Sayın Adnan Oktar yıllardır gerek sohbet programlarında, gerekse yazdığı eserlerinde beş duyumuz ile algıladığımız dünyanın aslında beynin bir yorumu olduğunu, gerçekte dış dünya ile muhatap olamayacağımızı kuantum fiziğinden örnekler vererek anlatmaktadır. Reha Muhtar da köşesinde bu konuya değinmiş, kuantum fiziğinden yola çıkarak “Hayatı dışarıda değil beynimizin içinde yaşıyoruz” yorumunda bulunmuştur. 24 Mayıs 2011, A9 TV ADNAN OKTAR : Konuşuyoruz şu an, beynimizin içinde konuşuyoruz. Bizi seyrediyorlar şu an televizyondan, televizyon seyrediyoruz zannediyorlar, halbuki beyninin içindeki mercimek kadar yerde seyrediyor. Herkesin televizyonu kafasının içindedir, herkesin özel televizyonu vardır. Allah’ın yarattığı özel televizyonu seyreder herkes. Dışarıdaki televizyonu hiç kimse seyredemez. Dışarıdaki televizyonun ışığı yok ki seyretsinler. Simsiyah karanlıktır, saydamdır. Dışarıdaki televizyon elektromanyetik dalga yayar. Herkes beynindeki özel, şahsi televizyonunu seyreder. O da mercimek kadar yerde olur. Tam renkli olarak seyrederler ve stereo sesle seyrederler. Herkesin ayrı, özel mülküdür, Allah tarafından özel yaratılır kafasının içinde. 24 Eylül 2009, Çay TV ADNAN OKTAR: Dışarıda dalga boyu vardır ama bizler beynin içinde pırıl pırıl aydınlık dünya görüyoruz. Güneşe bakıyor adam, gözüm kamaşıyor bakamıyorum, diyor. Dışarıda güneş simsiyah karanlık, göz kamaşacak bir güneş yok, beynin algısı var. Beyin onu öyle algılıyor, renk diye bir şey yok. Siyah beyaz dışarısı, dalga boylarına göre yorumluyor beyin, renk meydana geliyor beynin içerisinde. Ses diye hiçbir şey yok, çıt yok dışarıda, yani muazzam bir sessizlik vardır. Sadece dalgalar var, her yer enerji ve dalga dolu, o dalga geldiğinde biz onu ses olarak yorumluyoruz. Her insan beyninin içerisinde misafirdir. Beynin içindeki odada yaşarlar. İşte 170 m2 evim var diyor, 450 m2 evim var diyor. Ne kadar biliyor musun bir insanın evi? 1 mm3’tür, bir insanın, en geniş evi 1 mm3’tür. Modern fiziğin yapısı buna göre. Einstein’ın, Planck’ın açıklamaları buna göre. İzafi fizik buna göredir. Çünkü Einstein diyor ki, dışarda zaman da yok mekan da yok. Yani bizim anladığımız anlamda yok. Algıya göre diyor. Sen nasıl algılıyorsan o şekilde. Kanal 35, TV Kayseri, 29 Kasım 2009 TARKAN YAVAŞ: “İşte dünya da aynen sinema perdesine benzeyen bir yerdir.” Diyor Bediüzzaman Hazretleri. ADNAN OKTAR: İşte dünya da aynen sinema perdesine benzeyen… Çok önemli bir konuyu açıklamış. İşte bak yıllardan beri anlattığımız konunun özeti. Görüntü beyinde olur diyoruz değil mi? Perde üstünde oluşuyor diyoruz. Ruh görüyor, dışarıda madde var ama maddenin aslını görmüyoruz. Görüntü bu, film seyrediyoruz diyoruz. Said Nursi aynısını söylemiş. Biz diyoruz ki madde vardır; fakat saydam olarak var. Siyah, karanlıktır ve bilim bunu söylüyor, bilim adamları bunu söylüyor. Dindarı da söylüyor, dinsizi de bunu söylüyor, dışarıda madde var. Ama biz, beynimizin içerisinde onu renkli ve ışıklı olarak görüyoruz. Dışarıda koku yok, kokuyu biz alıyoruz. Dışarıda madde saydam, biz saydam olarak görmüyoruz. Bütün olarak, blok olarak görüyoruz. 14 Şubat 2009, Kanal 35 ADNAN OKTAR: Zaman tabii algı biçimi. Beynin inancıdır. Beyinde meydana gelen bir inançtır. Dışarda zaman diye bir şey yoktur. Ve tamamen görecelidir. Bunu Einstein çok kapsamlı açıklamıştır ve “bilim adamları maddenin gerçeğini büyük bir korku içinde fark ettiler” diyor. Fizikçiler aslında bu gerçeği biliyorlar. Zamanın ve mekanın algı biçimi olduğunu biliyorlar. İnsan nasıl algılarsa o şekilde olmuş oluyor. Dışarda madde var ama insanlar onun görüntüsüyle muhatap oluyorlar ve ne görürse onun için o olmuş oluyor. O yüzden izafidir. |