20. yüzyılın 2. yarısından itibaren Ortadoğu tarihin hiçbir döneminde yaşamadığı bir savaş çemberinin içine düştü. Arap-İsrail Savaşları, İran-Irak Savaşı, Ürdün, Libya, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen İç Savaşları, Mısır İhtilalleri, Şii-Sünni çatışmaları, azınlık katliamları bu dünyanın en eski topraklarını kana boyadı. 10 milyondan fazla Müslüman bu sonu gelmeyecek gibi görünen savaşlarda can verirken, milyonlarcası sakat kaldı, binlerce yıllık şehirler yıkıma uğradı. Camiler, okullar, hastaneler, fabrikalar da yerle bir edildi.
Dünyanın en gelişmiş orduları, yine en güçlü savaş makinelerini de bu topraklarda kullandılar. Amerikan F-22, F-15, Rus MİG-29 SU-24 savaş uçakları, Amerikan Nimitz sınıfı Rus TAVKR sınıfı uçak gemileri, Tomahawk, Cruise füzeleri, Rus S-400 füze sistemleri, son model tanklar, hafif piyade silahları, ağır makineli tüfekler, bombardıman uçakları, hardal gazları, kimyasal silahlar bu topraklarda en ağır katliamları gerçekleştirdiler. Milyarlarca dolarlık bu ölüm makineleri savaşların ekonomik zararlarını da astronomik boyutlara ulaştırdı. Özellikle 21. yüzyıl ilk dönemi tarihe trilyonlarca doların heba edildiği karanlık bir dönem olarak geçecek.
ABD yönetimi 11 Eylül saldırısının paniği ile teröre karşı mücadele adı altında önce Afganistan’ı ardından da Irak’ı işgal etti. Dönemin Başkan Yardımcısı Cheney. Irak operasyonu için kamuoyunu ikna ederken, maliyetin 100 milyar Doları geçmeyeceğini iddia etmişti. Bugün birçok araştırma Afganistan ve Irak operasyonlarının Amerikan halkına maliyetini 6 trilyon dolar olarak hesaplıyor. Sıcak savaş maliyetlerine ek olarak, savaş borçlarının faizi, askerlerin savaş sonrası bakımları gibi endirekt giderler de eklenince rakamlar inanılması güç boyutlara ulaşıyor.
Dünya Bankasının 2016 yılındaki raporu, 4 ülkede iç savaştan 87 milyon Müslümanın direkt olarak etkilendiğini ortaya koydu. Bu iç savaşlarla birlikte Yemen nüfusunun %80’i fakirlik sınırının altında yaşıyor. Suriye’de 21.5 milyon kişi insani yardıma muhtaç durumda. Irak ve Libya içinde yaşayan 12 milyon kişi de hayatta kalabilmek için dış yardım bekliyor.
Bu savaşlar bölgedeki Müslümanların geleceklerini de ipotek altına almaktadır. Lübnan ekonomisi iç savaşın getirdiği yıkımı ancak 20 yıl içinde telafi edebilmiştir. Suriye ya da Irak için bir süre hesaplayabilmek bile imkansızdır. Hindistan merkezli Starategic Foresight Group isimli bir düşünce kuruluşu Ortadoğu çatışmalarının maliyetini hesaplarken önemli bir noktaya değinmiştir. Yaşanan savaşların korkunç bir fırsat maliyeti (Oppurtunity Cost) vardı. Yani Ortadoğu’nun savaşlarda heba edilen maddi manevi tüm kaynaklar Müslümanların refahı ve ülkelerin kalkınması için harcansaydı 12 trilyon dolarlık bir ekonomik kazanç elde edilmiş olacaktı. İşte 1. Körfez savaşından itibaren 25 yıldır devam eden çatışmaların gerçek maliyeti de budur.
Savaşların maliyetini para olarak hesaplamak aslında büyük bir ayıptır. Şehre isabet eden her bomba, şehit olacak masum kadın ve çocuklar demektir. Hedefini bulan her kurşun öksüz, yetim kalacak, sokakta aç yaşayacak minik canlar demektir. Her katliam, her işgal intikam ateşiyle hayatını heba edecek milyonlar demektir. Ortadoğu’daki savaşın en büyük maliyeti hayatını kaybeden, koltuk değneklerine mahkum yaşamak zorunda kalan, mülteci kamplarında ölümü bekleyen, evini barkını yurdunu bırakıp belirsizliğe göç eden insanlardır. Bu kanlı maliyeti yerine geri koymak ise mümkün değildir. Ortadoğu’daki bu bitmeyen savaşlar artık son bulmalıdır. Aksi halde dünya her geçen gün daha tehlikeli bir yer olacaktır.
Adnan Oktar'ın Gulf Times & Jefferson Corner'da yayınlanan makalesi:
http://www.gulf-times.com/story/489100/Middle-East-s-incessant-wars-must-come-to-an-end
http://www.jeffersoncorner.com/middle-easts-incessant-wars-must-come-to-an-end/