Birçok insanın hayalleri var. Kimi kariyerinde önemli bir yere gelmeyi hayal ediyor, kimi bir evi, kimi ise bir spor arabayı…
Peki, siz hiç hayali süt olan biriyle tanıştınız mı? Ya da bir sıcak kap yemek? Dünyanın bazı yerlerinde kimi zaman bir annenin en büyük hayali çocuğunu sadece hastaneye götürebilmek. Kulağa her ne kadar sıra dışı gelse de; Yemenlilerin hayalleri, işte bunlar. Neden mi?
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre şu an Yemen’de dünyadaki en kötü açlık krizlerinden biri yaşanıyor.
BM Mart 2017 analizlerine göre; açlık oranı son 9 aya kıyasla %20 oranında arttı. Şu an, Yemen’de yaklaşık 17 milyon insanın açlık çektiği öngörülüyor. Nüfusun üçte ikisinin yiyecek yemeği yok ve insanlar yardıma muhtaç durumda. Ülkede devam eden çatışmalar tarım ve besi hayvanı üretiminde büyük bir düşüşe neden oldu. 2.2 milyon çocuktan 460 bini şu an çok ciddi boyutlarda yetersiz beslenme ile karşı karşıya. Tıpta ağır akut malnutrisyon tanımına karşılık gelen bu durumdaki çocuklar hakkında Yemen UNICEF temsilcisi Meritxell Relaño -zamanında müdahale edilmediği takdirde- bu çocukların sağlıklı yaşıtlarına kıyasla 10 kat daha fazla ölüm riski taşıdığını söylüyor. (1)
BM’nin Yemen’deki insani yardım koordinatörü Jamie McGoldrick, Yemen’deki durumu “felaket boyutunda ve süratle daha da kötüye gidiyor” sözleri ile tarif ediyor. Felaketin boyutunu, 4 yaşında ve 11 yaşında Talasemi hastası 2 torununa bakan Fatima’nın şu sözleri çok net ifade ediyor:
“Torunlarımı tedavi ettirmek ya da onları doyurmak için hiç paramız yok. Süpürge satarak biraz un alıyoruz; daha sonrada o unu suyla karıştırarak yiyoruz. Ya bombalamalardan dolayı ölüyoruz ya da açlıktan. Torunlarımın tedaviye ve her şeyden önce sağlıklı gıda tüketmeye ihtiyacı var, torunum sütün tadının neye benzediğini dahi bilmiyor. Tüm dünya ölmemizi izliyor ve koalisyonun bizi soktuğu duruma karşı sessiz kalıyor.” (2)
Avrupa’nın en deneyimli diplomatlarından biri olarak tanınan Norveç Mülteci Konseyi’nin başkanı Jan Egeland Yemen’de şahit olduğu durumu “iliklerime kadar sarsıldım” sözleriyle tarif ediyor ve ekliyor:
“Yemen’in içindeki güç ve silah sahipleri, bölgesel ve ulusal sermayeler, tamamen önlenebilir olan kıtlık durumunun ve milyonlarca çocuğa yönelik sağlık ve eğitim hizmetlerinin çöküşünün önüne geçecek her türlü çabayı baltalıyor.”
Kaynak yetersizliği ya da gıda sevkiyatlarının geç varması sebebiyle, uluslararası kuruluşların tüm gıda yardım girişimlerine rağmen hayatını kaybedenlerin sayısı halen tırmanışta. Gönderilen yardımların birçoğu sahiplerine ulaşamıyor. BM yetkililerinin en büyük endişesi ise; şu an yardım sevkiyatının yapıldığı hatların da yakın bir gelecekte kapatılabilecek olması. Eğer bu olursa; ülkeye yapılan gıda yardımı durma noktasına gelecek ve milyonlarca insan göz göre göre ölüme terk edilecek.
Şu an yapılan gıda yardımlarına rağmen, ülkede her 10 dakikada 5 yaşın altında 1 çocuk ölüyor.2 Yapılan gıda yardımları ise; hem lojistik hem de finansal sebeplerle ihtiyacı gereği gibi karşılayamıyor. Şu an BM’nin Cenevre toplantısında açıkladığı rakamlara göre; Yemen’deki açlığı önlemek için gereken miktar 2.2 milyar dolar olmasına karşın; bu para dünyanın güçlü ülkelerinden bir türlü toplanamıyor. Dünyadaki açlığı önlemek için BM’in öngördüğü yıllık miktar 30 milyar dolar. Dolayısıyla bu problemin çözümü hiç de zor değil. (3)
Elbette, hem ekonominin canlandırılması hem de ülkenin kendi halkına gıda tedarik edebilmeye başlayabilmesi için, ülkedeki tarım politikalarının da Yemen’in refah seviyesinin yükseltilmesi doğrultusunda yeniden düzenlenmesi şart. Şu an ülkede yiyecek olmamasının sebeplerinden biri; tarım arazilerinin etkin bir şekilde değerlendirilememesi. Ülkede, tarım arazilerinin büyük bir kesimi “qat” adı verilen uyuşturucu etkisine sahip bir bitkiyi yetiştirmeye harcanıyor. Geçmişten beri ülkenin işgalcileri, bu bitkiyi yetiştirip satmayı, gıda yetiştirmekten daha karlı görülüyorlar. Bağımlılık yapan bu bitki ülkede çok tüketildiği için halk, ciddi bir açlık boyutuna doğru sürükleniyor.. (4) Ülkede üretilen az sayıdaki tarım ürünü ise, benzin fiyatlarındaki artış nedeniyle bir yerden bir yere neredeyse nakledilemez durumda.
Benzin fiyatlarındaki bu artışın en büyük sebebi ise; ülke ekonomisindeki sıkıntı. Yemen, günde 450 bin varil petrol çıkaran bir ülke iken; son 6 yılda bir günde çıkardığı petrol 180 bin varile kadar düştü. Petrol ihracatı böyle bir büyük düşüş yaşarken; Şiiler ile Sünniler arasında çıkan çatışmaların maliyeti de ekonomik durumu daha da kötüleştirdi. Bunun bir sonucu olarak artan petrol fiyatları ise; gıdanın ülke içerisinde taşınmasını büyük bir sorun haline getirdi. Benzin fiyatlarındaki aşırı artıştan etkilenen ise sadece gıda lojistiği değil. Ulaşımın gitgide pahalılaşması sebebiyle, Yemenliler temiz suya, sağlık hizmetlerine ve hatta eğitim hizmetlerine erişemiyorlar. (5) Kolera gibi hastalıkların yaygınlaşmasıyla birlikte kolaylıkla tedavi edilecek bu hastalık nedeniyle yüzlerce insan hayatını kaybedebiliyor.
Temel insani haklara ulaşımın dahi mümkün olmadığı Yemen’deki felaketin detaylarıyla bilinmesi, bu ülkede yaşanan sıkıntıların tüm dünyaya anlatılması çözümün de yolunu açacaktır. Ablukaya alınmış Yemen’deki trajediyi olabildiğince çok gündeme getirmek, insani yardımın aciliyetini hatırlatmak dünya kamuoyunu da harekete geçirecektir. BM’in yaptığı “acil yardım fonu oluşturma” benzeri çağrılar bu anlamda büyük önem taşıyor ancak yeterli olmadığını da hep birlikte gördük. Yemen’de istikrarın temin edilmesi için taraflar arasında hemen uzlaşmanın sağlanması, silahların karşılıklı olarak bırakılması ve öncelikle de insani yardım kuruluşlarına kolaylık sağlanması aciliyetlidir.
Yemen artık insanları hayran bırakan doğal güzellikleriyle anılmalı, savaşla, ablukayla, açlıkla, kolera ile değil...
Adnan Oktar'ın The Pioneer'da (Hindistan) yayınlanan makalesi:
http://www.dailypioneer.com/columnists/oped/a-comeback-story.html