(Tibetliler) yalnız kurşunlanmakla kalmadı; öldüresiye dövüldüler, çarmıha gerildiler, canlı canlı yakıldılar, boğuldular, parçalandılar, açlıktan öldürüldüler, boğazlandılar, asıldılar, haşlandılar, canlı olarak toprağa gömüldüler, kollarından bacaklarından gerilerek parçalandılar ya da kafaları koparıldı. 1
Demokratik Kamboçya'da cezaevi, mahkeme, üniversite, lise, para, posta, kitap, spor, eğlence yoktu. Yirmi dört saatlik işgününde, ölüm bir an bile eksik değildi. Günlük yaşam şu şekilde bölünüyordu: on iki saat bedensel çalışma, yemek için iki saat, dinlenme ve eğitim için üç saat, yedi saat uyku. Devasa bir toplama kampında bulunuyorduk. Artık adalet de mevcut değildi. Yaşamımızın tüm eylemlerini kararlaştıran Angkar'dı. Kızıl Khmerler çelişkili eylemlerini ve emirlerini haklı göstermek için sıkça örneklere baş vuruyordu. Bireyi bir öküzle kıyaslıyorlardı: 'Şu saban çeken öküzü görüyorsunuz. Yemesi buyrulursa yer. Yeterli otun bulunmadığı bir tarlaya götürülürse yine de otlar. Yer değiştiremez. Gözlem altındadır. Ona sabanı çekmesi söylenince, saban çeker. Asla karısını ve çocuklarını düşünmez. 2
Rejim, her bireyin Angkar karşısında tamamen bağımlı olması şeklindeki totaliter tasarısına karşı kendiliğinden bir direniş seti oluşturacağını düşündüğü aile bağlarını gevşetmek ya da koparmak için herşeyi yaptı; çalışma birimlerinin köye çok yakın yerlerinde bile çoğu zaman kendi "lokalleri" (bazen basit hasırlar ya da hamaklar) vardı. Burayı terk etme izni almak çok zordu: kocalar haftalar boyunca eşlerinden ayrı kalıyor ya da dahası çocukları yaşlı ebeveynlerinden uzaklaştırılıyorlardı. Yetişkinler ise ailelerini görmek için izin almadan, kimi zaman da döndüklerinde onların öldüklerini görmüş olmak pahasına ve yakınlarından hiçbir haber almaksızın altı ayı geçirebiliyorlardı. Burada model yukarıdan geliyordu: yönetici çiftlerin kendileri de pek sıkça ayrı yaşıyordu. Bir annenin, küçük olsa bile çocuğuyla fazlaca ilgilenmesine pek iyi gözle bakılmıyordu. 3
Milyonlarca Kamboçyalı'yı yıllar boyunca ezen açlık, bilinçli olarak daha iyi köleleştirmek için kullanıldı. Böylece zayıf düşürülmüş, besin rezervi oluşturmaktan aciz bireyler, daha az kaçma girişiminde bulunurdu. Sürekli beslenme tutkusuna kapılan kişilerde, özerk düşünce, itiraz, hatta cinsellik gücü yıkılır. ... Hatta ebeveynler ile çocuklar arasındaki dayanışmayı kırmayı sağlar. Kendisini besleyen eli, kanlı bile olsa kimse öpmekten çekinmiyordu. 4
"Kurduğumuz ülke için bir milyon iyi devrimci yeterlidir; geri kalanına gereksinimimiz yok. Bir düşmanımızı hayatta bırakmaktansa, on dostumuzu öldürmeyi yeğleriz." 5
Demokratik Kamboçya'da, Angkar'ın şanlı rejimini değil, geleceği düşünmek zorundayız. Geçmiş toprağa gömüldü, 'Yeniler' konyağı, pahalı giysileri ve modaya uygun saç kesimlerini unutmalı. Kapitalistlerin teknolojisine gereksinimimiz yok, hem de hiç! Yeni sistemde çocukların okula gönderilmeleri de gerekmiyor. Kırlar bizim okulumuz, toprak kağıdımız, saban dolmakalemimiz: yazılarımızı çift sürerek yazacağız! Karneler ve sınavlar yararsızdır; çift sürmeyi öğrenin: işte yeni diplomalarınız! Ve doktorlar; artık onlara da gereksinimimiz bulunmuyor! Eğer bağırsaklarının çıkartılmasını isteyen bir kişi varsa, onunla ben kendim ilgileneceğim!...
Görüyorsunuz ne kadar basit, bunun için okula gitmeye gerek yok! Üstelik biz mühendislik ya da profesörlük gibi kapitalist mesleklerine de gereksinim duymuyoruz! Ne yapmamız gerektiğini söyleyecek öğretmenlere de gereksinimimiz yok; bunların hepsi kokuşmuştur. Tarlalarda sıkı çalışmak isteyen kişilerden başkalarına gereksinim duymuyoruz! Yoldaşlar, bununla beraber. çalışmayı ve özveriyi reddedenler var. Doğru devrimci anlayışa sahip olmayan ajitatörler var. Yoldaşlarım, bunlar bizim düşmanlarımızdır! Hatta bunların bazıları bu akşam burada!
Bu kişiler eski dünyanın kapitalist düşüncesine yapışıyor! Onlar hemen tanınabilir: Aranızdan bazı kişilerin hala gözlük taktıklarını görüyorum! Neden gözlük takıyorlar? Onlara bir tokat atarsam, göremeyecekler mi? Ha! Başlarını geriye çekiyorlar; demek ki beni görebiliyorlar. Şu halde gözlüğe gereksinimi yok onların! Kapitalist modasını izlemek için gözlük takıyorlar; bunun kendilerini güzelleştirdiğini sanıyorlar! Buna gereksinimimiz yok bizim: güzel olmak isteyen kişiler tembel ve halkın enerjisini sömüren sülüklerdir! 6
... Terim resmen kullanılmasa da söz konusu olan gerçek cezaeviydi. 2000'i kadın 6000 insan bu ceza kompleksinde, sabahın 05.30'undan gece yarısına kadar terlik, tabanca kılıfı, çanta, kemer, patlayıcı ateşleyicileri, yapay çiçekler üretmek üzere hayvanlar gibi çalışıyordu. Hamile mahkumlar korkunç bir biçimde çocuk düşürmeye zorlanıyordu. Cezaevinde doğan her çocuk kaçınılmaz olarak boğuluyor ya da boğazlanıyordu. 7
İnfazları kim yürütür? Seçim, ellerini kirletmek istemedikleri zaman kurşuna dizen ya da can çekişmeyi izlemek istediklerinde ağır ağır öldüren güvenlik görevlilerinin insafına bırakılır. Ben böyle sopa darbeleriyle, taşa tutmayla ya da kürekle adam öldürülebildiğini de öğrendim. Mahkumların oyun oynayarak, silahla nişan alma yarışması yaparak, göze nişan alarak öldürüldüğü oldu. İşkenceye uğrayanların, aralarında dövüşmeye ve karşılıklı olarak kendilerini parçalamaya zorlandıkları da oldu. Gaddarca katledilmiş kişilerin cesetlerini birçok kez kendi gözlerimle gördüm: Kadınlar çok ender rahat ölürdü. Bıçak darbeleriyle doğranmış göğüsler, kürek sapıyla deşilmiş cinsel organlar, çekiçle kırılmış boyunlar gördüm. Kampta ölüm çok sıradan bir şeydir. 'Siyasi suçlular', hayatta kalmak için elden geldiğince çırpınır. Bunlar, biraz daha mısır ve domuz yağı elde etmek için ne olursa yapar. Yine de bu mücadeleye rağmen, her gün ortalama dört ya da beş kişi açlıktan, kazadan ya da. idam infazından dolayı ölür... 8
Kuzey Koreli sakatlar ciddi bir sürgünün kurbanlarıdır. Yani bunların başkent Pyongyang'da oturmaları söz konusu olamaz. Son yıllara kadar sakatlar ailelerinin onları ziyaret edebilmeleri için varoşlardaki yerleşim yerlerine sürülürdü. Bugün ise bunlar dağlık, ücra bölgelere ya da Sarı Deniz'deki adalara gönderiliyor. İki sürgün yeri kesinlikle belirlenmiş durumda: ülkenin kuzeyinde, Çin sınırlarından fazla uzak olmayan Boucun ve Euicio. Sakatlar konusundaki bir ayrım, bu dışlama siyasetinin Pyongyang'dan başka, Nampo, Kaesong, Çongcin gibi kentlere de uygulanmasıyla yakın zamanlarda daha da şiddet kazandı. Özürlülere koşut olarak, cüceler de sistemli olarak takip edilir, tutuklanır, yalnızca toplumdan uzaklaştırmak için değil çocuk sahibi olmaktan yoksun bırakıldıkları kamplara gönderilir. Kim Cong Il "Cüce soyu ortadan kaldırılmalı" diye bizzat emir vermiştir. 9
Sadece Saygon'un resmi cezaevi olan Chi Hoa Cezaevi'nde, eski rejim zamanında 8 bin kişi bulunduruluyordu; bugün ise aynı cezaevine 40 bin kişi tıka basa doldurulmuş bulunuyor. Mahkumlar sıkça açlıktan, havasızlıktan, işkence altında veya intihar ederek ölüyor... Vietnam'da iki tür cezaevi vardır; resmi cezaevleri ve toplama kampları. Bu sonuncular sık ormanların arasında kaybolmuştur; mahkumlar müebbet zorunlu çalışmaya hükümlüdür, hiçbir zaman yargılanmaz ve hiçbir avukat onların savunmasını üstlenmez. 10