Cahiliye toplumunda bazı meslekler diğerlerine göre daha havalı, bazıları ise daha sıradan bilinir. Sekreterlik pek çok mesleğe göre daha sıradan kabul edilir. Bunun en önemli sebeplerinden biri ise kuşkusuz ki sekreterliğin başlı başına bir meslek olmayışı, çok fazla vasıf gerektirmemesi ve bu kimselerin bir kişinin yardımcısı olarak çalışıyor olmalarıdır. Bu nedenle sekreterler kendilerine meslekleri sorulduğunda çoğu zaman "asistanlık yapıyorum" gibi cevaplar vererek kendilerini daha nitelikli göstermek ister. Bu mesleğin toplumda fazla itibar sağlayacak bir özellik taşımaması nedeniyle, kariyer sahibi patronlarıyla ve onların yardımcısı olmakla övünmeyi tercih ederler. Oysa bir insanın temiz bir işte, helal yollarla para kazanabiliyor olması onun için yeterli olmalıdır. Hiç kimsenin cahiliye ölçülerine göre üstün bir mevkiye sahip olması, etrafındaki insanlardan itibar görmesi gerekli değildir. Bir insanı değerli kılan ve ona hem dünyada hem de ahirette güzel bir yaşam sağlayacak olan, Allah'ın rızasını gözeterek yaptığı işlerdir.
Cahiliye ahlakı ise başta da belirttiğimiz gibi bambaşka ölçülere sahiptir. Bu değer yargılarını benimsemiş olan sekreterler de içten içe patronlarına karşı büyük bir hayranlık beslerler. Onları velinimetleri gibi görürler. Bu nedenle de kendi üzerlerinde her türlü hakka sahip olduklarını düşünürler. Ters tavırlarından, emirler yağdırmalarından ya da her türlü işlerini yaptırmalarından hiçbir şekilde alınmaz ve rahatsızlık duymazlar. Aksine onlar beklenilenin daha da fazlasını yapar ve patronlarını memnun etmek için büyük bir çaba harcarlar. Çünkü patronları bir anlamda onların geleceği demektir. Onları iş hayatında daha iyi bir konuma getirebilecek, çevre edinmelerini sağlayabilecek ve hatta eğer zorda kalırlarsa yardım elini uzatabilecek tek kişinin yine patronları olduğunu düşünürler.
Aslında yaptıkları görevlerden çoğu bir sekreterin iş tanımında yer almaz. Ama cahiliye toplumunda sekreterler kendilerine verilen her görevi yapmakla yükümlüdürler. Bunu fırsat bilen patronlar da onları olabildiğince çalıştırırlar. Gün içinde sinirlenerek sekreterlerine sürekli bağırıp çağırırlar. Sekreterler tüm bunlara ses çıkarmaz, patronlarının yüzüne karşı güler, ama fırsat buldukça da arkalarından dedikodularını yaparlar.
Bu arada sekreterler de patronlarından gördükleri iş ahlakını başkalarına uygularlar. Onlar da kendi çalıştıkları ortamda emirler yağdırıp işlerini yaptırabilecekleri birilerini mutlaka bulurlar. Bu kişiler genellikle çaycılar ya da temizlik görevlileridir.
Özellikle üst düzeyde çalışan birinin sekreterliğini yapanlar, şirketin diğer çalışan elemanlarına karşı oldukça kibirli tavırlar gösterirler. Çünkü kendilerini büyük bir şirketin patronuna en yakın kişi konumunda görürler. Bu gerçekten de böyledir. Cahiliye sisteminde holding patronunun sekreterinin şirket içinde bir üstünlüğü vardır. Tüm müdürler patrona ulaşmadan önce onunla muhatap olmak zorundadır. Çoğunlukla patronun ruh halini sekreterinden sorarlar. Sekreterler de bu durumu fırsat bilerek, diğer çalışanlara sürekli emirler yağdırmayı, özellikle alt kademedeki personeli tersleyerek konuşmayı tercih eder.
Bu karakterde yalan söylemek, tüm tavır bozukluklarına göz yummak, arkadan çekiştirmek ve ikiyüzlü davranmak gibi daha pek çok cahiliye tavrını görmek mümkündür. Tüm bunlar tek bir kişinin beğenisi kazanarak ondan menfaat elde etme amacını taşır.
Oysaki insana dünyada ve ahirette menfaat sağlayabilecek tek güç Allah'tır. İnsanların gözüne girmeye ve onların hoşnutluğunu kazanmaya çalışan bu kimseler, asıl hoşnutluğu kazanılması gerekenin yalnızca Allah olduğunu unuturlar. Müminler ise sadece Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaya çalışanlardır. Hiçbir zaman insanları gözlerinde büyütüp, onları güç sahibi sanıp, onlardan menfaat umma gibi bir yanılgıya düşmezler. Tüm kaderlerinin ve geleceklerinin ancak Allah'ın elinde olduğunun şuurundadırlar.