Türkiye 15 Temmuz gecesi korkunç bir darbe girişimiyle karşılaştı.
O geceye dair ilk alamet İstanbul Boğazı’ndaki iki köprünün askeri kamyonlar ve tanklarla kapatılmasıydı. Hemen akabinde Milli Güvenlik Teşkilatı (MIT) binasının ve Genelkurmay Başkanlığı’nın saldırıya uğradığı haberleri geldi ve Atatürk Havalimanı’nın girişi de zırhlı araçlarla bloke edildi.
Türk Genelkurmay Başkanı darbeciler tarafından rehin alındı. Türkiye Millet Meclisi binası, içinde 150 kadar milletvekili ve Meclis sözcüsü varken savaş uçakları tarafından bombalandı.
Başbakan Binali Yıldırım televizyona çıkıp da olayları asker içinde yuvalanmış bir azınlığın ‘kalkışması’ olarak nitelendirene kadar, kimse ne olduğunu tam olarak anlayamamıştı.
Olaylar hızla gelişirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, genelde hükümet aleyhtarı bir kanal olarak tanınan CNN Turk’e telefon üzerinden görüntülü arama ile bağlanarak cuntanın sözde sokağa çıkma yasağı emrine rağmen halkı meydanlara davet etti.
Yiğit halkımız bu çağrıya hemen cevap verdi ve meydanlara akın etti, bir sonraki gün öğlene kadar kimse evlerine geri dönmedi. Amaçları sadece kalkışmayı protesto etmek değil, kahraman polisimize ve vatansever askerlerimize bu hukuk dışı darbe girişiminin engellenmesinde yardımcı olmaktı.
O gece tüm vatandaşlarımız, etnik kökeni ne olursa olsun, tek vücut olarak hareket etti.
Endonezya’nın en önde gelen günlük gazetesi Jakarta Post’da Harun Yahya’nın “Türkiyedeki Darbe Teşebbüsünde Sosyal Medya’nın Rolü” adlı makalesi 22 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanmıştır.