DİDEM ÜRER: Bu sınır kapısında Suriyelilerin saldırdığı gümrük memuru şehit olmuş, onu az önce bildirdiler.
ADNAN OKTAR: Allah rahmet etsin. Tabii neden olduğunu bir araştıralım. Çünkü o bölgede insanların kalması çok korkunç, cehennem gibi bir yer. Sınırı geçsinler, Türk sınırları içerisinde girsinler, orada kardeşlerimiz. Ne olacak onlar canlarıma bir ekmek olsa, bir parça peynir olsa orada yaşarlar.
Ama Suriye’deki durumun da bir an önce netleşmesi lazım. Bu böyle rezaletle gidemez. Esad son derece ferah, son derece rahat. Alkışçıları etrafına toplamış. Çek git. Babadan oğula iktidar mı olur? Padişahlık sistemi gibi. Sen kafayı mı çizdin? Nerede görülmüş? Böyle demokrasi var mı babadan oğula? Senden torununa, torunundan bilmem kime. Bırak, serbest seçimler olsun. Hayır, gir yine seçime sana kimsenin bir şey dediği yok. Kazanıyorsan kazan, değil mi? Belki koalisyon hükümetine gireceksin. Ama illa baş olacak. Bırak onu öyle şey olmaz. Demokrasiyi kabul edeceksin. Demokrasiyi kabul etmiyorsun sen, dikta rejimi. Tiranlık istiyor, deccallik istiyor.
Otuz kere söyledim; “İttihad-ı İslam’la ilgili açıkça konuş” dedim. Bakın, adamları dediler ki: “Söyleyemez, Baas onun yakasını bırakmaz”.
Kardeşim, mahvolmuşsun o zaman. Ama şimdi ona da bir şey diyemiyoruz. Şimdi “Kaç” desek kaçamaz da o. Sarmışlar etrafını. Onu ancak Rus diplomatlar alıp getirebilir. Mesela Rus Dışişleri Bakanı gitse, onu alıp Rus Donanmasına getirse ana gemilerle, oradan helikopterle yahut donanma eşliğinde alıp götürebilirler. Donanmanın yanına zaten kimse yanaşamaz. Konu hallolur.
Putin’le görüşmek lazım, onu ikna etmek lazım. Esad kaçmak istiyordur. Suriye derin devletinin elinde esir. Kaçamıyor benim gördüğüm. Yapılacak iş, Rusya’nın devreye girmesi. Rusya’yı da, Amerika desteklesin. Rusya’yı tek bırakmak da olmaz, Amerika desteklesin. Çin’le de görüşülebilir, Çin de desteklesin. Çinliler çünkü konuşuyoruz, makul konuşuyorlar. (Adnan Oktar, 2 Mayıs 2013, A9 TV)