Sayısız faydaları bulunan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşlarının sürtünmeyle yanmalarını sağlayarak Dünyamızı büyük tehlikelerden de korumaktadır. Elbette ki bu sistem Allah'ın üstün yaratışı sayesinde var olmuştur.
8 yıl kadar önce Dünya'mız çok büyük bir tehlike atlatmıştı. Öyle ki bu tehlike Dünya'mıza hiç değmeden geçmek yerine ona çarpsaydı, büyük ihtimalle şu anda bu satırları okuma imkanı bulamayacaktınız. Bilim adamlarının bildirdiğine göre, çapı yaklaşık 100 metre olan bir göktaşı 8 Mart 2002 günü Dünya'nın çok yakınından geçti.
New Scientist adlı bilim dergisinin internet sitesinde aktarılan habere göre, göktaşının Dünya'ya; Dünya'nın Ay'a olan uzaklığının sadece 1,2 katı kadar yaklaştığı tespit edildi. Bu mesafe yaklaşık 450.000 km' ye karşılık geliyor. Belki de o kadar da yakın geçmemiş diye düşünüyor olabilirsiniz ancak galaksiler arası mesafelerin milyonlarca ışık yılıyla ifade edildiğini düşünüp, meteorun Dünya'ya uzaklığıyla kıyas yaparsak uçsuz bucaksız evrende bu mesafenin oldukça az olduğunu daha iyi anlarız.
Diğer yandan '2002 EM7' adı verilen bu göktaşı 8 Mart günü geçmiş olmasına karşın, ancak 12 Mart günü fark edilebilmiştir. Göktaşı ilk olarak, Amerika ' nın ünlü MIT (Massachussettes Teknoloji Enstitüsü) bünyesindeki Lincoln Laboratuarı tarafından 4 günlük bir gecikmeyle fark edilmişti. Bilim adamları bu gecikmeyi, göktaşının, fark edilmesi mümkün olmayacak derecede Güneş'e yakın (87 milyon kilometre) olarak geçmiş olmasına bağlıyorlar.
İşte bu nokta, bilim adamlarını şu kaygı dolu itirafı yapmaya yöneltiyor:
Kör Bölge Tehlikesi
Daha önceden yörüngesini tespit edip isimlendirmediğimiz bir göktaşının bu kör bölgeden Dünya'ya çarpacak şekilde yönelmesi durumunda yapacağımız uyarının pek de bir anlamı kalmayacak. Uzay boşluğunda yüzmekte olan milyonlarca kuyruklu yıldız, meteor gibi kütleler, Dünya için önemli bir tehlike oluşturmaktadır. Aslında Dünya bir mayın tarlası içinde yörüngesine devam ediyor da diyebiliriz. Bunlardan sadece birinin Dünya'yla çarpışması, tüm insanlığın sonu anlamına gelebilir.
Şimdi bir göktaşı çarpması sırasında Dünya'da meydana gelebilecek olaylar üzerinde biraz düşünelim.
Günümüzden milyonlarca yıl önce yaşamış olan dev dinozorların nesillerinin, 65 milyon yıl önce meydana gelen bir meteor yağmuru sonucunda tükendiği düşünülmektedir. Dinozor gibi büyük ve güçlü canlıları yeryüzünden silen meteor olaylarına başka örnekler de vardır.
Bilim adamları, 1908'de Sibirya'nın Tunguska bölgesine düşen bir göktaşına dikkat çekmektedirler. Mart ayında düşen, '2002 EM7' göktaşının Tunguska'ya düşenden daha da büyük olduğunu belirten bilim adamları, Tunguska'da göktaşının düştüğü yerde büyük bir patlama olduğunu ve 2000 km2 içindeki tüm ağaçların devrildiğini hatırlatıyorlar.
Dört Saatlik Meteor Yağmuru
13 Kasım 1833 tarihinde Doğu Amerika'da yaşanan ve sabaha karşı saat 03.00'te başlayan yaklaşık 4 saatlik meteor yağmuru sırasında gökyüzünde binlerce ateş topu hızla yere çarpıyor, düştüğü göletleri buharlaştırıyor, ağaçları yakıyor ve geceyi gündüze çeviriyordu. Bu olağanüstü anları yaşamış olan Elder Samuel Rogers, bu süre zarfında insanların Allah'a nasıl dua ettiklerini yazısında şöyle aktarıyor:
“Bazıları gerçekten kıyamet gününün geldiğini düşünüyordu, pişmanlık içinde diz çökerek geçmişte yaşadıkları günahlarını itiraf ediyor ve Allah ' tan merhamet diliyorlardı.”
Güneş'in etrafında yörüngelerinde gezmekte olan kuyruklu yıldızlar da Dünya için önemli tehlike oluşturmaktadırlar. Bunlardan Temple-Turtle adlı kuyruklu yıldızın, uzayda beraberinde büyük buz ve gaz kitleleriyle yüzmekteyken, Dünya'nın bu bulut içine girmesiyle yaşanan meteor yağmuru 1966 yılına damgasını vuran, unutulmaz gök olaylarından biridir. Dünya, milyonlarca kilometre uzunluğunda ve 35.000 kilometre genişliğinde olduğu bildirilen bu buluta girmiş ve bir anda Dünya'ya ateş topları inmeye başlamıştır. Bu yoğun bulut içindeki Dünya'ya, yalnızca bir saatte 100.000 meteorit düştüğü bilim adamlarınca hesaplanmıştır.
Bu inanılmaz rakamlar bize evreni yaratan Allah'ın gücünün sınırsızlığını göstermektedir. Bu gibi rakamlar üzerinde düşünüldüğünde dünyevi çıkarların küçüklüğü açıkça gözler önüne serilmektedir. Gerçekte insan, evrende bir kum tanesi kadar dahi yer kaplamaz. Bu yüzden her insan Allah karşısındaki aczinin farkına varmalı ve hemen geçmiş günahlarından dolayı Allah'a tevbe edip O'na yönelmelidir.
Bu, göktaşının Dünya'ya teğet geçmeyip sizin bulunduğunuz ülkeye, kente ve hatta apartmana düşmemesi için hiçbir sebep yoktur. Şüphesiz ölüm bizlere çok yakın bir gerçektir, hayatımıza son veren sebep, bir göktaşı, bir hastalık ya da herhangi başka bir şey olabilir. Hiç kimse birkaç dakika sonra yaşıyor olacağını garanti edemez. Ölümden kaçılamayacağı, her insanın bir gün mutlaka Rabbimize döndürüleceği Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
“Her nerede olursanız ölüm sizi bulur, yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile...” (Nisa Suresi, 78)
Dünya Koruma Altında
Elbette göktaşlarının Dünya'nın bu kadar yakınından geçmesi de, evrendeki tüm olaylar gibi Allah ' ın iradesi ve kontrolüyle gerçekleşmektedir. Hüküm ve hikmet sahibi olan Allah, göklerde ve yerde olan her olayı bir amaç doğrultusunda yarattığını şöyle bildirmektedir:
“Biz bir oyun ve oyalanma konusu olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık.” (Enbiya Suresi, 16)
Uzaydan gelebilecek çeşitli tehditlerle dolu böyle bir ortamda Dünya'nın göktaşlarından veya herhangi başka bir zarardan korunmuş olması da Allah ' ın ayetlerindendir. Bilindiği gibi gök cisimleri başka gezegenlere çarptığı takdirde, örneğin Ay'ın yüzeyine çarptığında dev kraterler açmaktadır. Oysa yalnızca Dünya'ya özgü olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşlarının sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır. Bu sayede bizler farkında olmadığımız halde Dünya atmosferine sık sık göktaşları girer ancak yere ulaşamadan yanar. Allah sonsuz şefkat sahibi olan herşeyden haberdar olandır. Kuran'da Allah'ın insanları koruduğu, Enbiya Suresi'nin 32. ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık, onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.”
Bu makale, Mercek Dergisi 11. sayı (Mayıs 2002) 22. sayfada yayınlanmıştır. //