"Sözü Allah'ın yolunu göstermeyen, hali Allah`a ulaştırmayan kimse ile arkadaşlık etme." İbn Ataullah İskenderi
Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)
Cömert ahlakıyla öne çıkan sahabelerden bir diğeri de, Medine'ye hicret ettiğnde yedi ay Peygamber Efendimiz (sav)'i evinde misafir etmiş olan Sa'd bin Ubade'dir. "Allah'ım bana cömertlik yapabileceğm mal ver" diyerek dua ettiği bildirilen Sa'd bin Ubade'nin fedakarlıkları rivayetlerde şöyle anlatılmaktadır:
Sa'd bin Ubade, kıtlık ve kuraklık yıllarında halka yiyecek sağlar, yolda kalanlara yardım eder, misafirleri en güzel şekilde ağırlar, musibet ve ihtiyaç zamanlarında yardım yapar, kabilelerin yurtlarına ulaşmasına yardım ederdi. 627 yılında vuku bulan Gared gazvesinde, orduya erzak olarak on deve yükü hurma, Hendek Savaşından hemen sonra yapılan Benî Kurayza gazâsında bütün orduya yiyecek vermiştir. Sa'd bin Ubade'nin kale şeklinde bir evi vardı. Burada her gün Eshâb-ı Kirâm içinde Eshâb-ı Suffa denilen kimsesiz, yoksul Müslümanlardan her gün 80 kişiye yiyecek ve içecek verirdi. Hz. Sa'd bin Ubâde ayrıca Medine'de "Sikâye-i âl-i Sa'd" adını verdiği bir kuyu açtırmış ve bu su kuyusunu Müslümanların kullanımına sunmuştur.
http://www.geocities.com/halit_1982/sadbinubade.htm
O dönemde Mekke'nin en zengin ve en söz sahibi ailelerinden birine mensup olan ve Peygamberimiz (sav)'in tebliğne uyan ilk Müslümanlardan biri olan Erkam b. Ebi'l Erkam ise, ilk Müslümanların büyük tehdit ve baskı altında oldukları; en yakın akrabalarından bile eziyet gördükleri, ibadetlerini gizlice yerine getirdikleri bir dönemde, Peygamberimiz (sav)'e, evini Müslümanların hizmetine açtığını bildirmiştir. Hz. Erkam'ın Kâ'be-i Muâzzamanın batı taraflarındaki bu evi, Müslümanlar için çok büyük bir nimet olmuştur.
Peygamber Efendimiz (sav) ve o dönemde sayıları 10-15'i geçmeyen müminler buraya yerleşmiş; bu ev vesilesiyle ibadetlerini rahatlıkla yerine getirebilme ve İslamiyet'in yayılması için çalışabilme imkanı bulmuşlardır. Üç yıl kadar kaldıkları bu evde yapılan tebliğler, pek çok kişinin İslamiyet'i kabul etmesine vesile olmuş, O dönemde Müslümanların nasıl zor şartlar altında oldukları düşünülecek olunursa, Erkam b. Ebi'l Erkam'ın bu tavrının önemi çok daha iyi anlaşılabilecektir.
İslam tarihinde, Peygamberimiz (sav)'e olan sevgisi ve sadakatiyle, şerefle anılan sahabelerden bir diğeri ise Hz. Ebubekir'dir. Hz. Ebubekir, gösterdiğ pek çok üstün ahlak özelliğnin yanı sıra infak konusundaki ihlasıyla da Müslümanlar için güzel bir örnek olmuştur. Tarihi kaynaklarda Hz. Ebubekir'in, Müslümanların güçlenmesi ve İslamiyet'in yayılması için, belki de desteğe en çok ihtiyaç olan bu dönemde sahip olduğu tüm malını büyük bir şevk ve istekle infak ettiğ, hatta ilk sadakayı Hz. Ebubekir'in infak ettiğ anlatılmaktadır.
Ashab-ı Kirâm'ın en zenginlerinden olduğu hâlde, mala karşı hiçbir sevgisi olmayan Abdurrahman bin Avf da güzel ahlakıyla İslam tarihine geçmiştir. Abdurrahman bin Avf dünya hayatında servet ve mal sahibi olmaya ehemmiyet vermemiş, Müslüman olarak yaşamayı herşeyin üstünde tutmuş sahabelerdendir. Peygamberimiz (sav) ile birlikte tüm savaşlara katılan Abdurrahman bin Avf, Allah yolunda çok fazla mal infak etmiş, Uhud Savaşı esirlerini azad ettirmiş ve her birine yüksek miktarda altın dağıtmıştır. Tebük Seferinde yine çok fazla miktarda at ve yüklü deve vermiştir. Medine'de kıtlık olduğu bir dönemde ise Hz. Osman'ın Şam'dan gelen yüz deve yükü buğday kervanını Ashab-ı Kiram için satın aldığı daha sonra da bunları Medine'de bulunan fakirlere, Sahabe-i Kiram'a bedava dağıttığı, yüz deveyi de kesip fakirlere yedirdiğ rivayet edilmektedir. Allah Kuran'da Sahabe-i Kiram gibi bu ahlakı gösteren tüm Müslümanları şöyle müjdelemektedir:
Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. (Nisa Suresi, 124)