Bina cephelerinde cam kullanılması oldukça eskilere gidiyor. Çünkü cam, binanın daha estetik görünmesini sağlıyor, yüzeyde çatlak veya delik oluşması gibi bir sorunu da yok. Bakımı ve temizliği kolay. İmalatı ve montajı da daha hızlı. Üstelik içerisinin görünmesine engel olurken dışarıyı görmeye de imkân tanıyor. Bununla birlikte bir dezavantajı da var ki bu kuşları ilgilendiriyor:
Uzmanlar, Almanya'da her yıl yaklaşık 115 milyon kuşun, camları görememeleri nedeniyle binaların cephelerine çarparak öldüğünü tahmin ediyor. Dünya geneli düşünüldüğünde ise bu ölümlerin sayısının azımsanmayacak kadar büyük olduğu ortaya çıkıyor.
Bu nedenle ABD ve Almanya gibi pek çok ülkede yerel yönetimler kuşların binalara çarparak ölmelerine engel olmak için bazı yeni yasal düzenlemeler yapıyorlar. Ancak şimdilerde yasal düzenlemelerden daha etkili olacağı düşünülen teknolojik bir çözüm var.
Bir firma binaların cephelerini kaplamak için kullandığı cam levhaların yüzeyine bazı serigrafik baskılar uygulayarak onları kuşlar için görünür kılıyor. Firma Avusturya'nın Hohenau-Ringelsdorf kentindeki uçuş tünelinde yaptığı testler ile cam üzerindeki desenlerin etkinliğini doğruluyor. Nokta ve çizgi içeren tasarımlar kuşların camı uzaktan görmesine imkân tanıyor. Böylece cam hem bina içindeki insanlar için şeffaf olma işlevini kaybetmiyor hem de hem de kuşlar için yaşamsal bir tehdit olmaktan çıkıyor.
Aynı firma, üzerinde nokta ya da çizgiler olmayan ama yine de kuşlara tehdit oluşturmayan başka bir cam türünü de üretiyor. Bu cam tipi insan gözüyle zar zor görülebilen bir kaplamaya sahip. Ancak kuşlar onu kolaylıkla görebiliyor. Gözlerinin retinasında bulunan dört tip ışığa duyarlı koni hücresi kuşların hem UV radyasyonunu hem de özel kaplamayı algılayabilmelerine imkân tanıyor. Biyoteknoloji esas alınarak üretilen bu cam, ışığı örümcek ağlarındakine benzer bir şekilde yansıtarak camı kuşlar için görünür kılıyor. Camın, yansımaları azaltarak kuşun uçuş sırasında parlama nedeni ile körleşmesine engel olma özelliği de var. (1)
BBC, “Örümcek ağları, kuşların hayatını kurtaran fikre nasıl ilham kaynağı oldu?” başlıklı haberde konu ile ilgili şu bilgiyi veriyor:
“Kuşlar, camları fark edemiyor ya da yansımalara aldanabiliyorlar. Ancak örümcek ağlarından esinlenilerek geliştirilen bir fikir, kuşların hayatını kurtarıyor. Bazı örümcek ağlarının morötesi ışığı yansıttığı ve kuşların bu ağlara çarpmadığı fark edildi. Bu fikir camlara uygulandığında başarılı sonuçlar elde edildi. Bir tünelde yapılan testlerde, bir duvara örümcek ağlarından esinlenilen cam, diğerine de normal cam yerleştirildi. 1000'den fazla denemede kuşların normal camdan çıkmaya çalıştığı gözlendi.” (2)
Örümceklerin ağı şeffaftır, çünkü ağ ne kadar az görünür olurlarsa böcek yakalama kapasitesi o kadar büyük olur. Ancak zor görünürlük, ağları kuşların da görmemesine ve ağlara çarparak onların sürekli bozulmasına yol açma riskini de beraberinde getirir. Dolayısıyla ağın böcekler için görünmezken kuşlar için görülebilir olması örümcekler için son derece önemlidir. Örümcekler ağ örmek için kullandıkları iplikçikleri şeffaf ama morötesi (UV) ışınları yansıtacak şekilde üreterek bunu başarmaktadırlar. (3)
Görüldüğü gibi iplikçiğin kimyasının avlanma hedefine uygun olarak özel olarak ayarlanması gereklidir. Ağın morötesi ışınları yansıtma özelliği olmasaydı kuşlar onları göremeyecek ve sıklıkla ağlarını bozacaktı. Bu durum örümceğin ağını yeniden yapmak için harcayacağı zamanı kat be kat artırırken, uzun süre aç kalmasına da yol açacaktı. Eğer ağ, böceklerin kolaylıkla görecekleri şekilde olsaydı ondan kaçınırlar böylelikle örümcek yine açlığa mahkûm olurdu.
Burada yanıtlanması gereken iki önemli soru mevcut. Bunlardan ilki örümceğin kuşların morötesi ışınları görüp kaçtığı bilgisini nereden aldığıdır. Diğeri ise bu bilgiyi pratiğe döküp iplikçiğin kimyasını bu ışını yansıtacak hale getirmeyi nasıl başarabildiğidir. Evrendeki muazzam var oluşu tesadüflerle açıklamaya çalışan evrimcilerin bu sorulara cevapları standarttır: Rastgele mutasyonlar sonucu. Ancak bu tür cevaplarla ilgili standart bir gerçek ise, bu tür cevaplardaki iddiaların hiçbir dayanağının olmamasıdır.
Örümceklerin sahip oldukları özelliklerin tek bir parçası bile evrimi savunanların iddia ettiği gibi aşama aşama ortaya çıkmış olamaz. Dünya üzerindeki ilk örümcekten itibaren tüm örümcekler eksiksiz bir şekilde var olmak zorundadırlar. Bütün bunlar örümceklerin bir anda ortaya çıktıklarını yani onları Allah'ın yarattığının delillerindendir. Allah örümceklerdeki üstün yaratılış mucizesi ile bizlere sonsuz gücünü ve benzersiz ilmini göstermektedir.
Camda taklit yöntemiyle kullanılmış olan tasarımı, örümcekler dünya üzerinde ilk ortaya çıktıkları andan itibaren bilmektedirler. Elbette ki bu tasarımın ortaya çıkması ve yapılarda uygulanabilir hale gelmesi için belli derecede kimya mühendisliği bilgisi gerekmektedir. Oysa örümcekler ne molekülleri ne de morötesi ışınları bilirler. Bu bilgileri elde edecekleri bir eğitim alma imkanları yoktur. Onlar da diğer canlılar gibi sadece kendilerine doğuştan, Allah tarafından ilham edilmiş vahye uyarak hareket etmektedirler. Ürettikleri kimya harikalarının tek nedeni budur. Allah bir ayetinde tüm canlıların Kendi denetimi altında olduğunu şöyle bildirmektedir:
İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır, öyleyse O'na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir. (En'am Suresi, 102)
Referanslar:
Arcon, Ornılux® Bird Protection Glass, https://www.arcon-glass.com/products/pi-ornilux-bird-protection-glass-513543955
BBC Türkçe, Örümcek ağları, kuşların hayatını kurtaran fikre nasıl ilham kaynağı oldu?”, 12 Ağustos 2019 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-49323492
BBC, Spider web glass protects birds on the Holy Island, 10 Ağustos 2012 https://www.bbc.com/news/technology-19206168