Şu da çok önemlidir ki, bazı nur talebeleri diğer yandan Üstad’ın Hz. Mehdi (a.s.)’dan bahsederken kullandığı Mehdi ve Mehdi Al-i Resul kavramlarını da birbirinden ayrılarmış gibi gösterme gayreti içine girmişlerdir. Mehdi sıfatının Mehdi Al-i Resul sıfatından sözde daha düşük bir makamı ifade ettiğini çünkü Üstad’ın bahsettiği Mehdi Al-i Resul’de geçen Resul ifadesinin eser verilen anlamında olduğunu bu nedenle de İmam Rabbani Hazretleri, Geylani Hazretleri, Mevlana Halid ve Üstad Hazretleri gibi eser sahibi müceddidleri ifade ettiğini iddia etmektedirler. Ahir zamanın Mehdisi’nin ise sözde Üstad’ın hazırladığı eserlerden yararlanması nedeniyle eser sahibi olamayacak dolayısıyla Mehdi Al-i Resul’de olamayacaktır.
Oysa Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadis-i şeriflerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın elinde kendi hazırladığı büyük eserlerinin olacağı ve inkar edenlere karşı bu dev eserlerle fikri bir mücadele vereceği bildirilmiştir:
Ben esfarla (büyük kitaplarla) mücadele etmedikçe dünya gitmez (kıyamet kopmaz) ... Onlarla fikri mücadele yapmak üzere, Allah yolunda savaşan, laimin (başkasını kötüleyenin) levminden (çekiştirmesinden) çekinmeyen, Müminlerin seçkinlerinden olan ehli Hicaz yola çıkacaktır ve Kostantiniyye ile Rumiye (Roma)’yı tesbih ve tekbirle feth edeceklerdir… O şehrin surları bir bir yıkılacaktır ...” (İbni Mace ve Hakim) |
Yine İmam Sadık (r.a.)’dan aktarılan bir hadis-i şerifte de Hz. Mehdi (a.s.)’ın üzerinde altın yaldızlı mühür bulunan kitaplarıyla büyük bir tebliğ faaliyeti yapacağı bildirilmiştir:
İmam Sadık diyor ki: Kaim (Hz. Mehdi (a.s.)) belli bir giysi giydiğinde Peygamber'in (s.a.v.) altın mühürle mühürlenmiş mektubunun (kitabının) mühürünü çıkartarak (kapağını açarak), insanlara yüksek sesle okuyacaktır." (Bihar'ül Envar, c. 52, s.326) |
Eğer bu mantık söz konusu olsaydı, Üstad’ın kendisinden önce gelen Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin, İmam Rabbani Hazretleri’nin, Mevlana Halil-i Bağdadi Hazretleri’nin ve kendisinin bu üç görevi tek tek yerine getirmek suretiyle Ahir zamanın büyük Mehdisi’ni oluşturduklarını Risalelerde ifade etmiş olması gerekirdi. Oysa tam aksine Üstad Ahir zamanın büyük Mehdisi zuhur ettiğinde kendisinin vefat etmiş olacağını, Hz. Mehdi (a.s.) ve talebelerini kabrinden seyredip Allah'a şükredeceğini ifade etmiştir:
... TÂ AHİR ZAMANDA, HAYATIN GENİŞ DAİRESİNDE, ASIL SAHİPLERİ, YANİ MEHDÎ VE ŞAKİRTLERİ CENAB-I HAKKIN İZNİYLE GELİR, O DAİREYİ GENİŞLETTİRİR VE O TOHUMLAR SÜMBÜLLENİR. BİZLER DE KABRİMİZDE SEYREDİP ALLAH’A ŞÜKREDERİZ. Kastamonu Lahikası, Sayfa 72, Tarihçe-i Hayat, Sayfa 258, Hizmet Rehberi, Sayfa 267, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sayfa 153) |
Yine Hz. Mehdi (a.s.) için kendisinden sonraki bir dönemde zuhur edeceğini ifade eden onlarca ifadesi de Risalelerde yer almaktadır.
http://us2.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/23471/