Yatağınızdan kalktınız. Sebepsiz bir kızgınlık mı var üzerinizde ya da bir bitkinlik? Veya huzursuzluk? Her şey sizi rahatsız mı ediyor?
İnsan istemese de kimi zaman olumsuz bir ruh hali içinde bulabilir kendini. Çevresindekilerle iletişim kurmak, neşelenmek, canlı olmak, hatta evden dışarı çıkmak bile istemez.
İnançlı bir insan böyle günlerde iradesini daha fazla kullanır ve süratle bu sıkıntılı ruh halinden kurtulmaya çalışır. Bunun bir yolu üzerindeki nimetleri düşünüp şükretmektedir. Yürüyebildiği için ayaklarına, görebildiği için gözlerine, evine, ailesine, arkadaşlarına, yediği yemeklere, gökyüzüne, güneşe, soluduğu havaya şükreder. Kısacası her şey için Allah’a minnettar olur, tüm verdiği nimetler için içtenlikle O'na teşekkür eder. Bunların hiçbirine sahip olmayan insanları; açlıktan ölen, yiyecek bulamadıkları için dilenen, savaşta hayatlarını kaybeden kişileri düşünür ve olumsuzluklar bir bir zihninden yok olmaya başlar.
İman etmeyen bir insan için ise durum çok farklı ve sıkıntılıdır. Olumsuz bir ruh hali ile güne başlayan inançsız bir insan son derece asabidir, yüzü asıktır, her şeye söylenir, hiçbir şeyi beğenmez. Kendi sıkıntı içinde olduğu gibi çevresine de sürekli olarak negatiflik yayar. Hiçbir soruna çözüm getirmez, tek yaptığı şey eleştirmektir. Etrafı güzelliklerle dolu olduğu halde hiçbirini görmez, her şeyi olumsuz değerlendirir.
Gerçek şu ki bu insanlardaki temel sorun sevgisizliktir. Sevgisiz hayat zehir gibidir; kişiyi adeta yer bitirir. Sevgisiz hayat hırslarla doludur, sıkıntılıdır, huzursuzdur. Sevgisiz insanın hayatına güvensizlik ve bencillik hakimdir. Ruhunu disipline etmemiş yani nefsini terbiye etmemiş kişiler bu sevgisizlik içinde boğlurlar.
Nefsin terbiye edilmesi için Allah’ın gösterdiği tek bir ölçü vardır; samimiyet. İnsan samimi olmayı unuttuğunda üzerine bir ağırlık ve sıkıntı çöker, konuşamaz hale gelir. Samimi insan ise Allah’a kendini tam bırakır, Allah’ı her şeyden çok sever ve Allah inancının verdiği iç huzuru ve neşeyle her an mutludur, sevinçlidir. Üzerindeki nimetlerin farkındadır, bu nimetleri sık sık anar ve Allah'a olan teşekkürünü her fırsatta dile getirir.
Dünya sevgiyi öğrenme yeridir. Her detay bizi sevgiye yöneltir. Kelebeklerin kanatlarındaki simetri ve uyum, dağlardaki, okyanuslardaki ihtişam, hayvanlardaki sevimli özellikler, doğanın tamamına hakim olan muhteşem renkler; her biri bize sevgiyi anlatır. Dünyada üzerinde düşünülecek öyle çok detay vardır ki hepsi Allah’ı tanımamız, O'nun yüce vasıflarını öğrenmemiz ve O'nu her şeyden çok sevmemiz içindir. İnsana düşen, tüm bu detayları büyük bir dikkatle fark etmek, ruhunu disipline ederek olabilecek en güzel ahlaka erişmek ve Allah'ın cennetine layık hale gelmektir.
Sevginin ve güzelliğin sahibi Allah'tır. Kalpler ancak tüm dikkat ve sevgi Allah’a verildiğinde ferahlar. Hayatın rengi, ışığıdır sevgi. İnsanın ruhu yalnızca sevgiyle ferahlar. Sevginin dışında insan ölür, kavrulur, mahvolur.
İman edenler hiçbir şeye sahip olmasalar da Allah’a şükrederler, çünkü dünyanın kısa süre kalınacak bir yer olduğunu unutmaz, sıkıntıların özel var edilen “denemeler” olduğunu bilir ve bunları güzellik haline getirebilirler. Allah'a olan sevgileri ve teslimiyetleriyle bu dünya imtihanını hayırla tamamlar, şeytanın oyunlarına düşmeden ruhlarını disipline etmiş şekilde cennete kavuşurlar.
Adnan Oktar'ın MBC Times'da yayınlanan makalesi: