Sayın Adnan Oktar sohbet programlarında bazı siyasetçiler arasında vefanın olmadığını, şefkate uygun olmayan bir üslubun hakim olduğunu halbuki siyaset denince akla sevgi ve muhabbetin gelmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Ayrıca sevgisizliğin genelde hakim olduğunu, örneğin bazı köşe yazarlarının tek kelime sevgiden, kardeşlikten ve kaliteden bahsetmediklerine dikkat çekmektedir. Nitekim Sayın Yalçın Akdoğan da Sayın Oktar’ın bu hatırlatmasına benzer yorumları içeren bir yazı yazmıştır. 20 Mayıs 2014, A9 TV ADNAN OKTAR: Gazete köşe yazarlarına bakıyorum sevgiden bahseden var mı diye. Birçoğu nefretten bahsediyor, sevgiden bahseden çok nadir insan var. Müslüman gazeteleri takip ediyorum mesela; Fas, Tunus Cezayir, Irak... Sevgiden ısrarla bahsetmiyorlar. Merhamet, şefkat, dostluk, kardeşlik, kalite, güzellik, estetik ısrarla bahsetmiyorlar. Hep kavga, intikam, kin, aşağılama, öfke. Deccal müthiş bir sevgisizlik ruhunu dünyaya aşıladı. A9 TV, 29 Nisan 2014 ADNAN OKTAR: Klasik siyasette vefa yoktur. Hep bilinir. Adalet Partisi döneminde de öyleydi, ANAP döneminde de öyledir. Hep böyledir. Siyasette vefa olmaz. Siyaset vahşi kapitalizmin bir uygulama yeridir. Vahşi kapitalizmin uygulama yeri en çok siyasette görülür. Çok acımasızdır siyaset. Mesela bugün lider olan bir insan bir anda alt-üst edilebilir. Bir milletvekili bir anda unutulabilir. Mesela partiye çok büyük hizmet etmiştir ama bir anda adam çok sıradan biri haline gelebilir, hatta suçlanabilir. Köprüyü geçinceye kadardır siyasette destek. Vahşi kapitalizmin ruhu siyasete tam hakimdir. Herkes bilir. Köprüyü geçtikten sonra tanımaz seni. Köprüyü geçtikten sonra dostluğu da unutur, vefayı da unutur, arkadaşlığı da unutur, kardeşliği de unutur ve bu da bilinir ve herkes de bunu normal karşılar. İslam’da vefa vardır, sadakat vardır. Ama siyasette yoktur. Ama mehdiyet devrinde bu tamamen düzelecektir. Vefa da oturacaktır, sadakat da oturacaktır, şefkat de oturacaktır, adam harcama olmaz, insanların kadri kıymeti çok iyi bilinir. A9 TV, 3 Şubat 2014 ADNAN OKTAR: İnsanların ruhu da zaten siyasetten yandığı için, siyasette de genelde sertlik, dil dalaşı, dille çatışma olduğu için bazen, bazı yerlerde insanlar siyaseti sevgi kaynağı olarak görmüyorlar. Çatışmanın, sıkıntıların kaynağı gibi görüyorlar. Halbuki siyaset deyince akla sevgi gelmesi lazım, muhabbet gelmesi lazım. Siyasetin sevginin emrinde olması lazım. Siyasetin sevgiye hizmet etmesi lazım. Siyaset dünyanın birçok yerinde kavgaya, bölünmeye, atışmaya, laf sokmaya, birbirlerini üzmeye... Dolayısıyla bir acımasız rekabete insanları zorluyor ve çekiyor. Mehdiyet devrinde siyaset, aşkın, sevginin kaynağı olacaktır. Aşkı, sevgiyi elde etmek için kullanılacaktır siyaset, inşaAllah. |