Suriye iç savaşı beş yıldır devam ediyor ve maalesef hala pek çok kişi bu savaşı sıradan bir olaymış gibi değerlendirebiliyor. Bugünlerde bu şiddetli çatışmalar gazete manşetlerine yeniden taşınmış durumda. Artık bu savaş sadece Suriye ile sınırlı kalmıyor, Avrupa ve Amerika dahil komşu ülkeleri de ilgilendiriyor. Bu kadar geniş bir alanı etkileyen bir savaş durumu ise asla iç savaş olarak adlandırılmamalıdır.
Suriye savaşıyla ilgili en önemli sorunlardan biri şimdilerde Avrupa’ya kadar dayanan mülteci sorunu. Pek çok yorumcu bunu İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük felaket olarak değerlendiriyor. Hiç şüphesiz mülteci sorunu bir süre daha manşetlerde olacak, çünkü Avrupa ülkeleri Suriye’den kaçanları ülkelerinde ağırlamaya pek gönüllü değil. Halihazırda mültecilerin yaklaşık % 95’ine ev sahipliği yapan komşu ülkeler ise sınırlı ekonomik kaynakları sebebiyle daha fazla sayıda mülteciyi ağırlayabilecek güce sahip değiller.
Diğer bir kritik gelişme ise, Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını arttırmasıdır. Bir çok yerel ve uluslararası medyadan gazeteci köşelerinde bu hamleyi ele aldılar ve Rusya’nın bölgede ezber bozan büyük bir oyuncu olduğunu ilan ettiler.
Bu gelişme, ABD yönetimi dahil bölgedeki diğer oyuncuları rahatsız etti. Ancak Rusya’nın bu hamleleri yapmak için bazı meşru gerekçeleri var. Burada özellikle altını çizmek isterim; ben kesinlikle kan dökülmesini öngören çözümlere karşıyım ve askeri ordunun saldırgan bir güç olmak yerine insanların güvenliğini sağlayan caydırıcı bir unsur olarak kullanılması gerektiğine inanırım.
Her ne kadar Soğuk Savaş bitmiş olsa da, NATO, Avrupa Birliği ve bunun gibi ittifaklar Rusya’yı izole etmeye yönelik bir gündem takip ediyorlar. Bu durum Suriye savaşının başlamasıyla iyice netleşerek, Ukrayna kriziyle gün yüzüne çıkmış bulunuyor. NATO ve ABD’nin, Ortadoğu’daki askeri üsleri kullanmaya başlaması, Türkiye’nin de Adana’daki İncirlik üssünü ABD ordusuna tahsis etmesi Rusya’nın Tartus limanında bulunan ve 1971’de inşa edilmiş kendine ait deniz üssünü korumak için girişimde bulunmasını aslında anlaşılabilir hale getiriyor.
Buna ek olarak, Rusya askeri üssünü güçlendirdiğini ve Soğuk Savaş döneminde Suriye ile imzaladığı pakta göre Suriye’ye askeri yardımda bulunmakta olduğunu reddetmiyor. Rusya’nın Suriye’deki askeri gücünün artmasıyla ilgili medyada yayılan söylentiler “Rusya Suriye’ye asker sevk ediyor” şeklindeki manşetlerle Batı’da tansiyonu yükseltirken, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’a eğer bu raporlar doğru ise savaşın daha da kızışacağını bildirdi.
Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Bulgaristan havayolu üzerinden Suriye’ye olan yardım transferini bloke edince, ABD yönetimi, Yunanistan’dan da aynı şekilde kendi havayollarını Rusya’nın kullanmasına izin vermemesini talep etti. Bunun üzerine Rus hava kuvvetleri İran hava yolunu kullanarak Suriye’ye ulaşmaya başladı. Ayrıca 2015 yılının ilk sekiz ayı boyunca Türk boğazlarından 39 Rus savaş gemisi geçiş yaptı. Dahası, her ne kadar Suriye yönetiminden resmi bir bildiri yayınlanmamış olsa da bazı yerel raporlara göre Rusya, Suriye’nin Cebele (Jableh) şehrinde bulunan Lazkiye havaalanında (Beşir Esad Uluslararası Havaalanı) askeri bir hava üssü kurmuş durumda. Bu potansiyel hava üssü Türkiye’deki İncirlik hava üssünün 180 km güneyinde bulunuyor.
Elbette Rusya’nın Suriye’de giderek arttırdığı hamlelerinden endişelenen tek ülke ABD değil. Başbakan Netanyahu bu hareketliliğin İsrail güvenliğini de ihlal edeceğinden endişeli. Bu yüzden acilen Moskova’ya giderek Putin ile görüşen Netanyahu, karşılıklı yanlış anlaşmaları gidermek önlemek adına bir işbirliği mekanizması üzerinde anlaşma sağladı. Toplantının ardından Netanyahu şu açıklamada bulundu; “İsrail ve Rusya, Ortadoğu’da istikrarın sağlanması konusunda ortak çıkara sahip.”
Halihazırda Türkiye terör örgütü PKK ile savaşıyor ve 1 Kasım’da yapılacak erken seçimlere hazırlanıyor. Diğer taraftan Türkiye, Suriye sınırında bir tampon bölge ve uçuşa yasak bölge oluşturulmak suretiyle Suriyeli vatandaşların korunmasını öneriyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, her iki ülkenin bölgede farklı yaklaşımları dahi olsa, demokratik ve güvenli bir Ortadoğu’yu desteklemek gerektiğini bildiren Rus mevkidaşı Lavrov’u ziyaret etti. Lavrov şu açıklamada bulundu; “Türkiye, uluslararası arenada bizim önemli bir ortağımız. Suriye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika da dahil olmak üzere her türlü uluslararası sorunda fikir alışverişinde bulunuyoruz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki karşılıklı ilişkileri güçlendirmek ve Suriye’deki savaşa bir çözüm bulmak için görüşmeler yaptı.
Rusya’nın bölgeyle ilgili diğer bir endişesi de aşırılık ve terör. Rusya bu tehdit Kafkasya’ya ulaşmadan gerekli tedbirleri almak niyetinde. Bundan dolayı Suriye rejimine ait her alanı korumak ve böylece kendi hakimiyetini bölgede canlı tutmak için çaba sarf ediyor. Bununla birlikte tampon bölgenin kurulması ile Türkiye ve Rusya’nın müttefikliği terörle mücadelede de önemli rol oynayacaktır.
Açıkça bilinmelidir ki; koalisyon güçlerinin bombardımanı veya diğer benimsediği kan dökücü metotlar ile Suriye savaşı bitecek gibi gözükmüyor. Lazkiye, Tartus ve Şam çevresindeki bölgeyi Esad’a bırakmak mantıklı olacaktır. Bu alan dışında kalan yerlerde rejimin bombalama eylemleri durmalıdır. Bu durum sivil ölümlerini de sona erdirecektir.
Türkiye’nin garantörlüğünde Suriye’de bir tampon bölge oluşturularak, rejimin çatısı altında dahi olsa sivil vatandaşların korunduğu bir alan yaratılmalıdır. İki ülkenin güçlerini birleştirmesiyle birlikte istihbarat gücü artacak, sivil vatandaşların tampon bölgede güvenliğinin sağlanması şiddet eylemlerini sona erdirecektir.
Esad rejiminin sınırlarında veya kalan bölgelerde yaşayan siviller avantajlı olacaktır. Bölge yeniden yerleştirilip inşa edildiğinde demokratik ve adaletli bir seçim yapılması gereklidir. Bu seçimde ılımlı muhalefetten adaylarla birlikte, Esad’ın da aday olmasına izin verilmelidir. Yeni seçilmiş hükümet bu noktada kesinlikle kan dökerek bir çözüm yoluna gitmemeli, diplomasi ve karşılıklı anlayış ile sorunları gidermelidir. Rusya dahil bölgedeki ülkelerden oluşan bir ittifak grubu Suriyelilerin refahı için verimli çözümler sunacaklardır.
Adnan Oktar'ın Pravda.ru'da yayınlanan makalesi:
http://english.pravda.ru/world/asia/25-09-2015/132140-russia_syria-0/