Şeytanın en önemli hedeflerinden biri insanların doğru yoldan sapmalarını sağlamaktır. Şeytan bu amacını gerçekleştirmek için her türlü yöntemi dener. İrade kullanmayan bir kişi şeytanın bu çağrılarına kolaylıkla icabet ederek, onun istediği şekilde hareket eder ve tüm hayatını onun istekleri doğrultusunda yaşar. Ancak şeytanın iman edenler üzerinde zorlayıcı bir gücü yoktur. Onlar güçlü imanları ve şiddetli Allah (cc) korkuları nedeniyle vicdanlarının sesini dinler, şeytanın çağrılarına kulak vermezler.
Şeytanın Kuran ahlakından uzak yaşayan insanlar üzerindeki en önemli etkilerinden biri bu kişilere tembellik ve miskinlik yoluyla etki etmesidir. Çünkü tembellik insanı İslam`ın getirdiği güzel ahlaktan uzaklaştıracak, güzel ahlakı yaşama azminden engelleyecek bir ruh halidir. Eğer düşüncede ve iradede şiddetli bir tembellik varsa, o kişinin Kuran'da bildirilen ahlakı gereği gibi yaşayabilmesi mümkün değildir. Çünkü Kuran ahlakı şevkle, heyecanla, kararlılıkla ve güçlü bir iradeyle yaşanır. Fiziksel bir çalışma olmasa bile, Müslümanın aklı sürekli olarak güzelliklerle, iyiliklerle ve İslam ahlakına hizmet aşkıyla doludur. Sürekli iman edenlere fayda getirecek bir hayır ve hasenat peşindedir. Allah'ın dinini anlatmak, insanları haktan yana uyarıp korkutmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için bir gayret içindedir. Böyle bir insanın ne zihin olarak ne de fiziksel olarak tembellik yapması, miskinlik içerisine girmesi mümkün değildir. Sahip olduğu büyük ilim ve üstün ahlakıyla müslümanlar için güzel bir örnek teşkil eden değerli islam alimi Mehmet Zahit Kotku Hazretleri eserlerinde Müslümanları güzel ahlaka davet etmiş ve ibadetlerde ve salih amellerde tembelliğin sakınılması gereken bir tavır olduğunu şöyle hatırlatmıştır:
"Mezmum(makbul olmayan) olan ahlak, huy ve amellerde, ibadetlerde, hayırlarda, hayırlı işlerde tembellik etmek, ağır davranmak, aldırış etmemektir ki, İslamın hatta insanlığın sevmediği fena bir huydur. Bu huya müptela olanlar şüphesiz hiçbir işlerinde muvaffak olmadıkları gibi cemiyetleri için de faydalı olamazlar. Bilakis bunların halleri bazı zayıf müslümanlara tesir edip onların tembellik etmelerine ağır davranmalarına neden olur. Halbuki bu muvakkat (geçici) olan dünyadaki nefeslerimiz bile sayılı mahduttur (sınırlı). Binaenaleyh tembeller en kıymetli ömürlerini de bu suretle zayi etmiş olacaklarından mesuliyetleri pek ağır olacaktır." (Tasavvufi Ahlak, s. 88)