Bu bölüm Ahmet Maraşlı'nın, Kuran'da Sırlı Diziliş, (Okul Yayınları, İstanbul, 2003) kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.
Bu bölümde, içerisinde sayısal bir ifade geçen sureler üzerinde yapılan, çeşitli hesaplama sonuçları sunulmaktadır. İlgili surelerde farklı hesaplar sonucunda elde edilen aynı rakamlar, son derece dikkat çekici boyuttadır. Bu çalışmada surelerdeki hece ve harf adetleri, harf çeşitleri, ebced değerleri gibi çeşitli yönlerden hesaplamalar aktarılmakta ve ortaya çıkan sayılardaki şaşırtıcı benzerlik ortaya konmaktadır.
Kuran-ı Kerim anlam bakımından hikmet ve ilim üstünlüğünün yanı sıra, sayısal olarak da zengin ve olağanüstü düzenler içindedir. Nebe Suresi'nin 29. ayetinde Rabbimiz "... Biz, herşeyi yazıp saymışızdır" buyurmaktadır. Cin Suresi'nin 28. ayetinde ise "... (Allah) herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir" buyrulmaktadır. Kuran-ı Kerim'le ilgili elde edilen mucizevi sayısal düzenler, aynı zamanda Yüce Rabbimiz'in "sonsuz da olsa, herşeyin sayısını bilen" anlamına gelen "Muhsi" isminin bir tecellisidir.
Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuştunuz. (Bakara Suresi, 51)
Ayrıca:
a) Bu ayetler arasındaki sureler şunlardır: "Bakara Suresi", "Al-i İmran Suresi", " Nisa Suresi", "Maide Suresi", " Enam Suresi", "Araf Suresi".
Bu sure adlarındaki toplam hece adedi tam 40'tır.
(Su-re-tü'l-Ba-ka-ra-ti, Su-re-tü A-li İm-ra-ne, Su-re-tü'n-Ni-sa-i, Su-re-tü'l-Ma-i-de-ti, Su-re-tü'l-En'a-mi, Su-re-tü'l-A'ra-fi)
b) Surelerin isimleri olan "El-Bakara", "Al-i İmran", "En-Nisa", "El-Maide", "El-En'am", "El-A'raf", kelimelerindeki harf adedi de 40'tır.
(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona: "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın. (Bakara Suresi, 60)
Sen mü'minlere: "Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üçbin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?" diyordun. (Al-i İmran Suresi, 124)
Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beşbin kişiyle yardım ulaştıracaktır. (Al-i İmran Suresi, 125)
Andolsun, Allah İsrailoğulları'ndan kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır." (Maide Suresi, 12)
Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi. (Araf Suresi, 142)
Biz onları (İsrailoğulları'nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa'ya: "Asan'la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Araf Suresi, 160)
Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir. (Tevbe Suresi, 36)
Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 80)
Güneş'i bir aydınlık, Ay'ı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniziçin ona duraklar tespit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır. (Yunus Suresi, 5)
Bir Hicri ay ise ancak 29 gün veya 30 gün çekebilir. (Bunun dışında da bir ihtimal yoktur.)
Biz geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık; gece ayetini sildik de Rabbinizden bir fazl aramanız, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için gündüzün ayetini aydınlatıcı kıldık. Biz, herşeyi yeterince açıkladık. (İsra Suresi, 12)
Bir Hicri yıl 354 ya da 355 gün çekmektedir. (Bunların dışında bir ihtimal yoktur.)
Yoksa: "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Haydi siz, yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri on sure getirin ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka çağırabildiklerinizi çağırın." (Hud Suresi, 13)
1 Ayet sonunda durarak.
2 Elif, nun, fe, cim, ra, te, mim, he, se, ayn, şın, ye
3 Mim: 3, elif: 8, dal: 1, te: 0
4 Vav, lam
5 İbare sonunda durarak.
6 Se: 0, lam: 9, ye: 10, nun: 5, te: 6, lamelif: 2
7 İbare sonunda durarak.
8 Elif: 11, lam: 11, mim: 7, sad: 1, lamelif: 2
9 Elif: 4, lam: 3, mim: 3, sad: 0
10 Vav, elif, te, mim, nun,he, be, ayn, şın, ra
11 Elif: 2, se: 1, nun:2, te: 2, ye: 1, ayn: 2, şın: 1, ra: 1
12 Elif, se, nun, te, ye, ayn, şın, ra, sin, be, tı, mim
13 Elif: 3, se: 1, nun: 2, te: 2, ayn: 2, şın: 1, ra:1
15 Buradaki yazılım farkı, kelimenin cümlede nesne, özne olma durumuna göre değişmesinden kaynaklanan bir dilbilgisi farkıdır.
16 Fe, elif, nun, be, cim, sin, te, mim, he, se, ayn, şın
17 Lamelif: 2
18 Sin, be, ayn, ye, nun, mim, ra, te, fe, lam, ğayn, elif, he
19 Lamelif: 2
20 Kaf, lam, fe, elif, te, vav, be, ayn, şın, ra
21 Elif: 5, lam:3, ra: 2
22 Secavend tı'da durarak.
23 Be, ayn, şın, ra, sin , vav, mim, se, lam, he
24 Ayn, şın, ra, sin, vav
* İbare: Kuran okunurken kullanılan durak işaretleriyle veya ayet sonu-ayet başı ile ayrılan ifadeler.
Hani Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) on bir yıldız, Güneş'i ve Ay'ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti. (Yusuf Suresi, 4)
İnsanı bir damla sudan yarattı, buna rağmen o, apaçık bir düşmandır. (Nahl Suresi, 4)
Erişkin bir insan bedeninde yaklaşık 100 trilyon hücre bulunmaktadır. Hücrelerin hepsi aynı genetik yapıya sahiptir. Bu genetik yapı, hücrenin çekirdeği içerisinde yer alan kromozomlarda bulunur. Bir insan hücresinde 23 çift, yani 46 adet kromozom vardır. Bunların 23'ü anneden 23'ü babadan gelmektedir. Bu kromozomlarda da, o insana ait özelliklerin kayıtlı olduğu DNA molekülleri vardır. Bilim dünyası, insan hücresindeki kromozom sayısının 46 olduğunu ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında öğrenebilmiştir.
Kuran'da "meni" ve "nutfe" kelimeleri, farklı şeyler olarak bahsedilmektedir. "Meni" bütünü, "nutfe" ise onun bir parçasını ifade etmek için kullanılmaktadır.
* "Nutfe" kelimesi cümlede kullanılış yeri itibariyle, dilbilgisi kuralından ötürü, aşağıda nutfetin, nutfete, nutfeten gibi farklı şekillerde okunmaktadır. Ancak burada anlam değişikliği söz konusu değildir.
Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. (Mü'minun Suresi, 14)
Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır. (Fatır Suresi, 11)
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır). (Mümin Suresi, 67)
Bir damla sudan (döl yatağına) meni döküldüğü zaman. (Necm Suresi, 46)
Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)
Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? (Kıyamet Suresi, 37)
Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. (Nahl Suresi, 68)
Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 69)
Bilindiği gibi bal arısı, ürettiği balı altıgen şeklindeki evlerine -peteklere- doldurmaktadır. Petek inşasında bütün şekiller içinde en ideali altıgendir. Örneğin, petek gözleri beşgen, sekizgen, dokuzgen vs. şeklinde olsaydı, bütün kenarları birbiriyle çakışmayacak; böylece petek gözleri arasında kullanılmayan kısımlar kalacaktı. Ancak arılar Allah'ın ilhamıyla altıgen şekilli petekler yaparak, en az balmumu ile en fazla bal depolarlar.
Petekteki gözlerin iç açıları toplamı 720 derecedir.
Nahl Suresi'nde bu konuya gelinceye kadar olan ibare* adedi 120.
Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın? (Kehf Suresi, 9)
Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). (Kehf Suresi, 11)
Kuran'da Ashab-ı Kehf'in mağarada ne kadar kaldıkları bildirilirken "Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar." (Kehf Suresi, 25) denilmektedir. Müfessirler (tefsir edenler) bu ayeti açıklarken, Kehf Ehli'nin Güneş yılına göre 300 yıl, Kameri takvime göre ise 309 sene uyuduklarına işaret edildiğini ifade etmektedirler.
Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık. (Kehf Suresi, 12)
Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar. (Kehf Suresi, 25)
Kuran'da Ashab-ı Kehf'in mağarada kaldıkları sürenin doğrudan 309 sene olarak belirtilmeyip, 9 yıllık bir sürenin ilave edilmesi son derece hikmetlidir. Çünkü ifade şekli ile Güneş ve Ay yılları (Şemsi ve Kameri yıllar) arasındaki farka dikkat çekilmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Bilindiği gibi Güneş yılı, Dünya'nın Güneş etrafında dönmesinden meydana gelir ve Dünya'nın belirli bir noktadan ardı ardına 2 kere geçmesi arasında kalan 365,242217 Güneş günü, bir Güneş yılını oluşturur. Ay yılı ise 354,36768 günden ibarettir ki, bu Ay'ın Dünya etrafında 12 defa döndüğü süredir. Hesaplayacak olursak, Güneş ve Ay yılı arasında 10,874537 günlük bir fark vardır. Buna göre 100 Güneş senesi 103 Ay senesine denk gelir.
300 Güneş senesinin Ay senesi olarak karşılığını bulmak içinse -tam ayetteki gibi- 9 sene daha ilave etmek gerekmektedir.
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." (Kehf Suresi, 19)
"Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir." (Neml Suresi, 12)
Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. (Neml Suresi, 48)
"Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen "Onu da benim payıma (koyunlarıma) kat" dedi ve bana, konuşmada üstün geldi." (Sad Suresi, 23)
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor. (Mülk Suresi, 3)
Fecre andolsun, on geceye, (Fecr Suresi, 1-2)
1 Elif: 7, ha: 0, dal: 0, ayn: 0, şın: o, ra:1, kef:0, vav: , be: 2
2 Elif, te, ye, mim, ra, lam, he, fe, sin, ayn, cim, vav, be, ha, nun, şın, kef, ze, dal, zel, kaf, hı, dad. Lamelif iki. Besmele dahil veya hariç.
3 Hı, lam, kaf, elif, nun, sin, mim
4 Se, mim, hı, lam, kaf, nun, elif, tı, fe, te
5 Nun: 3, tı: 0, fe: 3, te: 4
6 Nun, tı, fe, te, se, mim, cim, ayn, lam, kef, elif, ze, vav, ha, ye, dad, be, he, ra, kaf, sad, zel, sin. Lamelif iki
8 He, vav, elif, lam, zel, ye, hı, kaf, kef, mim, nun, te, ra, be, se, tı, fe, ayn, cim, ğayn, şın, dal, sin, lamelif iki.
9 Nun: 23, tı: 1, fe: 9, te: 13.
10 Mim, nun, ye, se, kef, elif, ayn, lam, kaf, te, fe, hı, sin, vav, cim, he, ze, zel, ra, be, dal, ha, şın. Besmele dahil veya hariç.
11 Besmele dahil.
12 Besmele dahil.
13 Elif, mim, ha, sin, be, te, nun
14 Besmele dahil.
15 Besmele dahil.
17 Sin, ayn, elif, lam, ye, ra, vav, mim, he
18 te: 2, sin: 2, ayn: 1, ra: 2, he: 1, tı: 1
19 sin, dal, vav, ye, elif, lam, ra, sad, ha, lamelif iki
20 tı: 1, sin: 1
21 45. ayetten itibaren 53. ayete kadar: 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53.
22 Secavend "mim"de, "tı"da ve "cim"de durarak.
23 Ra, kaf, sad, be, be, dal, kaf, be, be, be, be, dal, be, be, kaf, be, be, kaf, be, be, be, tı, be
24 Sin, be, ayn, mim, vav, elif, te
25 Sin: 2, be: 3, ayn: 2
26 "Lamelif" iki
27 Lam: 3, ye: 1, elif: 2, ayn: 1, şın: 1, ra: 2
* İbare: Kuran okunurken kullanılan durak işaretleriyle veya ayet sonu-ayet başı ile ayrılan ifadeler.