Tiyatro Sanatçisi Kenan Işık, Diyanet İşleri Başkanlığı"nın Kutlu Doğum Haftası nedeniyle ünlülerle yaptığı merhamet temalı soruları cevapladı.
Sizin dünyanızda merhamet nerelerden bugüne uzanıyor?
Bu benim çocukluğuma giden bir duygu, annemin iyi bir Müslüman olması, bize de o minval üzerinde bir terbiye vermesini sağladı. Tabi biz pratik hayatın içinde yaşadık bunu. Sıkıntıda olanlara karşı onlara yardım etmek, onlarla empati kurmak. Örneğin çocukluğumun önemli bir karakteri Saime Abla vardı. Kocası ölmüştü ben her gün ona giderdim, yemek götürürdüm. Biz yardımı hayatın bir parçası olarak gördük. Hayvanlara karşı da aynı şekilde merhametli olmak gerektiğini öğrendik. Rahman ve Rahim, Tanrı’nın sıfatlarındandır. Yani merhametli olmak. Peygamber Efendimizin de sıfatlarındandır merhametli olmak. Yani benim çocukluğumdan hatırladığım, doğmadan babasını kaybetmiştir, çok küçük yaşlarda annesini kaybetmiştir, daha sonra ona kol kanat geren dedesini kaybetmiştir. Müşrikler tarafından çok sıkıntı görmüştür. Doğal olarak da o kendi hayatında yaşadığı her şeyi dışarıda gördüğü zaman da empati kurar. Bildiğim kadarıyla böyle ayetler de vardır. “Size öyle bir peygamber geldi ki sizin başınıza bir şey geldi mi o üzülür sizi kollar.” diye. Sonuçta bence sadece insanlara değil canlı cansız her şeye gösterilen merhametten söz etmek gerekir. Yani özellikle tasavvuf öğretisinde her şeye merhametli davranmak gerektiği düşüncesi vardır. Mesela o devirde kadınlara kız çocuklarına inanılmaz bir merhametsizlik vardı. Kıyamet günü anlatılır orada ve sonrasında Kuran-ı Kerim’de, hesap günü “Diri diri gömülen kız çocuklarına neden gömüldükleri sorulacaktır.” denir.
Merhametin acımayla ilgisi var mıdır?
Merhametin acımakla hiç ilgisi yoktur, hatta oradan söküp atmak gerekir. Merhametin mutlaka içselleştirilmiş olması gerekir. Merhamette empati kurmak önemlidir. Empati kurarsanız onun sıkıntısını anlayabilirsiniz yani başınıza gelmeden o sıkıntıyı yaşamış gibi olursunuz. Bu anlayış da insanı huzurlu kılar. Eğer bu huzur bize yansırsa insanlığın yanı sıra dünyayı huzurlu kılar ki şu anda da barışa çok ihtiyacı var dünyanın.
Siz kendinizi ne zaman merhametli hissedersiniz?
Valla her zaman aslında ama mesela kediye dokunmama gibi bazı duygular şu an kesilmiş durumda. Şu anda bazı duygularım daha kesif. Hz. Mevlana sakın isteyene vermeyiniz. Sıkıntısını anlatmayanı fark ediniz ya da biri bunu size söylerse onu dikkate alınız, diyor. Ben de buna özen gösteririm. Yalvaran yakaran birine değil de sıkıntısı olan birine yardım etmeyi ön plana çıkartıyorum. Bu yardımın illa maddi bir şey olması gerekmiyor. Psikolojik de olabilir. Bugün daha çok manevi sıkıntıları var insanların. Muhabbet etmek de bunun içindedir. Sadece onun yanında durarak, zaman zaman elini tutarak, içten samimi, içinde merhamet içeren bir bakış bile aslında karşındakinin sıkıntısını gidermek için çok etkili bir şeydir. Yani merhameti sadece öbür tarafıyla değil, bu açıdan da düşünmek gerekir. Yani ona el vermek, ona yardım etmek, düşüyorsa onu kaldırmak, iki satır laf etmek. Dünyadaki varoluşumuz üzerine iki satır laf edersek birçok sıkıntımızı gideririz. Batı’da bunun karşılığında psikoterapistler var. Merhamet sadece bunlarla alakalı bir duygu değil aslında. Vicdan vardır, şefkat vardır hoşgörü vardır, affedicilik vardır. Ve affetmek… Çok önemli bir şey. Cenab-ı Allah’tan da affedilmeyi isteriz. Sihirli bir şeydir affetmek, mağfiret dileriz Allah’tan.
Sizin dünyanızda peygamber nerdedir?
Peygamber Efendimiz hayatımızda bir rol model olmalıdır. Bu zaten böyledir ama bazen bunun ifratı da oluyor. Uhud ya da Hendek Savaşı savaşında dişi kırılmıştı peygamberin. Yani insanlar dişlerini kırarlar onun çektiği acıyı hissetmek için. Bu bir ifrattır benim için. Peygamberimiz, elbette örnek şahsiyettir benim için.