Son Coelacanth Fosili ve Evrimci Yanılgılar
ucgen

Son Coelacanth Fosili ve Evrimci Yanılgılar

50157
Msnbc.com haber sitesinde 1 Ağustos 2007 günü, "Yüzgeç fosili, bacakların evrimine ışık tutuyor" başlıklı bir haber yayımlandı. Haberde, 400 milyon yıllık yeni bir coelacanth fosili ve bununla ilgili evrimci iddialara yer veriliyordu. Fosili inceleyen ve ABD"deki Chicago Üniversitesi"nde görevli olan araştırmacılar, bunun günümüz coelacanth"larında bulunmayan bazı özellikler taşıdığını saptamışlardı ve buna dayanarak balığın "yaşayan fosil" olarak tanımlanmasının genel bir yanılgı olduğunu iddia ediyorlardı. Araştırmacılar ayrıca yüzgeçlerden kol ve bacaklara varsayılan evrime dair masallar ortaya koyuyorlar, insan da dahil olmak üzere tüm kara omurgalılarının kol ve bacaklarının balık yüzgeçlerinden evrimleştiğini öne sürüyorlardı.

Msnbccom haber sitesinde 1 Ağustos 2007 günü, "Yüzgeç fosili, bacakların evrimine ışık tutuyor" başlıklı bir haber yayımlandı Haberde, 400 milyon yıllık yeni bir coelacanth fosili ve bununla ilgili evrimci iddialara yer veriliyordu Fosili inceleyen ve ABD"deki Chicago Üniversitesi"nde görevli olan araştırmacılar, bunun günümüz coelacanth"larında bulunmayan bazı özellikler taşıdığını saptamışlardı ve buna dayanarak balığın "yaşayan fosil" olarak tanımlanmasının genel bir yanılgı olduğunu iddia ediyorlardı Araştırmacılar ayrıca yüzgeçlerden kol ve bacaklara varsayılan evrime dair masallar ortaya koyuyorlar, insan da dahil olmak üzere tüm kara omurgalılarının kol ve bacaklarının balık yüzgeçlerinden evrimleştiğini öne sürüyorlardı. 

Ancak araştırmacıların bir balığın yüzgecine bakarak insan kolunun bu organdan evrimleştiğini iddia etmeleri tamamen hayalgücü ve önyargıya dayalı bir tutumdur Evrim teorisini ayakta tutabilmek, yıllarca ara geçiş formu olarak lanse edilmeye çalışılan coelacanth"ı sahte bir evrim delili olarak ayakta tutabilmek için yapılmış bir propagandadır Üstelik sözkonusu bulgu coelacanth"ın yaşayan fosil olduğu gerçeğini değiştirmemektedir

Aşağıda konuyla ilgili evrimci iddialar cevaplanmakta, "yüzgeç-kol-bacak" masalının neden bilimsel kanıtlara rağmen sürdürülen bir dogma olduğu gösterilmektedir.

Balıkların sınıflanması ve Coelacanth

Balıklar, çeneli ve çenesiz balıklar olarak iki kategoriye ayrılırlar Çeneli balıklar da kemikli balıklar (Osteichthyes) ve kıkırdaklı balıklar (Chondrichthyes) olarak ikiye ayrılırlar Kemikli balıklar kendi içlerinde yüzgeçlerin yapısına göre iki gruba ayrılmışlardır: Et-yüzgeçli balıklar (Crossopterygii) ve ışın-yüzgeçli balıklar (Actinopterygii)
Coelacanth, omurgasından kuyruk yüzgeçlerine doğru çıkan omurlarının içi boş olan balık takımına verilen isimdir Coelacanthlar, kemiklibalıklardan ve ışın yüzgeçlilerdendir Bunlar boyca 180 cm"ye, ağırlık olarak 98 kilograma ulaşabilen, iri yapılı, zırhı andıran ve bütün gövdeyi kaplayan kalın pullara sahip balıklardır Fosillerine ilk olarak Devoniyen (408-360 milyon yıl arası) dönemine ait katmanlarda rastlanmaktadır.

Coelacanth, 1938 yılına kadar sadece fosil örneklerden tanınan bir balıktı ve günümüzden en az 70 milyon yıl önce ortadan kalktığı düşünülüyordu Yüzgeçlerinin içinde kemikli yapılar barındırması dolayısıyla birçok evrimci zoolog bu canlının, gövdesindeki iki adet çiftli yüzgeçleri kullanarak deniz tabanında yürüdüğünü ve Coelacanth"ın, deniz-kara hayvanları arasında bir geçiş formu olduğunu varsayıyordu.

Ancak 1938 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti açıklarında canlı bir Coelacanth ele geçirildi (Latimera chalumnae) 1952 yılında Afrika’nın doğusunda yer alan Komor adaları civarında yeni canlı coelacanthlar yakalandı (Malania anjouanae) Bilim adamları coelacanth"ın hem anatomisi hem de doğal ortamındaki hareket şekli üzerinde kapsamlı incelemeler yaptılar Anatomik incelemeler Coelacanthların 400 milyon yıldır hiçbir değişikliğe uğramadıklarını göstermekteyken, 1987 yılında Komor adaları çevresinde denizaltıyla yapılan gözlemler şunu ortaya koyuyordu:
"Esnek yüzgeçlerinin, dört ayaklı kara omurgalılarınkine benzer bir işlevi yoktu Bunlar, hayvanın baş aşağı ve geri geri de dahil olmak üzere, her yöne yüzmesini sağlıyordu".[i]

Son Coelacanth fosili

Msnbccom haberine konu olan coelacanth fosili oldukça eksik ve küçük bir parçadan ibarettir ABD"nin Wyoming eyaletinde bulunan ve Sho­sho­nia arc­topteryx olarak isimlendirilen son coelacanth örneğinin boyu 10 cm kadardır ve balığın resimde kırmızıyla gösterilen yüzgecine aittir Araştırmacılar, yüzgeç içindeki kemik organizasyonunun, günümüzde yaşamakta olan coelacanth"larınkine göre asimetrik bir yapılanma ortaya koyduğunu, yüzgecin ana sapının ön tarafındaki kemiklerin, arka tarafındakilerden daha çok olduğunu belirtmektedirler Bu yapılanmanın daha çok günümüzün ışın-yüzgeçli balıklarında ve kara omurgalılarında görülen bir özellik olduğunu belirten araştırmacılar bu durumla ilgili evrimci yanılgılar ortaya koymaktadırlar:

a) Coelacanth"ın yaşayan fosil olmadığı yanılgısı

Bilim adamları Coelacanth"ın son fosil örneğiyle yaşayan örnekleri arasındaki anatomik farklılıklara göre, bu canlının "yaşayan fosil" kimliğine itiraz etmekte, bu nitelemenin yanlış olduğunu iddia etmektedirler
Oysa söz konusu itirazı yapan Matt Friedman büyük bir yanılgı içindedir Coelacanth"ların yaşayan fosiller olması "insanlar" arasında yayılan bir efsane değil, "bilim" literatüründe genel kabul gören, sağlam verilere dayalı bir bulgudur Örneğin üniversitelerin internet sayfalarında yapılan Coelacanth"lardan yaşayan fosil olarak sözetmektedir:

1"Living fossil : the story of the coelacanth",
Smithsonian Institution
2"Living Fossil Fish In Indonesian Waters", University of Florida
3"Historical Geology and Society: Living Fossils and Extinction", The University of Tennessee at Martin
4"Significance of Coelacanth", University of Scranton
5 "Coelacanth: The Fish out of Time", University of Wisconsin

Şimdiye dek 40"dan fazla yaşayan örneği bulunan, en sonuncusu da 2007 Mayıs ayında Endonezya"da ele geçirilen coelacanth"ların halen yaşamakta olan milyonlarca yıllık canlılar olduğuna getirilecek itiraz, Darwinistlerin kuşkusuz son derece komik duruma düşürecektir Günümüzde yaşayan örnekleri ele geçirilen söz konusu balığın 350-400 milyon yıl önceki coelacanth"lardan hiçbir fark taşımadığı bugün kesin ve bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir Darwinistlerin bu itirazdaki asıl çabaları, yıllar boyunca ara geçiş formu olduğunu iddia ettikleri bu canlıyı eski sahte ününe kavuşturmaktı Oysa coelacanth, artık bir " evrimi yalanlayan bir yaşayan fosil" olarak literatürdeydi.

Friedman"ın sözlerinin gerçekçi bir değerlendirme olmadığının bir diğer göstergesi, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi Paleontoloji bölümünden John G Maisey"nin "Discovering Fossil Fishes (Fosil balıkları keşfetmek)" adlı kitabında yazdıklarıdır Maisey, Devoniyen coelacanth"larıyla günümüz coelacanth"ı Latimeria arasında durağanlık (yani evrimsizlik) olduğunu şöyle ifade etmektedir:

“Köpekbalıkları, ışınlı-yüzgeçli balıklar ve etli-yüzgeçli balıkların tümü yaklaşık 400 milyon yıl önce ortaya çıkmış ve varlıklarını günümüze kadar korumuşlardır Tasarımlarındaki durağanlık, son derece çarpıcıdır Mesela, Devoniyen dönemine ait coelacanthlar ve Latimeria arasında veya Devonyen dönemi ışın-yüzgeçli balıklarıyla bunların günümüzdeki örnekleri arasında”.
[ii]

Coelacanth"ın genel kabul gören yaşayan fosil özelliği, çoğu oldukça iyi korunmuş olan ve çok sayıda ele geçirilmiş fosil koleksiyonlarına dayanmaktadır Friedman"ın bu çalışmada incelediği fosil ise sadece bir yüzgeçten ibarettir Çok sayıda fosil örneğin tekrar tekrar incelenmesiyle oluşmuş genel paleontolojik kanaatlerin, Friedman"ın tek bir yüzgeç fosili üzerindeki abartılı yorumlarıyla bir anda değişmeyeceği açıktır.

b) Tetrapod uzantılarının Coelacanth yüzgeçlerinden evrimleştiği masalı

Msnbccom yazısında, Sho­sho­nia arc­topteryx’in yüzgeç yapısının anatomisi açısından, günümüz coelacanth’larından daha çok tetrapod (dört ayaklı kara omurgalıları) ve hatta insana daha çok benzediği belirtilmekte, yazının başlığındaki ifadeyle fosilin kol ve bacak gibi uzantıların sözde evrimine ışık tuttuğu öne sürülmektedir Oysa insanın ve kara omurgalılarının kol ve bacak gibi uzantılarının balıkların yüzgeçlerinden evrimleştiği iddiası sadece bir Darwinist masaldan ibarettir.

Balıkların yüzgeç kemikleri ile kara canlılarının ayakları arasında çok temel bir fark vardır: Balıklardaki kemikler, canlının omurgasına bağlı değildir Omurgaya bağlı olmadıkları için de ağırlık taşıma gibi bir işlev üstlenemezler Bir balık karada ne kadar sürünürse sürünsün, ne kadar çırpınırsa çırpınsın, yüzgeç kemiklerini iskelete bağlayacak, orada kemiklerin birbirine geçmesi için anahtar-kilit ilişkisi içindeki eklemleri inşa edecek dönüşümler yaşanmayacaktır Çünkü bir balığın yüzgeç yapısı DNA’da kodludur ve DNA kodu balığın ihtiyaç ve hareketlerine gore değişmeyecektir, değişmesi imkansızdır Dolayısıyla, yüzgeçlerin yavaş yavaş ayaklara dönüştükleri iddiası hiçbir bilimsel gözleme dayanmamaktadır ve sadece evrim teorisinin ihtiyaçlarından ötürü savunulmaktadır.

Ayrıca balıkların yaşam alanı olan tuzlu ve tatlı su alanlarıyla tetrapodların yaşam alanı olan karalar arasında çok büyük farklılıklar vardır Canlının ortamlarındaki bu büyük farklılıklar; hareket, solunum, üreme, görme ve işitme, suyun korunması gibi fonksiyonlarını ilgilendiren fizyolojik sistemleri açısından da çok büyük farklılıklar anlamına gelmektedir Sudan karaya geçtiği varsayılan bir balığın, karada yaşamaya devam etmesi için, kara canlılarının sistemlerin çok kısa bir sürede kazanması, solungaçlarının akciğere dönüşmesi, balığın normalde sahip olmadığı böbrek gibi son derece kompleks bir organın tesadüfen evrimleşmesi, suyu tutacak deri yapısıyla işitme ve görme sistemlerinde köklü değişimler geçirmesi gerekir ki bu imkansız bir senaryodur Nitekim böyle bir dönüşümü delillendirdiği öne sürülen bir fosil kanıt da yoktur Evrimci paleontolog Barbara J Stahl ise, Vertebrate History: Problems in Evolution adlı kitabında şöyle yazar:

"Bilinen balık türlerinin hiçbiri, karada yaşayan dört ayaklıların atası olarak belirlenememektedir Bu balık türlerinin çoğu amfibilerin ortaya çıkmasından sonra yaşamışlardır Amfibilerden önce gelen balıkların, dört ayaklılarda bulunan eklem ve omurgaların herhangi birisini geliştirdiklerine dair ise hiçbir delil yoktur".
[iii]
 
Sonuç:
 
Görüldüğü gibi coelacanth’ın yaşayan fosil özelliği, paleontolojinin genel bir kabulüdür ve bu kabulü ortadan kaldırabilmek amacıyla yapılmış son fosille ilgili yorumlar sözkonusu bilimsel gerçeği kuşkusuz ki ortadan kaldırmayacaktır Yüzgecin sudan karaya çıkış iddiasıyla bağdaştırılması ise Darwinist önyargılardan kaynaklanan, bilimsel kanıta dayanmayan bir tutumdur, klasik evrimci spekülasyon yöntemlerine bir örnektir Msnbccom’a, gerçekçilikten böylesine uzak, tamamen evrimci hayalgücü ve önyargılara dayalı iddialara körüköüne destek vermekten vazgeçmesini tavsiye ediyoruz. 

 
[i]"Evrimin Çıkmaz Sokakları: Yaşayan Fosiller", Focus Nisan 2003, sf40
[ii] John G Maisey, Discovering Fossil Fishes, Westview Press, Boulder, CO , 2000, s 68

[iii]Barbara J Stahl Vertebrate History: Problems in Evolution, Dover, 1985 s 148

 

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo