Suriyeliler İçin Yeni Bir Yurt: Türkiye
ucgen

Suriyeliler İçin Yeni Bir Yurt: Türkiye

1128

Günler geçiyor, cumalar pazartesileri kovalıyor. İnsanlar uyanıyor, vasıtalara biniyor, işe gidiyor, sonra eve dönüyor ve uyuyorlar. Hergün aynı döngü yaşanıyor.

İnsanlar ne zaman ki bu alışılagelmiş günlük uğraşlarını bozacak ufacık bir rahatsızlıkla karşılaşsalar, hemen bir telaşa kapılırlar.

İşte hayat bazıları için, dünyanın diğer bir ucundaki felaket haberlerini sadece duyup geçmekten ibaretken, milyonlarca insan temel günlük uğraşılarını sürdürmek bir yana, en akıl almayacak şekillerde şiddete maruz kalırlar.

Şu anda mülteci konumundaki  pek çok Suriyeli, hayatlarının uyanık oldukları her dakikasında büyük zorluklarla yüz yüze geliyorlar. Normal, şerefli, insani bir hayat sürebilmek için kendilerine ev sahipliği yapan ülkelerin iyi niyetine ve ince düşünceliyardımlarına güvenmek hayatlarında olabilecek en iyi şey.. Bununla birlikte mülteci kampları çoğu zaman medeni bir hayat yaşamak için gerekli şartlardan yoksun durumda ya da var olan kamplarda yeterince yer ve kaynak bulunmuyor. İnsanlar yabancı bir ülkede vatandaşlıkları, barınacakları herhangi bir yer ya da gelirleri olmadan hayatta kalmaya çalışıyorlar.

İç savaşın çıktığı 2011 Martından itibaren tahminlere göre dokuz milyon Suriyeli evlerini terketmek zorunda kaldı. Çoğu komşu ülkelerde ya da Suriye’nin içinde sığınmacı konumundalar. Birleşmiş Milletler Sığınmacılar Yüksek Komisyonuna (UNHCR) göre üç milyondan fazla insan Suriye’nin hemen yanındaki komşularına kaçarken - Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak – altı buçuk milyon kadarı Suriye içinde yer değiştirmiştir.

Türkiye, sınırları içinde, yeni bir yurt arayan 1,6 milyon Suriyeliye kucak açarak en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor. Mülteci kamplarının etkinliği ve yüksek kalitesiyle de uluslararası kuruluşların övgüsünü alıyor. Ancak kamplar büyük ölçüde kaynak sıkıntısı çekiyor ve en fazla 200.000 kişi barındırabiliyor. Geri kalan mülteciler bir barınak bulmak için ya İstanbul’a ya da başka büyük şehirlere gitmek zorunda kaldılar. Doğal olarak fakirlikle ve sürekli mücadele gerektiren zorlu bir hayatla karşı karşıya kaldılar.

Suriye’de kalmayı seçen 10,8 milyon insana gelince, onlar için acil insani yardım ihtiyacı var. Uluslararası toplumdan gelen kısıtlı insani yardım bu güzel ulusu tamamen yüz üstü bırakmış durumda. Bunun sonucu olarak çoğu çocuk olan çok sayıda insan Suriye’de açlık ve soğuktan can verdi. Eğer Suriye’ye zor zamanlarında temel yardım ulaştırma konusunda uluslararası yardımlar daha iyi yönetilmiş olsaydı bu durum kolayca engellenebilirdi.

Kitlelerin vicdanını harekete geçirmek ve bu süregelen insanlık felaketini görebilmelerini sağlamak için gelin Suriyelilerin günlük olarak yüzleşmek zorunda kaldıkları çileyi gözümüzde canlandıralım. Suriye’den ayrılanlar sürekli olarak yakalanma, öldürülme, işkence görme, bombalanma ve sevdikleri insanları kaybetme tehdidiyle uğraşmak zorundalardır. Eğer bu tip bir durumu bir şekilde zarar görmeden atlatırlarsa, şehirlerinin ve evlerinin yakılıp yıkıldığına şahitlik etmek mecburiyetinde kalırlar ve uygun bir barınak, yiyecek ve tıbbi olanaklar olmaksızın yaşamayı da öğrenmek zorunda kalırlar. Esad rejimi geride yaşamaya elverişli olmayacak şekilde tüm ülkeyi yerle bir etmiştir. Yüz binlerce insan öldürülmüş, on binlerce insan işkence görmüş ve milyonlarcası evlerini terk etmeye zorlanmış, aileler parçalanmış ve çocuklar, kadınlar ve yaşlılar kitleler halinde vefat etmiştir.

Dört komşu ülke – Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Mısır – savaşın asıl yükünü üstlenmiş ve milyonlarca sığınmacıya kapılarını açmıştır. En fazla sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’yi Ürdün ve Lübnan izlemektedir. Bu ülkelerin kısıtlı ekonomik kaynaklarına rağmen ihtiyaç içindeki insanlara destek vermesi takdire değerdir. Örneğin Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Türkiye’deki Suriyeli mültecilere hizmet sağlamak için kurumun beş milyar dolar harcadığını belirtmiştir. Bununla birlikte böyle muazzam bir insan akını bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceğinden çok fazladır. Sonuçta bu ülkelerdeki pek çok Suriyeli bugün arzulananın altındaki koşullarda yaşamak zorundadırlar. Örneğin sadece geçen hafta ikisi çocuk olan üç Suriyeli mülteci Lübnan’da hipotermiadan vefat etmiştir.

Böyle bir felaket açıkça gözler önünde yaşanırken dünya nasıl sessiz kalabilir? Medya Suriyelilerin çektiği çileyi konu alsa da, 20.000 Suriyelinin ölümüne işkence görmesini, çocukların keskin nişancıların hedefi olmasını, Humus’da binlerce kişinin ölümüne neden olan kimyasal saldırıları ve Yermuk’te açlık ve soğuktan ölen çocukları konu alan unutulmaz resimleri yayınlasa da, uluslararası toplumdan gelmesi beklenen ve acil olarak ihtiyaç duyulan yardım hiçbir zaman gelmemiştir.

Açıktır ki Suriyelilere yardım etmek için Türkiye’den daha zengin ve çok daha iyi konumda olan komşuları bulunmaktadır. Körfez ülkeleri henüz Suriyelilere gerçek bir yardım sunmuş değildirler. Avrupa Birliği ise somut bir yardım sağlama konusunda olabilecek en kötü şekilde yetersiz kalmıştır. Sonuç olarak, Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları çile her yeni gün devam etmektedir.

Dünyanın tüm insanları ve hükümetleri daha az önemli konulara dikkat verdikleri her geçen gün daha çok masum insan, çocuk, kadın ve yaşlının öldürüldüğünü; açlıktan veya soğuktan can verdiklerini unutmamalıdırlar.

O halde yardım etmek için bizler ne yapabiliriz? Bugün hemen herkesin internete erişimi mevcuttur. Bir Twitter kampanyasıyla bin kişi bile bu konuda büyük bir fark yaratabilir. Bir insan yardım etmek için elinden geleni yapmaya karar verdiğinde, insani kampanyalar, çevrimiçi dilekçeler ve protestolar yapılması zor şeyler değildir.

Herkes yaşar ve ölür; önemli olan nasıl yaşadığınızdır. İhtiyaç içindeki insanlara yardım etmek için elinizden geleni yapmayı seçebilir ya da sadece günlük alışkanlıklarınızı yaşamaya devam edebilirsiniz. Her iki şekilde de yaşarsınız ama sonuçta kim olduğunuzu ve bir insan olarak değerinizi belirleyen yaptığınız tercihlerdir.

Adnan Oktar'ın Middle East Monitor'de yayınlanan makalesi:
 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo