"Hakiki sevgi üç şekilde ortaya çıkar, daha doğrusu varlığını belli eder:
1- Seven, sevdiğinin sözünü, başkalarının sözüne tercih eder.
2- Seven, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetlerine tercih eder.
3- Seven sevdiğini memnun etmeyi, başkalarını memnun etmeye
tercih eder." İmam Gazali
"Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? Allah'a ve O'nun Resulü`ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz." (Saf Suresi, 10-11)
Hicretin ikinci yılında Bedir Savaşının başlayacağı sırada, Müslümanların sayıca çok az olduğu ve savaş için pek bir hazırlıkları olmadığı bir durumda da Sahabe-i Kiram yine aynı cesur ve fedakar tavrı göstermiştir. "Hiçbir hizmet ve fedâkârlıktan geri durmayız" diyerek, Resûlullah'a bağlılıklarını bildiren Hz. Ebû Bekir'in ve Hz. Ömer'in yanı sıra diğer sahabeler de çok kararlı ve şevkli bir tavır sergilemişlerdir. Rivayetlerde Resulullah'ın süvarilerinden olan ve Peygamber Efendimiz (sav)'in "bin askere bedel" diyerek övdüğü, pek çok işkenceye maruz kaldığı halde Allah'a sadakatinden taviz vermeyen Mikdad bin Esved'in sözleri şöyle anlatılmaktadır:
"Ey Allahın Resûlü! Cenâb-ı Hakkın emirleri ne ise, bize bildir. Biz, size itâat ederiz. Yahûdîlerin, Hz. Mûsâ'ya söyledikleri gibi, "Sen, Rabbinle beraber git de, düşmanlarla savaş!.. Biz burada, seni bekleyicileriz" demiyoruz. Biz hepimiz, senin sağında, solunda, önünde, arkanda harp etmeye hazırız. Sahabe-i Kiram her olayda "Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır..." (Ahzab Suresi, 6) ayetiyle bildirilen ahlakı yaşamış, Allah'ın Resulü'nü korumak için kendi canlarını ortaya koymuşlardır. Bu ahlakıyla İslam tarihinde şerefle anılan salih müminlerden biri de Semmas b. Osman el Mahzumi'dir. Semmas b. Osman, Uhud Savaşı esnasında Peygamberimiz (sav)'i arkadan vurmaya çalışan bir kimsenin önüne atılarak kendisini Resulullah'a siper etmiş ve aldığı ağır yara ile şehit olmuştur. Ashab-ı Kiram'dan, Allah'a olan kesin imanları, Peygamberimiz (sav)'e olan derin sevgileri ve sadakatları nedeniyle aynı ahlakı göstermiş daha pek çok sahabe vardır. Bu kimselerden bazıları kendilerini Peygamberimiz (sav)'e siper ederek şehit düşmüş, bazıları da bu uğurda ağır yaralar almış, ancak o ağır şartlar altında dahi yine kendilerinden önce düşündükleri Peygamberimiz (sav)'in güvenliğ ve korunması olmuştur.
Hz. Ebubekir ve Hz. Osman'ın ardından Peygamberimiz (sav)'e tabi olarak, ilk Müslümanlardan olma şerefine erişen ve bundan dolayı işkenceye uğratılan Talha bin Ubeydullah da Uhud Savaşında Resulullah'ı koruyabilmek için büyük kahramanlıklar gösteren sahabelerdendir. Peygamberimiz (sav)'in yanında bulunan bütün sahabelerin şehit düşmesiyle birlikte Resulullah'ın yanında O'nu koruyabilecek tek kişi Talha bin Ubeydullah kalmıştır. Pek çok kılıç darbesi almasına rağmen büyük bir cesaretle savaşmaya ve Resulullah (sav)'i korumaya devam etmiştir.
Malik bin Zübeyr adındaki çok keskin bir nişancının Peygamberimiz (sav)'e attığı oklara karşı koyabilmek için oklara elini tutan Talha bin Ubeydullah'ın eli parçalanmış ve parmakları bu yüzden çolak kalmıştır.
Sahabe-i Kiram, Peygamberimiz (sav)'e kendilerini siper edip böyle mübarek bir insanı koruma şerefine erişebilmek için birbirleriyle yarışacak kadar büyük bir ihlas ve samimiyetle hareket etmişlerdir. Allah, onların bu ihlaslı tavırlarını tarih boyunca yaşamış olan tüm Müslümanlar için bir şevk kaynağı kılmıştır. Onların o dönemin çok zor şartları altında verdikleri halisane mücadele, yaşadıkları derin iman coşkusu ve sadakat, Allah'a olan sevgileri, Peygamberimiz (sav)'e olan düşkünlükleri Allah'ın izniyle İslamiyet'in kısa sürede tüm dünyaya yayılmasına ve insanların geniş kitleler halinde hak dine girmesine vesile olmuştur.