Bir güzel Ramazan daha sona erdi. Nefsimize hakim olduğumuz, neşeli iftarlarla, nefis yemekler ve şenliklerle dolu bir aydan sonra Ramazan bayramıyla bu muhteşem aya son vereceğiz.
Doğu'dan Batı'ya 1,6 milyondan fazla Müslüman, bayram sabahı gün doğmadan sevinçle uyanacak, Allah’a şükretmek için camilerde toplanacak ve keyifli kutlamalar ve kaynaşmalarla dolu üç günlük bir yolculuğa başlayacak.
Çocuklar en yeni giysilerini giyip akraba ziyaretleri için ailelerine katılacaklar. Ziyaret edilen her evde, lezzetli tatlılar ikram edilirken çocuklar büyüklerinden bayram harçlıklarını almak için acele edecekler.
Belediyeler binlerce insan için etkinlikler, kutlamalar ve şölenler düzenleyecekler.
Her ne kadar benzer nitelikte olsalar da, ülkelerin yılın bu zamanını kutlama biçimlerinde farklı gelenekleri vardır ve bu farklılıklar damak lezzetlerine de yansımaktadır.
Filistinliler badem ve çam fıstığı ile yapılan kurabiyelere bayılırken, Bangladeş, İran, Pakistan ve Hindistan'daki Müslümanlar seviyan olarak bilinen tatlı erişteden keyif alırlar.
Türkler baklavayı çok sever ama neredeyse sınırsız çeşitlilikteki diğer geleneksel tatlılardan da geri durmazlar.
Bahreynliler en sevdikleri şeyi hazırlar; aileleri ve arkadaşlarıyla bayramı kutlarken mısır nişastası, safran, şeker, fındık, gül suyu ve saf yağın özel bileşimi olan bir helva yaparlar.
Sevgi ve kardeşliği teşvik eden bu bayramın niteliğine uygun olarak hazırlanan yiyecekler ve tatlılar çevrelerindeki herkese ikram edilir.
Bununla birlikte, daha sessiz ve ince bir şekilde, daha az imkanlara sahip kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışırlar ve herkesin bayramı en mutlu şekilde geçirmesini sağlamaya çalışırlar.
Bu arada, aile ziyaretlerinden dönen çocuklar, tatlı ya da cep harçlığıyla ödüllendirilmek üzere mahallelerindeki her kapıyı çalmaya başlarlar.
Dünya ne kadar değişirse değişsin, bayramın güzel atmosferi hep aynı kalır.
Yüzyıllar ve nesiller geçmesine rağmen, değişen şehirlere ve yüzlere rağmen, Ramazan ve Ramazan bayramının tatlılığı ve sıcaklığı zamana cesurca karşı koyar ve modern yaşamın yabancılaştırıcı gücüne meydan okur.
Araya uzaklık girmesine ve bağların zayıflamasına sebep olan İnternet ve televizyonun etkileri Ramazanlar ve bayramlarla yeniden onarılır. Üç gün boyunca aileler ve arkadaşlar ziyaret edilecek, eski küskünlükler unutulacak ve yoksullara daha fazla özen gösterilecektir.
Bununla birlikte, Ramazan bayramının güzel ruhunu kutlar ve tadını çıkarırken, İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde aynı duyguları paylaşma imkanı olmayan kardeşlerimizi düşünüp dua ederiz ve onlara elimizden geldiğince yardım etmeye çalışırız.
Suriye, Afganistan, Arakan, Myanmar, Yemen, Irak ve diğer pek çok bölgede Müslümanlar ölüm, yaralanma, bomba ve zorla sınır dışı edilme ile karşı karşıyalar.
Allah Müslümanların birleşmesini ve birbirlerini sevmesini ister; bunu yapmazsak, dünyada fitne ve bozgunculuğun kaçınılmaz olduğu konusunda bizi uyarır.
Bu nedenle, her Müslüman'ın dünyada sevgi ve kardeşlik için çalışmayı kendi sorumluluğu sayması büyük önem taşımaktadır.
Bu bayramın dünyanın acilen ihtiyaç duyduğu sevgi ve barışa doğru bir adım olması için hep beraber dua edelim.
Adnan Oktar'ın Gulf Daily News & Riyadh Vision'da yayınlanan makalesi:
http://www.gdnonline.com/Details/221837/A-festival-that-stands-the-test-of-time
http://www.riyadhvision.com.sa/2017/06/28/a-festival-that-stands-the-test-of-time/