BAV Davası 2000 yılında başlamıştır. 2005 yılında mahkeme tüm sanıklar bakımından zamanaşımı kararı vermiştir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2007 yılında davayı bir başka kanun maddesine sokmaya çalışarak zamanaşımı kararını bozmuştur. Sonrasında Yerel Mahkeme 2008 yılında 7 sanık bakımından mahkumiyet kararı vermiştir. Dava şu an temyiz incelemesi için tekrar Yargıtay 8. Ceza Dairesi’ne gelmiş bulunmaktadır.
BAV davasının iddianamesinde yer alan tüm suç isnadları, davada yargılananlara avukat huzurunda olmadan ve işkence zoruyla imzalatılmış olan emniyet ifadelerine dayanmaktadır. Söz konusu KANUNEN GEÇERSİZ İFADELERİN ALEYHTE DELİL OLARAK KULLANILMASI ve Yerel mahkemenin GEREKÇELİ KARARINDA TAM 16 KERE GEÇERSİZ EMNİYET TUTANAKLARINA ATIFTA BULUNULMASI BOZMA GEREKÇESİDİR.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 1999/1-213, K. 1999/219: “Başkaca yan delillerle desteklenip doğrulanmayan, BASKIYA DAYALI olduğu bildirilerek SONRADAN GERİ ALINAN kolluktaki ikrardan başka KESİN VE İNANDIRICI KANITLAR BULUNMADIĞI HALDE sanığın yüklenen suçlardan BERAATİ GEREKİRKEN yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi nedenleri ile ... kararın itirazen kaldırılıp,... kararın yukarıdaki nedenler kapsamında BOZULMASINA... “ |
Oysa ki İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi 29.02.2008 tarihli celsede “Yasak usüllerle alınan ifadeler delil olarak değerlendirilemeyeceği CMK’nun 148. maddede anlaşıldığından...” şeklinde belirterek BAV Davası’ndaki emniyet ifadelerinin geçersizliğini resmen kabul etmiş ve tutanağa geçirmiştir.
CMK Madde 148 / 4: Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. |
Ancak Yerel Mahkeme, kendisiyle çelişerek, gerekçeli kararını tamamen bu geçersiz ifadelere dayandırmıştır. İddia Makamı’nın beraat mütalaasında da belirttiği gibi, GEREKÇELİ KARARDA KANUNLARIMIZA GÖRE GEÇERSİZ OLAN BU EMNİYET İFADELERİNİN DIŞINDA BAŞKA HİÇBİR DELİL BULUNMAMASI, HÜKMÜN TAMAMEN BU GEÇERSİZ İFADELERE DAYANMASI MUTLAK BOZMA NEDENİDİR.
BAV Davası’nda Yargıtay’ın iki ayrı dairesi, iki ayrı değerlendirme yapmıştır. Bir daire “suç yok” derken diğer bir daire bunun aksini savunmuştur.
Bu iki Yargıtay kararı arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için, Yargıtay Başsavcılığı dava dosyasını Yerel Mahkeme’den 2007 ve 2008 yıllarında 2 kere istemiştir. Buna rağmen, Yerel Mahkeme dosyayı 1.5 yıl boyunca Yargıtay Başsavcılığı’na göndermemiştir. Bu arada da davayı ceza ile sonuçlandırmıştır.
Özetle Sayın Yargıtay Başsavcılığı, Bilim Araştırma Vakfı Davası dosyasını İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinden 25.05.2007 ve 15.05.2008 TARİHLERİNDE 2 KERE İSTEMESİNE RAĞMEN dosya yerel mahkemece 1,5 SENE BOYUNCA GÖNDERİLMEMİŞTİR. VE BU ZAMAN İÇERİSİNDE YEREL MAHKEME DAVAYA DEVAM EDEREK, DAVAYI MAHKUMİYETLE SONUÇLANDIRMIŞTIR. SAVUNMANIN LEHİNE KARAR VERİLMESİ DURUMU VARKEN, YEREL MAHKEME, YARGITAY BAŞSAVCILIĞI’NIN DOSYA İSTEME TALEBİNİ KARŞILAMAYARAK SAVUNMANIN BU HAKTAN/İMKANDAN YARARLANMASINI ENGELLEMİŞTİR. DOLAYISIYLA BU BİR BOZMA NEDENİDİR.
Şu anda Yargıtay’da bulunan BAV davasında verilen mahkumiyet kararının BOZULMASINI gerektiren yukarıdaki gerçekler gibi daha ONLARCA BOZMA NEDENİ vardır.
Ancak elbette takdir Sayın Yüce Mahkemenindir ve BAV camiası mensupları verilecek olan her karara saygılıdır. Yukarıda yer alan konulara açıklık getirilmesi, adil hukuk sisteminin işlemesi açısından büyük önem taşımaktadır.
C. Sedat Altan – Bilim Araştırma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı