Allah'ın Kuran`da bildirdiği güzel ahlak özelliklerinden biri olan "ümitvar olmak", şartlar ne olursa olsun Allah'a teslim olmak ve hiçbir üzüntüye ve kaygıya kapılmadan, olayların er veya geç müminler için en hayırlısıyla sonuçlanacağının bilincinde olmaktır.
İman eden bir kimse, ne kadar büyük zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın, yine de asaletinden ve saygınlığından hiçbir şey kaybetmez. Bu kararlılığı ise, Allah'a karşı duyduğu sevgi ve güvenden, kadere tam anlamıyla teslim olmasından ve dünya hayatının geçiciliğini kavramış olmasından kaynaklanır.
Allah'ın Kuran'da gösterdiği doğru yoldan uzak yaşayan kimi insanlar, her olumsuz gibi görünen olay karşısında üzüntü ve karamsarlık duyar. Bundan dolayı iç karartıcı, mutsuz, sıkıntılı bir hayat sürerler.
Mümin bir kimse ise hangi şartlar altında olursa olsun Allah'a yönelir ve olaylardaki güzel ve hayırlı yönleri görür. Hiçbir zaman için "Neden böyle oldu?", "Keşke böyle olmasaydı." gibi sözler sarf etmez. Dua ederken de Allah'tan daima "en hayırlısını" ister. Çünkü kendisi için neyin hayırlı olduğu "gayb"dır ve gaybın bilgisi yalnızca Allah Katındadır. Bu konuda müminin bir bilgisi yoktur. Sonsuz ilmiyle her şeyi kuşatan Yüce Rabbimiz, onun için en hayırlı olanın ne olduğunu bilir.
Müminler için ümitsizliğin hiçbir koşulda söz konusu olmadığına ilişkin Kuran'da pek çok örnek yer almaktadır. Allah Kuran`da iman etmeyenler tarafından sürgün edilmiş, zindanlarda tutulmuş peygamberlerden ve salih müminlerden bahsetmektedir. Müminler bu gibi zorluklar karşısında da asla ümitsizliğe kapılmazlar. Karşılarına çıkan olay ilk bakışta çok olumsuz gibi gözükse de, bunun kendileri için pek çok hayırlara vesile olacağını bilirler. Bu nedenle de hiçbir şekilde ümitsizliğe kapılmaz, Allah'a tevekkül ederler.
Allah Kuran'da müminlerin bu üstün ahlakını şöyle haber vermektedir:
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)