Soğuk Savaş’ın bitmesi ile ülkeler için güvenlik konusu sanılanın aksine daha da önemli hale gelmiştir. Daha önceleri ABD ya da Sovyetler Birliği liderliğindeki kamplardan birine yakınlaşan ülkeler siyasal ve toplumsal bütünlüklerini ve güvenliklerini garanti altına almış oluyordu. Ancak o zamanların iki kutuplu dünyası çözülünce, ülkelerin karşı kutuptan geldiğini düşündüğü baskı nedeniyle oluşturduğu ulusal bütünlükler çözülmeye başladı. Çözülme nedeni kimi zaman etnik – milliyetçi farklılıklar, kimi zaman da dinsel unsurların etkisiyle başladı.
Yemen bu gelişmelerle birebir uyuşan bir ülke görünümünde. Libya, Mısır, Irak, Suriye gibi ülkelerde olduğu gibi Yemen’de çözülmesi gereken bir numaralı problem ülkenin ulusal güvenliği.
Ulusal güvenliği geleneksel olarak devletin toprak bütünlüğünü saldırı ve tehditlerden koruması ve savunması olarak tanımlamak mümkün. Yemen’in gerek içeriden gerekse dışarıdan tehditlere maruz kaldığı düşünülecek olursa ülke bir an önce toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla güvenlik politikaları üretmeli ve bu politikaların nasıl uygulanacağını içeren bir güvenlik stratejisi geliştirmelidir. Ulusal güvenlik Yemen’in en temel politikalarından biri olmalıdır. Sosyal adalet, ekonomi ya da eğitim ile ilgili diğer politikalar da ulusal güvenlikle bağlantılı olarak üretilmelidir.
Bahhah Başkanlığındaki yeni kabine ulusal güvenliği sağlamak amacıyla öncelikle mevcut risk ve tehditleri doğru olarak saptamak zorundadır. Bu risk ve tehditler hem hükümet, hem de resmi güvenlik birimlerinin ortaklaşa bir çalışma ile ürettikleri ulusal güvenlik belgelerinde tanımlanmalıdır.
Hükümetin odaklanması gereken ulusal güvenliğin üç temel boyutu olacaktır: Askeri güvenlik, siyasi güvenlik ve ekonomik güvenlik.
Yemen ordusunu dışarıdan gelen bir askeri tehlikeye karşı kendisini koruyabilecek şekilde yapılandırmalıdır. Bu amaçla ordunun silah teknolojisi ve kapasitesi geliştirilmeli, güvenlik personelini sürekli gelişen riskler konusunda iyi eğitmeli ve ulusal ordusunu her an ortaya çıkabilecek saldırılara hazır tutmalıdır. Bu çabalar askeri güvenliğe yönelik önlemlerden bazılarıdır.
Hazırlanacak bir ulusal güvenlik belgesinin hayata geçirilmesi kuşkusuz yeteri kadar finansmana ve zamana bağlıdır. Bu nedenle Yemen’in ulusal güvenliğinin en önemli tamamlayıcısı ekonomik güvenliği olacaktır. Yemen’de kendine yeterli bir ekonomik yapı tesis edilebildiği takdirde devletin dışa bağımlılığı azalacak ve kendi ulusal güvenliğini sağlayacak politikaları uygulaması önündeki uluslararası engeller en aza inecektir. Sağlam bir ekonomiye sahip olacak bir Yemen, hem askeri kapasitesini sürekli güncelleyebilir hem de olası finansal şoklardan en az düzeyde etkilenerek ekonomik temelli siyasal kargaşalardan uzak kalabilir.
Yemen’de finansman ve ulusal güvenlik planlaması için gerekli çalışma için her şeyden önce ülkede siyasi güvenliğin temin edilmiş olması gereklidir. Siyasi güvenlik ise devletin siyasi alanda güçlü olması ile sağlanır. Bunun için istikrarlı bir hükümet yapısı ve tüm vatandaşları temsil eden bir siyasal rejimin varlığı önemlidir. Her an görevinden alınma ihtimali olan bir bakan ya da başbakan uzun vadeli güvenlik planları geliştirip bunları hayata geçiremeyecektir. Bu nedenle tüm Yemen halkının devletine karşı daimi bir saygı içinde olması gerekir.
Bu noktada Yemenli yöneticilerin unutmaması gereken husus Yemenlilerin devletlerine bağlılığını sağlayacak asıl etkenin, toplumda görülen ahlak anlayışı olduğudur.
Eğer bir toplumda; menfaatperestlik ya da yaygın deyimle "köşe dönmecilik" yaygınlaşırsa, isyankârlık ve çatışmacılık makbul olarak görülürse, saygı ve fedakarlık gibi kavramlar terk edilirse, bu durumda o toplumun bireylerinin devlete bağlı olmaları da düşünülemez. Çünkü devlete bağlılığın temelinde belirli bir terbiye ve ahlak yatmaktadır. Bu terbiye ve ahlak kaybolur ve üstte belirttiğimiz kötü ahlak özellikleri bir toplumda yaygın hale gelirse, devlete bağlılık kavramı da kendiliğinden aşınmaya başlar.
Sözünü ettiğimiz terbiyenin ve ahlakın temelinde ise dini inançlar yatar. Nitekim soğuk savaş döneminde yaşananlar dinsiz milletlerin devamına imkân olmadığı gerçeğini açıkça ilan etmiştir. Bu nedenle Yemen için oluşturulacak bir ulusal güvenlik politikasında muhakkak dini ve ahlaki unsurlar da yer almalıdır. Yemen’in güvenliğine yönelen üç temel tehdit mezhebi ayrımcılık (Sünniler ve Husiler), İslam’ın katı ve bağnazca yorumu (El Kaide) ve geçmişten gelen sosyalistlerce desteklenen ayrılıkçı harekettir. Her üç tehdide karşı geliştirilecek güvenlik politikalarında siyasi ve askeri önlemlerin yanında uzun vadeli bir eğitim programı da yer almalıdır. Bu program sadece okullar ile kısıtlı tutulmamalı; radyolarda, televizyonlarda ve gazetelerde de uygulanmalıdır. Eğitim programının esasları şunlar olmalıdır:
1) İslam’da Müslümanların birlik olması gereklidir,
2) Müslümanın Müslüman ile çatışması haramdır,
3) Sırf farklı inançta olduğu için başkasının canına malına kastetmek haramdır,
4) Allah’ın varlığı apaçık bir gerçektir ve bilimsel deliller de bu gerçeği gösterir. İslam bilimi ve sanatı, kadının korunmasını teşvik eder,
5) Materyalist düşüncenin dayandığı temeller bilimsellikten uzaktır.
Bilindiği gibi bir toplumda huzur ve sükunet, demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesi ve o toplumdaki her kesimden insanın devlete ve onun tüm birimlerine gösterdikleri saygı ve güvenle sağlanabilir. Kuran ahlakına göre yaşayan Yemenlilerin oluşturduğu bir toplum aynı zamanda, huzurun en yüksek derecede yaşandığı bir ortam olacaktır.
Adnan Oktar'ın National Yemen'de yayınlanan makalesi: