Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. (Al-i İmran Suresi, 185)
"Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler olunuz." (Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 315)
Her Gün Yeniden Niyet Ederek, Hayatın Her Anını Salih Amelle Geçirmek
Mümin iman ettiği anda, zaten hayatının her anını Allah'ın rızasını kazanma çabasıyla geçirmeye karar vermiştir. Ve o andan itibaren de, maddi manevi her yönde imani bir şevk ve gayret içindedir. Ama müminin önemli bir özelliği de, imanını hiçbir zaman için yeterli görmemesidir.
İşte bu yazıyı okuduğumuz andan itibaren biz de çok daha şuurlu ve samimi bir şekilde, vaktimizi, imkanlarımızı, maddi ve manevi gücümüzü olabilecek en hayırlı şekilde geçirmeye niyet edebiliriz. Karşımıza çıkan her ibadet fırsatını, çok daha büyük bir şevkle değerlendirebiliriz. Her imkanda öne atılabilir, Allah'ın rızasını kazanmak için her fırsatı kollayıp, hayırlarda yarışabiliriz. “Nasıl olsa çok güzel ve hayırlı faaliyetler yaptım, bugünlük bu kadar yeterli olmuştur” ya da “çevremdeki diğer insanlara göre, ben kat kat daha fazla çaba harcıyorum, birçok kişiye göre çok daha iyiyim” demeden; yeni bir atılım daha yapabiliriz.
Burada bahsedilen alışılagelenden çok farklı, apayrı bir ruh halidir. Yoksa iman etmiş bir Müslüman elbette ki yaşadığı her anını, fıtrat olarak Kuran'a en uygun davranışlarda bulunarak geçirir. Ama bu konuda daha derin şuurlu bir karar alan kimsenin hali çok farklıdır. Çünkü böyle niyet etmiş bir kişinin vicdan duyarlılığı çok yüksektir. Çevresinde olup biten tüm olaylara karşı herkesten çok daha fazla ilgilidir. Zor, zahmetli ve yorucu işlere karşı herkesten çok daha ataktır. O anda o ortamda bulunan herkesten çok daha güzel sözlüdür. Herkesten çok fazla gönül alıcı, herkesten çok daha fazla nezaketli, herkesten daha fazla sevgi ve şefkat dolu, yapıcı ve olumludur. İnsanların ihtiyaçlarını, daha onlar söylemeden fark edip giderir. Her olayda yatıştırıcı, huzur ve güven veren bir üslup kullanır. Üzerinde, herkesin görür görmez anlayabildiği, daha farklı bir pozitif elektrik vardır.
İşte tüm bunlar, “bir kez daha niyet etmiş olmanın” kişiye kazandırdığı olumlu etkilerdir. Bu ahlakı alan müminin hedefi, “Allah'ın en sevdiği kullarından” olabilmektir. Bu nedenle bu ahlakını kişiliğine yerleştirdikten sonra, yine bir kez daha, “daha samimi olmaya, daha duyarlı olmaya, daha vicdanlı olmaya, Allah'ın rızasının en çoğuna uymada daha kararlı olmaya niyet eder”. Ve ahlakını bir kez daha derinleştirir. Ve bu, bu şekilde hayatının sonuna kadar devam eder. Gösterdiği çabayı, yaptığı hayırları hiçbir zaman yeterli bulmaz. Dolayısıyla imanı, ahlakı, kişiliği, tavırları sürekli olarak gelişir ve mükemmelleşir.
(http://www.muminlerinmutlulugu.com/)
Hz. Mehdi (a.s.) dünyayı kötülüklerden ve zalim felsefelerden kurtaracak, insanlar arasında sevgi ve barışı hakim kılacaktır
Müminlerin emiri (sav) öğütlerinde bize şu müjdeyi verdi ki; dünya kötülerden arınacak ve ıslah olacak, zalim hükümdara karşı savaş (fikri mücadele) sekiz ay sürecek sonra sevgi ve barış hakim olacak. (El-Sahife El-Mehdiye’den Seçme Dualar, Seyyid Murtaza Müçtehidi Sistani, sf. 69) |
Hz. Mehdi (a.s.)’ın üç büyük görevinden biri olan Darwinizm ve materyalizm ile yaptığı fikri mücadele sonucunda dünya üzerinde bu felsefelerin ürünü olan zalimlik, acımasızlık, sevgisizlik gibi insan fıtratına aykırı uygulamalar son bulacaktır. Ülkeleri ve insanları din ahlakını yaşamaktan, birbirlerini sevmekten, merhamet duymaktan, birbirleriyle iyi geçinmekten, birbirlerine din ahlakına uygun güzel davranışlarda bulunmaktan alıkoyan akımlar son bulacaktır. İnsanları materyalist, Allah inancı olmayan, manevi değerlerini yitirmiş, dejenere bir hayat yaşamaya iten bu felsefeler ve bunların uygulamacıları Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesilesiyle fikren etkisiz hale geleceklerdir. Dünya üzerinde büyük bir sevgi ve barış ortamı yaşanacak, ülkeler ve insanlar arasında derin bir dostluk, yardımlaşma, birlik ve beraberlik ruhu hakim olacaktır.
http://www.hazretihizir.com/
Yoksul ailelere askıda ekmek uygulaması
Hilal TV, 27 Aralık 2008
Adnan Oktar: Benim tavsiyem şunlar, bir kere ücretsiz hastaneler oluşturulması lazım. Kaliteli ve güzel hastaneler oluşması lazım. Halkın ücretsiz yiyecek alabileceği yerler oluşturulması lazım. YANİ, AÇIK MARKETLER, yani halk ihtiyacı kadar alabileceği gibi yerler oluşturulması lazım. Önceden yiyecek stoku yapılması lazım ve tarıma çok önem verilmesi gerekiyor. Tarımla ilgili hem devletin müdahalesi olması lazım hem de tarımla ilgilenenlere yoğun olarak destek sağlanması gerekiyor…
Kaçkar TV, 21 Kasım 2008
Adnan Oktar: Bir de cömert olunması. AZ DA OLSA FAKİRLERE YARDIM ETMESİ İNSANLARIN. YANİ SADAKA VERMELERİ, yardımda bulunmaları, mesela borcunu ödeyemeyenin borcunun affedilmesi çok önemli. Borcunu ödeyemiyorsa, yani gidip eşyalarını toplayıp bir yere yığmak bunlar doğru değil. Gerçekten ödeyemiyorsa, gerçekten yoksa, Kur’an’da Allah, ‘Onları affedin’ diyor. Yani mallarını eğer ödeyemeyecek halde iseler affetmenin çok makbul olduğunu Kur’an’da söylüyor Allah. Yani almamak lazım. Yani o bir güzelliktir bir güzel ahlaktır.
www.turkislambirligiyolunda.com
Vakit, 18 Şubat 2010
Manisa’nın Gördes ilçesinde yoksul ailelere yardımcı olabilmek için “Askıda ekmek” uygulaması başlatan esnaf, ihtiyaç sahiplerine ücretsiz ekmek dağıtıyor. |
İslam'ı En İyi Anlatan: Harun Yahya - 18.01.2010
Mısır/Islam Online
Mısırlı Şeyh Yusuf Kardavi'nin kurucusu olduğu, en çok ziyaret edilen İslami sitelerin başında gelen Islamonline, "2009 Yılının Yıldızları" adı altında bir oylama düzenledi. 120'den fazla ülkeden onbinlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen oylamada, İslam'ı anlatma faaliyetleri alanındaki onur ödülü %70 oyla Sayın Adnan Oktar'a verildi.
Islamonline sitesinde yazarın başarılı çalışmaları şu şekilde aktarıldı:
* Reuters tarafından düzenlenen bir halk oylamasında, Harun Yahya dünyadaki en etkili Müslüman seçildi.
* Dünyaca ünlü onlarca televizyon ve gazete ile röportajlar yaptı.
* Evrim teorisinin yanlış bir temele sahip olduğunu göstermek için gösterişli kitabı Yaratılış Atlası'nı Avrupa ve Amerika'ya ulaştırdı. (Yaratılış Atlası'ın etkilerini buradan okuyabilirsiniz).
* Tüm Müslüman ülkeleri birleştirecek, bu ülkelerin ekonomilerini ve kültürel etkileşimlerini güçlendirecek, Avrupa Birliği benzeri bir sisteme çağırıyor ve bunu Türk İslam Birliği olarak adlandırıyor.
* Evrime sözde delil olarak yeni keşfedildiği söylenen Aida ve Ardi adlı fosillerle ilgili yanlış iddiaları daha en başından ortaya serdi.
* Farklı konularda 300'den fazla kitap yazdı.
* İslam'ın mesajını iletmek için bir çok dilde yüzlerce belgesel hazırladı.
* Harun Yahya internet sitesi Harun Yahya'nın çalışmalarını tanıtmak ve halka sunmak için geliştirildi. Ziyaretçiler Harun Yahya'nın çalışmalarını (kitaplar, videolar, ses kasetleri) 30'dan fazla dilde ücretsiz olarak indirebilirler.
* Kitapları dünya çapında çok ilgi gördü. Özellikle 90'lardan itibaren Harun Yahya'nın eserleri ilmi bir uyanışa vesile oldu.
* Dünya çapında en tanınmış Müslüman Hocalar ve Aydınlar arasındadır.
(http://www.adnanoktar-hikmetler.com)
Darwinistler Neleri Düşünmezler?
http://www.harunyahya.org/evrim/darwinist_neleri_dusunmez/neleri_dusunmezler_01.html
Bu kitabın konusu, Yaratılış gerçeğine karşı savaş açmış bulunan, evrenin her noktasında tüm ihtişamı ile sergilenen kompleksliğe ve güzelliğe "tesadüf" yakıştırması yapan ve sırf Allah'ın varlığını reddedebilmek için bilinçsizliğin, şuursuzluğun, rastgeleliğin; şuur, akıl, nizam, düzen, anlayış ve güzellik meydana getirdiğini savunmaktan çekinmeyen Darwinistlerin "düşünmediklerini" gözler önüne sermektir.
Onların düşünmeyerek üstünden geçtikleri, evrim teorisi tarafından açıklanmış gibi gösterdikleri ama asla detayına girmedikleri konuları ortaya koyup, gerçekte teorinin tüm konularda delilsiz, çaresiz ve aciz kaldığını gösterebilmektir. Birçok insan, Allah'ın varlığının delillerini gösteren kitaplar, konferanslar, video filmler vesilesiyle Darwinizm aldatmacasının farkına varmış bulunmaktadır. Düşünmeyenler, artık yalnızca Darwinistlerdir.
Türk-İslam Birliği Yolunda Ne Gelişmeler Ne Oldu? Kudüs, Osmanlı'yı Arıyor Vakit, 20 Mart 2010
Sayın Adnan Oktar ne demişti? MPL TV, 21 Kasım 2008
Türk-İslam Birliği Yolunda Ne Gelişmeler Ne Oldu? Türkiye, Osmanlı görkemini canlandırmaya çalışıyor Cumhuriyet, 25 Aralık 2009 Sayın Adnan Oktar ne demişti? Kıbrıs Ada TV, 1 Ağustos 2008 |
Tohumlarla İlgili Düşündürücü Detaylar
- Bilindiği gibi, toprağın genel olarak çürütücü, parçalayıcı özelliği vardır. Ancak toprağın içindeki tohum ve milimetrenin yarısı inceliğindeki kökler hiçbir zarar görmezler. Aksine toprağı kullanarak sürekli gelişir ve büyürler.
- Tohumun yarılıp içinden filizin çıkabilmesi için çok yüksek miktarda kuvvet gerekmektedir. Bu kuvvetin büyüklüğü, filizlerin asfalt kaldırımların kenarlarını çatlatarak çıktıkları düşünüldüğünde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bu etkili gücün kaynağı her bitkiyi oluşturan hücrelerin içinde bulunan hidrolik basınçtır. Bitkinin büyümesi için mutlaka gerekli olan bu basınç hücre duvarını esnetip, genişletme özelliğine sahiptir. Eğer bu özellik olmasaydı bitkilerdeki hücre büyümesi gerçekleşemezdi, yani tohum filizlenemezdi.
- Pek çoğu küçük kuru tahta parçalarına benzeyen tohumlar, aslında içlerinde bitkilere ait binlerce bilgiyi barındıran genetik şifre taşıyıcılarıdır. İleride oluşturacakları bitkiler ile ilgili tüm bilgiler tohumların içinde saklıdır. Bitkinin kökünün ucundaki tüycükten, gövdesinin içindeki borucuklara, çiçeklerinden, vereceği meyveye kadar tüm bilgiler en küçük detaylarına kadar eksiksiz olarak tohumun içinde mevcuttur.
(http://www.tohummucizesi.com/)
Tohumlar filizlenmeye başladıklarında üzerlerindeki toprağın ağırlığı ya da önlerine çıkan başka bir engel onları toprağın üstüne, güneş ışığına ulaşmaktan alıkoyamaz. Filizlenmeye başlayan tohum, bir süre sonra fotosentez yaparak kendi besinini üretmeye başlar. Tohumun büyüme süreci içinde yavaş yavaş ana bitkinin küçük bir kopyası ortaya çıkar. Filizler toprağın üstüne doğru büyürken, kökler de fotosentez işlemi için hammadde toplamak üzere toprağın derinliklerine yayılırlar.
Filizlerin ışığa doğru uzanan yolculuğu Yüce Rabbimiz’in kusursuz yaratış delillerindendir.
Darwinistler neden vazgeçemiyorlar?
Darwinizm, dünya tarihinin en büyük kitle aldatmacasıdır. Bilimi kullanarak ortaya atılmış olan bu sahte teori, tek bir tane bile bilimsel delille desteklenmemiştir. Fakat buna rağmen bu aldatmaca, sahte fosiller ve yoğun demagoji yöntemi ile bütün dünyada yaygınlaştırılmış, okul kitaplarına girmiş, üniversitelerde zorunlu ders olarak öğretilmiştir. Dünyanın en tanınmış bilimsel dergi ve yayınlarında adeta kesin bir gerçekmiş gibi bu aldatmacanın propagandası yapılmıştır. İşte bu, 150 yıldır tüm dünyaya egemen olan Darwinist diktatörlüğün sistemli faaliyetinin bir sonucudur. Darwinist diktatörlüğün sindirme yöntemi ise genellikle şu yöntemle olur:
Bir bilim adamına aldığı eğitim boyunca, çocukluk yıllarından itibaren ona tek bir şeyin telkini verilmiştir: “Evrime inanmak zorunludur”, “buna karşı olan tüm fikirler reddedilmelidir”. Zamanla bu kişi Darwinizm’e karşı gelmemesi gerektiğini de öğrenecektir.
Francis Collins ve Anthony Flew bilimsel gerçekler sonucunda yeryüzündeki hiçbir şeyin tesadüfen var olamayacağını, bir amaç üzerine yaratıldıklarını ve her yaratılanda bir mucize olduğunu görerek Yüce Rabbimiz’e iman etmişlerdir. |
Şu anda dünyada neredeyse bütün bilim adamları aynı durumdadır. Özellikle Yaratılış Atlası ile milyonlarca yaşayan fosilin sergilenmiş olması, yeraltından çıkan 100 milyon fosilin Darwinizm’i reddetmiş olması ve TEK BİR ARA FOSİLİN OLMADIĞI gerçeğinin ortaya çıkması karşısında bilim adamlarının evrim sahtekarlığını görmemiş olmaları imkansızdır. Bilim adamı, eğer önyargılı değilse, gerçek bir bilim adamıysa, bilimsel delillere bakarak hareket ediyorsa, İŞTE, BİLİMSEL DELİLLER ORTADADIR. Böyle bir bilim adamının Darwinizm’e inanması artık imkansızdır.
Bunu gören bir bilim adamının, BİR YALANI SAVUNUP DURMAKTANSA, dürüstlükle gerçekleri savunması en doğrusudur.
Allah kuşkusuz ki gerçekleri gören ve Kendi yoluna yönelen herkesi korur. Dünya çapında şu anda güçlü gözüken Darwinist diktatörlük de Allah’ın kontrolü altındadır. Zamanı geldiğinde –ki bu çok yakındır– bu diktatörlük tamamen yıkılacak, yok olacaktır. Gücün, kudretin tümü Allah’a aittir. İşte bu nedenle gerçekleri görmüş olan sağduyulu bilim adamları, yıllarca Darwinizm’i savunmuş olsalar da, çok geç demeden, mutlaka vicdanlarına göre hareket etmeli ve bu köhne teoriyi terk etmelidirler.
(http://www.darwinistdiktatorluk.com/)
(http://darwinisttelkinler.com)
Ayı Kafatası
Fosil Bilgisi Yaş: 48 milyon yıllık Dönem: Eosen Bulunduğu yer: Shan Dong, Çin |
Evrimciler, köpeklerle ayılar arasındaki bazı anatomik benzerlikleri öne sürerek, her iki canlının ortak bir atadan evrimleştiklerini iddia ederler. Fosil kayıtları ise bu iddianın hiçbir doğruluk payı olmadığını göstermektedir. Bugüne kadar yarı köpek yarı ayı tek bir fosil dahi bulunmamış, ancak ayıların hep ayı köpeklerin hep köpek olarak var olduklarını gösteren yüzlerce fosil elde edilmiştir. Bilimsel bulguların hepsi canlılığın Yüce Allah'ın eseri olduğunu gözler önüne sermektedir. Bunlardan biri de resimdeki 48 milyon yıllık ayı kafatası fosilidir.
www.gercekler.net