HZ. HIZIR BAZEN İSLAM'A FAYDASI OLACAKSA DECCALİYETE YARDIM EDER
Allah bizi imtihan ederken ahir zaman için dört kuvveti karşı karşıya getiriyor. Yahut ittifak ettiriyor bir kısmını. Bir; İmam Mehdi ve talebeleri. Yani Kuran’da Kehf ehli olarak vurgulanan ekip yani işaret eden. İki; Ashabı Rakim, Kehf kıssasında geçen Ashabı Rakim. İsa Mesih’in arkadaş topluluğu ikincisi. Üç; Hızır (a.s)’ın ekibi. Hızır bazen deccaliyete yardım eder. Ama şeriata uygunsa yani şeriata İslam’a faydası olacaksa yardım eder deccaliyete bazı şeylerde. Ve Mehdi (a.s)’ye yardım eder ve İsa Mesih’e yardım eder. Üçüne de yardım eder. Ama bak deccaliyete de yardım ediyor fakat İslam’ın lehine olarak yardım eder. Dördüncü kuvvet deccaliyettir. Deccaliyet şu an İngiliz derin devleti tarafından organize edilen bir güç. Daha önce Firavun tarafından organize ediliyordu. Deccaliyet daha önce Roma tarafından organize ediliyordu. Yani İngiliz derin devletinden önce Roma derin devleti, Mısır derin devleti ve başka Hazreti İbrahim (a.s) devrinde Nemrut, Nimrot. Nimrot diye geçiyor Nimrot’un derin devleti. Her devirde olmuştur. Bunlar derin devletler ilhamını, düşüncesini, hareket tarzını, stratejisini tamamını şeytandan alır ve kendi asrının deccaliyeti olarak ortaya çıkar. Kendi asrının Mehdiyet’i ile mücadele eder. Onun zıttı olan Mehdiyet’le mücadele eder. Mesela Firavun devrinin Mehdisi Hazreti Musa (a.s)’ydı ona karşı. Ahir zamanda İngiliz derin devletinin zıttı olan da Mehdi (a.s)’dir. Deccaliyete bazen Hazreti Hızır (a.s) yardım eder. Ama şöyle; aptalca bir yola gidecektir, Mehdiyet de onu ezecektir, Hızır o yola girmesini kolaylaştırır. Yani onu ayağına getirir Mehdi’nin, ezmesi için ama yardım ederek. Mehdi’nin ezmesi için yapar yani. Deccaliyet bütün fikri sisteminin tamamını, bütün eylemlerini saf olarak şeytandan alır. Başlarında bir şahıs oluyor. Yani o ölünce bir başkası yerine geçer. O şeytanla bağlantıyı kuran mahlûktur.
BÜTÜN DECCALLER AKIL HASTASIDIR VE ŞEYTAN GİBİ ŞİZOFREN, HOMOSEKSÜEL, TARTIŞMACI BİR RUHA SAHİPTİR. DÜNYANIN EN BÜYÜK SERİ KATİLLERİ DECCALLERDİR
Derin devletlerin başında olan herkes mutlaka akıl hastasıdır. Akıl hastası olduğu için karşısındakini de akıl hastası olarak nitelendiriyor. Mesela Firavun diyor ki sen delisin diyor Musa (a.s)’ya . Ama kendisinin akıl hastası olduğuna da emin. Çünkü akıl hastası, çünkü görüntü görüyor, ses duyuyor. O görüntü ve sese göre hareket ediyor. Mesela şeytan ona diyor ki: “bütün çocukları öldüreceksin.” Aynı o akıl hastalarında, seri katillerde oluyor ya bütün deccaller de seri katildir. Yani dünyanın en büyük seri katili deccallerdir. Şimdi mesela Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da dünyanın her yerinde dünya derin devletinin seri katilinin emri ile cinayetler işleniyor. Oluk oluk kan akıtılıyor. Ve bütün deccaller şizofren, homoseksüel bir ruha sahip olur yani tamamı böyledir. İlk başta şeytan zaten homoseksüeldir. Yani dünyaya gelişinden itibaren hep homoseksüel kişilik göstermiştir. Kuran’da tarif edilen üslubuna da baktığımızda homoseksüel üslubudur. Yani böyle cinayete yatkın, sapıklığa yatkın, asi, isyankâr. Tartışmacı kavgacı manyak bir ruh. Homoseksüellerin büyük bölümü bu kafada olur. En çok cinayet onlarda çıkıyor biliyorsunuz. Onun için İngiliz derin devletinin de en güvendiği şahıslar homoseksüellerden oluşuyor. Mesela bir devletin başına birini getirecekleri vakit homoseksüel olmasına çok özen gösteriyorlar. Mesela bir yere elçi atanacaksa herhangi bir ülkeye bir elçi gönderilecekse büyükelçi yahut konsolos mutlaka homoseksüel olmasına dikkat ediyorlar. Çünkü şeytan da homoseksüel, kendisi gibi olmasını istiyor ve en baştaki deccale o şekil ilham veriyor. Yani homoseksüelliği dünyada koruyacaksın diyor. Kan dökeceksin, İslam’ı yeryüzünden kaldıracaksın. Mehdiliğinden şüphelendiğin herkesin üstüne gideceksin diyor. Amacı ne? Kuran’da açıklıyor zaten şeytan’ın “Benim sözümün doğru olduğunu göreceksin” diyor Allah’a. Allah’a diyor ki haşa sen bilmiyorsun ben biliyorum diyor. Çok tartışmacı, züppe, akılsız ve manyaktır. Homoseksüel ruhlu bir mahlûktur şeytan. Akıl almaz tartışmacıdır.
Bakın dikkat edin bütün Firavunlar, Nemrutlar Kuran’da da geçtiği gibi hepsi tartışmacıdır. Muazzam demagogturlar, demagoji yaparlar. Zırvalıyor. Hazreti Musa (a.s) Allah’tan, dinden bahsediyor Firavun “duyuyor musunuz?” diyor sırf züppelik olsun, saygısızlık olsun, densizlik olsun ve demagoji olsun. Bir mantığı yok ki onun “duyuyor musunuz?” Delilikle suçlaması kendinin akıl hastası olduğunu bildiği için olsa olsa diyor böyle bir hareket kendisi gibi olabileceğini düşünüyor. Onlara da aynı mantıkla yaklaşıyor onların da deli olduğunu söylüyor.
DECCALİYETİ ORGANİZE EDEN DERİN DEVLETLER İLHAMINI ŞEYTANDAN ALIR
Nemrut, Hazreti İbrahim (a.s)’i delilikle suçladı. Roma devleti Hazreti İsa (a.s)’yı hastalıkla akıl hastalığıyla suçladı. Yine Hazreti Muhammed (s.a.v.)’i akıl hastalığıyla suçladılar. Hazreti Musa (a.s)’yı akıl hastalığıyla suçladılar. Hepsini akıl hastalığıyla suçladılar. Suçlayanlar kim? Firavun’un, Nemrut’un başı olan şeytani derin devlet ve derin devletin başı. Bizzat ilgileniyor Firavun. Bakın Mehdi çıkması ihtimalinden, Moşiyah’ın çıkması ihtimalinden bahsedildiği için o dönemde bütün erkek çocuklarını öldürtüyor şehit ediliyor. Bunların içindedir Mehdi diyor. Diyorlar ki şu şartta şu yılları arasında ki kuşakta Mehdi’nin çıkması ihtimali var diyorlar Moşiyah’ın. O zaman bütün erkek çocukları öldürün diyor Firavun. İlhamını nereden alıyor? Şeytandan alıyor. Transa giriyor.
Şimdi mesela İngiliz derin devleti toplantı yapıyor. Onların kırklar meclisi var, yediler meclisi var, üç yüzler meclisi var. O toplantıda her yeri karartıyorlar, ışıklar karartılıyor. Sadece mum ışığı oluyor karanlıkta. Kendilerince şeytanı çağırmak için bazı dualar ediyorlar, şeytanı oraya çağırıyorlar. Bazı kokular kullanıyorlar yani şeytanın hoşlanacağı garip kokular. Şeytan pis kokulardan hoşlanır. Şeytan çağırmada pis koku kullanıyorlar. O pis kokuyu kullanarak şeytanı çağırıyorlar. Adamın ağzından burnundan salyalar akıyor yani kendini kaybediyor, gözünü kapatıyor şeytan ona ne diyorsa aynısını tekrar etmeye başlıyor. Mesela nerede cinayet işlenecek, nerede savaş yapılacak, hangi ülke yıkılacak; onları tek tek not alıyorlar. Ondan sonra onu uygulamaya başlıyorlar. Olay bu. "Üç yüz yıllık plan" dedikleri yine şeytanın üç yüz yıl önce bunlara söyledikleri oluyor. Üç yüz yıl önce şeytan ne dediyse aynısını yapıyorlar. Üç yüz yıllık planın hikayesi budur. Ve tamamen blok olarak şeytanın emrindedir derin devletler.
ŞEYTAN DA İSTESE DE İSTEMESE DE MEHDİYET'E HİZMET EDİYOR
Dünyada sel gibi Müslüman kanı akıyor. Muazzam olaylar oluyor. Ama en sonunda olay Mehdi (a.s)'nin çıkmasına vesile oluyor. Şeytan da şeytanlığını yaptığında Mehdi (a.s)'ye istese de istemese de hizmet etmiş oluyor. Bu derin devletler de istese de istemese de Mehdi (a.s)'ye hizmet etmiş oluyor. Çünkü Darwinizm olmasa, komünizm olmasa, Marksizm olmasa Mehdi (a.s) neyle mücadele edecek? Onun mücadele edeceği gücü meydana getiriyorlar, onun rahatça ezeceği gücü meydana getiriyorlar. Mesela Darwinizm’i İngiliz derin devleti hazırlıyor. Ama Mehdi (a.s) de eziyor. Şeytanın ilkasıyla yapıyorlar. Mehdi (a.s)'a de Allah onu ezdirtiyor. Bütün gücün Allah'ta olduğunu görüyoruz.
KURAN'A BAKTIĞIMIZDA CEHENNEM EHLİNİN CEHENNEMDE DE TARTIŞMACI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ
İngiliz derin devleti İslam aleminin züppe, asi, isyankar, İslam'a Kuran'a kafa tutan, saygıyı kabul etmeyen, nezaketi kabul etmeyen, tartışmacı, egoist, bencil, ruh hastası tiplerden oluşmasını istiyor. Ki bu şeytanın kısa bir özeti bu zaten. Şeytanın kişiliğinin kısa özeti. Bunun yayılması ve hakim olmasını istiyor. Kuran'a baktığımızda da küfür ehlinin, münafıkların cehennemde de tartıştıklarını görüyoruz. Mesela diyor ki ayette Şuara Suresi 96 ve 103'te “Orada” (münafıklar, küfür) “birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:” (Şuara Suresi, 96) Hem çekişme ve tartışma; münafığın dünyada vazgeçemediği bir özelliktir bu, bir hastalıktır. Firavun'da da var, Hazreti Musa (a.s) ile konuşmalarında görüyorsunuz. Müthiş bir demagoji ve müthiş bir tartışmacılık ve bir cedel ruhu vardır. Ayette diyor Cenab-ı Allah, "İnsan her şeyden çok tartışmacıdır." Hastalık olduğu için bunu belirtiyor Allah. Şeytanın ilkasıyla olan bir hastalıktır bu.
MÜSLÜMAN HEP YATIŞTIRICI, AFFEDİCİ, SABIRLIDIR
Müslüman hep yatıştırıcı. Allah ayette; “Eşlerinizden size düşman olanlar vardır” diyor. Düşman olanlar. “Fakat” diyor “siz onları bağışlarsanız, affederseniz ve idare ederseniz sizin için daha hayırlıdır” diyor Allah. Müslüman yatıştırıcı. Mesela Cenab-ı Allah kafasını gözünü kırın, kovun, atın demiyor. Affedin, sabırlı olun, yatıştırın, sakin bir ortam olsun diyor Allah. Ama isterse Cenab-ı Allah derdi mesela “katledin” derdi. Demiyor Allah. Bak, “düşman” diyor size “düşman, eşlerinizden” diyor. Düşmandır ama affedin. Doğru yolu gösterin, sabırlı olun. Bu sizin için daha hayırlı diyor Allah.
DERİN DEVLETLERİN CASUSLARI KULLANILDIKLARINI BİLMİYOR. ÖVÜLMELERİ ONLARA YETİYOR
Derin devlet böyle nerede zeki, nerede iş yapacak adam varsa onları ele geçiriyor, onları yönlendiriyor. Onlar derin devletin etkisiyle hareket ettiklerini bilmiyorlar bir kısmı. Haberleri bile olmuyor. Yani asıl şeytani unsur, şeytandan ilham alanları bilmiyorlar. Mesela yancılar da bilmez. Casus olarak kullanılanlar da bilmez. Onun sadece zekasıyla onu böbürlendirir. Der ki; “sen çok zekisin, çok akıllısın, senden çok iyi casus olur” der. O ona yeter, ona para vermesine de gerek yok, aklı gider onun öyle övüldüğünde. Senin zekan, aklın herkesten üstün dersen bitti. İngiliz casusları hep fakir yaşamışlardır. Onların tek gıdası övülmeleridir. Derin devlet onları hep övmüştür. “Sir William sana bir madalya gönderdi, seni tebrik etti” diyor, aklını atıyor, ağlıyor hıçkırıklarla. On binlerce insanın ölümüne sebep oluyor, şehit olmasına sebep oluyor. Umurunda değil, o madalya onun için çok heyecan verici oluyor. “Sen çok zekisin” diyor, “seni kraliçe ödüllendirecek” diyor. Aklı gidiyor. “Kraliçe seni tebrik etti” diyor, “başbakan seni tebrik etti” diyor, aklı gidiyor. Emekli olması da fark etmiyor. Başta olması da fark etmiyor.
MÜNAFIKLAR BENCİLDİR, KENDİ ENANİYETİ İÇİN YAŞAR. BAŞKALARI İÇİN YAŞAMAK İSTEMEZ
Münafıklar kafirun ve kafirat cimri ve bencildirler. Münafık egoisttir. Bencil ve cimri. Müslüman’a bir şey kazandırmak değil Müslüman’dan bir şeyler almak ister. Münafık sürekli koparmak ister. Müslüman’a karşı bakış açısı sürekli ondan bir şey alınması gereken, ona zarar verilmesi gereken bir varlık olarak görür. O yüzden bütün münafıklarda bu hırsızlık oturmuş bir sistemdir. Bencil egoist olduğu için de sırf kendi menfaati için yaşar münafık. Kendi büyüklüğü kendi enaniyeti kendi azameti için yaşar. Başkaları için yaşamak istemez. Bak diyor ki, Cenab-ı Allah Şeytan’dan Allah’a sığınırım; “…hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar.” hayra karşı oldukça düşkünlük yani çıkarı oluşacağı vakit o çıkarını elde etmek için ne istiyorsa çeşitli çıkarları olur münafıkların. Mal mülk olur bu, para olur, yiyecek olur her şey olabilir. Giyim eşyası olabilir her şey olabilir. Onu “elde etmek için oldukça düşkünlük göstererek” hırs göstererek “sizi keskin dilleriyle eleştirip inciterek” yani münafığın dili zaten hep böyle demagoji pislik züppelik ahlaksızlık içindedir. “sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir;” münafıkların vasfı olarak söylüyor Allah “böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu Allah'a göre pek kolaydır.” (Ahzab Suresi, 19) diyor, Allah.
MÜSLÜMANLARIN DÜZENLEDİKLERİ İFTAR TOPLANTILARINA HIRİSTİYAN VE MUSEVİLERİ DAVET ETMELERİ ÇOK GÜZEL OLUR
Bir de Hristiyanları iftara çağırmama var; bu çok ayıp. Musevileri iftara çağırmama var; bu da çok ayıp. İftarda Musevi veyahut Yahudi varsa, Hristiyan artık kim varsa Ermeni, Katolik, Ortodoks kim varsa adam gitmiyor oraya. Ayette ne diyor Maide Suresi, 5’te? Şeytandan Allah’a sığınırım. “Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir.” Bu ne demektir? Allah, “onlara yemek verin” diyor. Ayet var. İftara niçin çağırırsın? Yemek yesin diye çağırırsın. Musevi’yi niye çağırmıyorsun? Hristiyan’ı niye çağırmıyorsun? Bu ayet neyi anlatıyor o zaman? “Sizin de yemeğiniz ehli kitaba helaldir” diyor. “Sizin, Müslümanların yemeği Musevilere, Hıristiyanlara helaldir” diyor.
İSA MESİH'E, GÖRÜNÜŞ VE ASALET OLARAK EN ÇOK BENZEYEN HZ. MEHDİ (AS)'DIR
Resulullah (s.a.v.) diyor ki; “Şekil bakımından karakter ve asalet açısından İsa Mesih’e en çok benzeyen evladım Mehdi’dir” diyor. Yüzü çok benzeyecek Hz. Mehdi (a.s)’a. Yani huyu suyu benzeyecek. Ama müthiş imanı var İsa Mesih’in. Allah’ın hikmeti yani melekle insan karışımı gibi. Acayip hayret verici bir durum var. Yani kendinden emin olduğu gibi emin imanında maşaAllah. Hakk-ul yakin, yani çok çok güçlü imanı var, maşaAllah. Resulullah (s.a.v.) diyor ki; “Allah Mehdi’ye tüm peygamberlere verdiği nimetleri verecek, özellikleri verecek. Bunun da ötesinde onu hepsine tercih edecektir” diyor. Ne anlama geldiğini bilmiyorum ama böyle diyor.