” olan gibi anlamlar taşır. Sivrisineğin insan bedeninde gerçekleştirdiği inanılması zor “operasyon” da, kendi içinde küçük bir alemdir. Bizim ayrıntılarının farkında olmadığımız, bilim yoluyla yeni yeni keşfettiğimiz bu alemdeki üstün “dizayn”ın sahibi, yani bu alemin “Rabbi” Allah’tır. Bu küçücük hayvana bile kolaylıkla mağlup olan insana düşen görev ise, Allah’ın farklı alemlerde yarattığı delilleri görmeye çalışmak, Rabbimiz’in kudretini hakkıyla takdir etmektir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:
Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler ise, “Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?” derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. (Bakara Suresi, 26)
Sivrisinek yoktan var olan, bir bataklığın içinde veya bir su birikintisinde, birçok mucizevi aşamadan sonra dünyaya gelen bir böcektir. Teknoloji hangi aşamaya gelirse gelsin, bir canlıyı yoktan var edemez. Tek bir sinek bile yaratamaz. Çünkü yaratmak yalnızca alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsus bir özelliktir. Yaratılan her varlık da O’nun varlığının bir delilidir. Ayetlerde Allah, insanları bu konu üzerinde düşünmeye şöyle çağırır: Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için bir araya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir. (Hac Suresi, 73-74)
Sivrisinekteki muhteşem yaratılış mucizelerini bilim adamları çok defa incelemişlerdir. Sivrisinekleri inceleyen tıbbi entomolojist (böcek bilimci) Dr. James Logan, bu canlıların mucizevi özelliklerini şöyle anlatır: “Görüntüleri izleyince samimi olarak çok şaşırdım. Sivrisineğin iğne parçalarının bir kılıf içinde saklı olduğunu biliyordum. Bunları gerçek zamanlı olarak izlemek harikaydı. İğnenin sert bir yapı olduğu düşünülür, çünkü iğne gibi cilde batması gerekir. Ama aslında bu yapı son derece esnektir ve tamamen kontrol edilebilir. Sineğin vücudundaki bu harikalar beni her zaman hayretler içinde bırakıyor!”