Ntvmsnbc.com"da geçtiğimiz hafta içinde yayınlanan iki haberde, evrimci önyargılardan kaynaklanan bazı spekülasyon ve yorumlara yer verildi.
"Nasıl Çıplak Olduk?" (9 Haziran 2003) başlıklı yazıda, Oxford Üniversitesi�nden Prof. Sir Walter Bodmer ve Reading Üniversitesi�nden Prof. Mark Pagel, insanın, şempanze ve diğer birçok memelinin aksine, tüylerle kaplı bir deriye sahip olmamasına dair yeni bir evrimci varsayım ortaya koyuyorlardı. Araştırmacılar, tüylerden yoksun bir derinin, parazit ve bitleri daha az barındıracağı için daha hijyenik olacağını belirtiyor, insanın çıplaklığının altında bu avantajın yattığını iddia ediyorlardı. Bu iddiaya göre sözde maymunadamlar birbirlerini bitlerden arındırmak üzere kaşıyarak tüylerin dökülmesine neden olmuş olabilirdi.
Ntvmsnbc"nin yer verdiği bu evrimci iddia hiç bir bilimsel dayanağı olmayan bir hikayeden ibarettir.
Aslında, evrimcilerin insanın sözde evrimi senaryolarında sıklıkla başvurduğu bu tür hikayeler hep aynı düşünce sisteminin ürünüdür.
Bu düşünce sisteminin dayandığı üç aşamayı ele almak, bunların ardındaki hayalgücüne de ışık tutar: İlk aşamada zaten mevcut bir özellik ele alınır(bu örnekte, kürkten mahrum deri). İkinci aşamada bunun avantajlı yönleri araştırılır (hijyen). Üçüncü ve son aşamada ise, avantajları belirlenen özelliğin, belli bir süreçle seçildiği (maymun adamların birbirlerini kaşıması sonucu çıplaklık oluştuğu) önerilir.
Bu evrim hikayelerinin bilimsel bir değerleri yoktur. Çünkü zaman içinde geriye giderek bunları test etme imkanı bulunmamaktadır. Dahası, bu hikayelerin doğru olabileceğine dair gösterebilecek maddi kanıt da yoktur. Hikaye, adı üstünde, hikayeden ibarettir.
Bu hikayelerin belirgin bir özelliği de, bir tür �varsayıma dayalı varsayım� sorunu ortaya çıkarmalarıdır. İnsanın evrimi senaryoları temelde, insanla şempanzenin ortak bir atadan ayrılarak evrimleştikleri �varsayımı�na dayanır. (Bu varsayımın geçersizliği için bkz. "Hayatın Gerçek Kökeni", Harun Yahya, İstanbul, 2000) Ntvmsnbc�de ortaya konan tüylerin dökülmesi hikayesi ise bu varsayıma göre oluşturulmuş bir başka varsayımdır. Böylece Ntvmsnbc�nin bu haberinin aslında bilimsel değer açısından �hikaye içinde hikaye� olduğu ortaya çıkmaktadır.
Diğer yandan, bu hikaye kendi içinde de tutarsızdır. Araştırmacılar, insan vücudunun neden hala kısmen tüylere sahip olduğu hakkında mantıklı bir açıklama getirememektedirler. Diğer bir tutarsızlık, tüysüzlük gibi bir avantajın şempanze veya diğer birçok memelide neden seçilmemiş olduğudur. Londra�daki Doğa Tarihi Müzesi�nde insanın kökeni konusunda araştırmalar yapan Christophe Soligo bu soruna dikkat çekmekte ve şu ifadelere yer vermektedir: "Özgün insan özelliklerini açıklamada hep karşılaştığımız bir soru şudur: Eğer bunlar bu kadar avantajlıysa, bunları neden diğer hayvanlar da geliştirmemiştir i "
Görüldüğü gibi Ntvmsnbc bu haberiyle hiçbir bilimsel kanıta dayanmayan, önyargılara dayalı ve tutarsız bir iddiayı duyurmaktadır sadece.
Ntvmsnbc�nin ikinci haberi ise 12 Haziran 2003 tarihinde duyurduğu "En Eski İnsan Kafatasları Bulundu" başlıklı haberdir. Nature dergisindeki bir araştırma raporunu ii haber veren yazıda, Etiyopya�da ortaya çıkarılan ve 10 kişiye ait oldukları sanılan fosilleşmiş kemikler haber verilmektedir. Yaşları 160.000 yıl olarak belirlenen fosiller arasında bir yetişkin ile bir çocuğa ait iki tam kafatası ile üçüncü bir kişiye ait eksik bir kafatası da bulunmaktadır. Fosilleri bulan araştırmacı ekip bu örnekleri Homo sapiens idaltu olarak isimlendirmişlerdir. İdaltu, yerli Afar dilinde �daha yaşlı� anlamına gelmektedir. Bu isimlendirmenin tek nedeni ise bu örneklerin, Afrika�da bulunan en eski Homo sapiens örnekleri olmasıdır. Kafatasları büyüktür, küresel bir kafatası boşluğuna ve düz bir surata sahiptirler ve günümüz insanlarından farksızdırlar. Araştırmanın duyurulduğu Nature dergisinin haber servisine açıklama yapan ABD�deki Harvard Universitesi antropologlarından Daniel Lieberman bu konuda şunları söylemektedir:
"Kemikler modern insanın tüm özelliklerine sahip-eksik olan hiçbir şey yok" iii
Rekonstrüksiyon resimler potansiyel olarak aldatıcı olmakla birlikte, evrimcilerin bir kafatası hakkındaki düşüncelerini yansıtmalarıyla ele alınabilirler. Yanda, ilgili kafatasını ve Nature dergisinde kapaktan verilen rekonstrüksiyon resmini görüyorsunuz.
Görüldüğü gibi kafatası hakkındaki anatomi ve yaş bilgileri bunların modern insandan farksız olduğunu; aşağıdaki resim de bu durumun evrimcilerce de kabul edildiğini göstermektedir.
Peki tüm bunlar objektif bir açıdan nasıl yorumlanabilir, bunu düşünelim.
160.000 yıllık günümüz insanından farksız bir insan kafatası bulgusu, ilk değerlendirme aşamasında bir insana ne ifade edebilir?... Sadece 160.000 yıl önce bu bölgede, günümüzdeki gibi insanlar yaşadığını elbette.
Ntvmsnbc ise bu kafatasının vereceği bilgilerle varılması mümkün olmayan, sadece Darwinist önyargılara dayalı şu yorumu yapmaktadır:
"... Kafataslarının, insanoğlunun, maymundan insana geçiş sürecinde, yüz hatlarının yeni yeni oluşmaya başladığı döneme ait olduğu belirlendi. Etiyopya�nın fosil zengini Afar bölgesinde Herto köyünde yapılan kazılarda çıkan kafatasları oldukça modern yüz hatları ile dikkat çekti".
Ntvmsnbc"nin evrimle ilgili bu yorumları sadece önyargılarından kaynaklanmaktadır. Az önce gösterdiğimiz gibi, bu kafatası günümüz insanından farksızdır. Bu durumda evrimcilerin, üzerinde spekülasyon yapabilecekleri bir fark, yani evrimin savunduğu �değişim�den eser yoktur. Bu durumun tarifi tam anlamıyla bir �evrimsizlik�tir. Evrimsizliği evrim kanıtı sanmak, anlaşılması zor bir hatadır. Ayrıca ntvmsnbc�nin bu önyargılı yorumlarını çürüten birçok bulgu vardır. Ntvmsnbc, kullandığı haber başlığıyla bu kafataslarının en eski insan kafatasları olduğuna inanmış görünmektedir. Oysa bugüne kadar, Homo erectus, Homo heidelbergensis ve Homo sapiens neanderthalensis gibi çok daha eski dönemlerde yaşamış insanlara ait çok sayıda kafatası ele geçirilmiştir. (Detaylı bilgi için bkz. "Hayatın Gerçek Kökeni", Harun Yahya, İstanbul, 2000)
Homo sapiens idaltu�nun en eski insan olduğu yargısı sadece günümüz insanının ortalama özelliklerini yansıtmasından kaynaklanmaktadır. Az önce saydığımız Homo erectus, Homo heidelbergensis gibi sınıflamalar da günümüz insan ırklarında görülen varyasyonlara sahip gerçek insanlardır. Gerçek insan ırkı oldukları evrimcilerce de kabul edilen Neandertaller ise soyu tükenmiş bir Avrupa ırkıdır. Kısacası Homo sapiens idaltu, en eski insan olarak alınamaz.
Bilim yazarı John Noble Wilford imzasıyla, The New York Times gazetesinde "Fossil Skulls Offer First Glimpse of Early Human Faces" (11 Haziran 2003) ve International Herald Tribune gazetesinde "Skulls Lend Credibility to �Out of Africa� Theory" (12 Haziran 2003) başlıklarıyla yayınlanan birer yazıda, Homo sapiens idaltu hakkında benzer evrimci yanılgılar ortaya kondu.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Homo sapiens idaltu�dan önce yaşamış birçok insan ırkı vardır. Wilford ise fosillerin, insan öncesi canlılardan insana geçilen döneme ait olduğunu yazmakta ve bu konuda Ntvmsnbc ile aynı yanılgıyı ortaya koymaktadır. Gerçekte insanların tarihi çok daha gerilere gider ve Homo sapiens idaltu�dan önceki insanları sözde insanöncesi canlı (prehuman) olarak nitelemek sadece evrimci önyargılarla ilgilidir.
Diğer yandan, Wilford�ın yazısında genetik analizlerle elde edilen sonuçlarla bu fosil bulgusunun birbirini desteklediği belirtilmekte, böylece modern insanın Afrika�da evrimleşip dünyaya yayıldığı teorisinin büyük destek sağladığı iddia edilmektedir. Ancak bu iddia ikiye ayrılıp incelenecek olursa, evrimle ilgili kısmının önyargıya dayalı olduğu görülür. Genetik analizler insanların göç yolları hakkında fikirler verebilir ancak insanın Afrika"dan dünyaya yayılmış olduğu teorisinin doğrulanması, Afrika"da "evrimle" ortaya çıktığı iddiasına bir kanıt sağlamaz. İnsanların belirli bir coğrafyada çoğalıp sonra da dünyaya yayılmaları, yaratılış gerçeğiyle çelişen bir tez olmadığı gibi evrime bir delil de değildir.
Homo sapiens idaltu evrim izi olduğu iddia edilebilecek herhangi bir iz taşımayan, insanın genetik havuzundaki varyasyonlardan biridir sadece. Bunun ötesinde yapılan tüm yorumlar evrimcilerin kendi düşünce sistemleri içinde ortaya koydukları, kanıttan yola çıkmayan önyargılardır.
Ntvmsnbc�nin bilimsel bulgular ışığında değerlendirdiğimiz haberlerinde son derece hatalı bir tutum sergilediği ortaya çıkmaktadır. Haberlerde yer verilen spekülasyon ve yorumların ortak özelliği, insanın maymunlardan evrimleşerek geldiğine körükörüne inanan ve her bulguyu bu inanç doğrultusunda değerlendiren kaynaklar tarafından üretilmiş olmalarıdır. Tamamen subjektif olan bu yargıları aktaran Ntvmsnbc ise, bir medya kuruluşunun göstermesi gereken objektiflikten son derece uzak görünmektedir. Bu yanlış tutuma son vermesi için Ntvmsnbc"e hatırlatıyoruz:
Ntvmsnbc, her ne kadar görmezlikten geliyor olsa da insanın kökeni konusunda bilim dünyasında bir değil iki görüş vardır. Birisi Ntvmsnbc"in her fırsatta körükörüne destek verdiği Darwinizm, diğeri yaratılış. Modern bilim yaratılışı doğrularken Darwinizm" geçersiz kılmıştır. Canlılardaki kompleksliği açıklamada Darwinizm"n mekanizmaları (doğal seleksiyon-mutasyon) çürütülmüştür. Canlılardaki kompleks yapılar sadece bilinçli tasarım yani yaratılışla açıklanabilmektedir. İnsan da maymunlardan evrimleşerek değil, yaratılışla ortaya çıkmış bir canlıdır. Yüce Allah bir Kuran ayetinde bu yaratılışı şöyle bildirmektedir:
"Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık". (Hicr Suresi, 26)
1. "Early humans lost hair to beat bugs", New Scientist Haber Servisi, 8 Haziran 2003: http://www.newscientist.com/news/news.jsp? id=ns99993807
2. White, T. D. et al. Pleistocene Homo sapiens from Middle Awash, Ethiopia. Nature, 423, 742 - 747, (2003) / Clark, J. D et al. Stratigraphic, chronological and behavioural contexts of Pleistocene Homo sapiens from Middle Awash, Ethiopia. Nature, 423, 747 - 751, (2003).
3. "Skulls reveal dawn of mankind", Michael Hopkin, 11 June 2003: http://www.nature.com/nsu/030609/030609-8.html