''Komünizm Artık Bir Tehlike Değil'' Diyenler Komünistler Tarafından Aldatılıyorlar
ucgen

''Komünizm Artık Bir Tehlike Değil'' Diyenler Komünistler Tarafından Aldatılıyorlar

1245

 

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir kısım kişiler, başlarına gelebileceklerin farkında olmayarak, günümüzde komünizm diye bir tehlikenin olmadığını savunma yanılgısına kapılmaktadırlar. Komünizmin bir 20. yüzyıl felaketi olduğunu, o dönem yaşanıp bittiğini ve artık tehlikenin geçtiğini sanmaktadırlar. Bu fikre o kadar inanmışlardır ki, ne başlarına gelebilecek tehlikeden haberdardırlar, ne de buna karşı bir tedbir alabilirler. Tam tersine, komünizm tehlikesi yok diyerek, hem çevrelerindeki insanları rehavete sürüklemekte hem de kendileri bu belanın içine girmektedirler. Bu yaklaşımlarıyla da komünist zihniyetin rahatlıkla güçlenmesine, zemin bularak yaygınlaşmasına imkan sağlamaktadırlar. Çünkü komünizm, insanların "artık komünist tehlike yok" deyip rehavete sürüklendikleri ve bu belaya karşı hiçbir tedbir almadıkları zamanlarda güçlenir ve yaygınlaşır.

“Komünizm tehlikesi 20. yüzyılda sona erdi” diyenler çok büyük bir yanılgı içindedirler. Komünizm asla yok olmamıştır. Darwinizm varlığını sürdürdüğü müddetçe, komünizm de var olacaktır. Çünkü her ikisi de temelde tek bir ortak felsefeye dayanır: Diyalektik materyalizm. Darwin bu düşünceyi doğaya, Marx ise tarihe ve toplumlara uyarlamıştır. Dolayısıyla, 20. yüzyılda olduğu gibi günümüzde de Marksizm varlığını sürdürmektedir ve Darwinizm var olduğu müddetçe asla dünya siyasetinden yok olmayacaktır.

Nitekim şu anda “Darwinist diktatörlük”, bütün devletlere, eğitim kurumlarına, basın-yayın organlarına hakimdir. Bu hakimiyet, komünist düşünce sistemini beslemekte, eğitim sistemi hiç hızını kesmeden komünist militanlar üretmeye devam etmektedir. Kısaca söylemek gerekirse komünizm şu anda sadece pusudadır.

Bilindiği gibi komünistler 20. yüzyılda Rus komünizminin başarısızlıkla sonuçlanmasını, Marksizmin yanlış uygulanmasına bağlamaktadırlar. Şu anda ise kendilerince, aynı hataları yapmadıkları takdirde, komünist sistemi yeniden canlandırabileceklerini hayal etmektedirler. Bu düşünce, dünyada halen Marksizm'e inanan çok sayıda örgüt, düşünce kuruluşu ve sivil toplum kuruluşu tarafından da savunulmaktadır.

“Güncel komünistler”, daha henüz Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku var iken, bu ülkelerdeki komünist rejimler ile Marksist ideolojiyi birbirinden ayırmışlardı. Mevcut komünist rejimlere "reel sosyalizm", yani yaşanan sosyalizm diyorlar, buna karşılık sosyalist ideolojinin bu rejimlere bağlı olmadığını, rejimler yıkılsa da ayakta kalacağını ileri sürüyorlardı.

Bugün ise bu iddiayı daha etkili bir biçimde dile getirmektedirler. İddiaları şudur: Marx'a göre her toplum belirli evrelerden geçmelidir. Önce kapitalizmi yaşamalı, ardından sosyalizme ve sonra da komünizme doğru ilerlemelidir. Oysa Rusya'da ve diğer 20. yüzyıl komünist rejimlerinde tarım toplumundan sosyalizme doğru ani bir geçiş olmuştur. Aradaki kapitalist aşama atlanmıştır. Dolayısıyla Marksistlerin mantığına göre bu rejimlerin başarısızlığı doğal kabul edilmelidir. Şu an bu ülkelerin kapitalizmi benimsemesiyle birlikte, Marx'ın sözünü ettiği "kapitalist aşama" yaşanacak ve ardından sosyalizm daha kalıcı ve güçlü olarak geri gelecektir. İşte bu nedenle tüm komünistler gizlendikleri yerlerde, kapitalizmin dünyaya hakim olduğu bu anı beklemişlerdir.

Lenin’in “Bir adım ileri, iki adım geri” taktiği çok meşhurdur. Buna göre komünistler hedeflerine ulaşmak için gerektiğinde birkaç geri adım atarak sanki hedeflerinden uzaklaşmış gibi görünürler, gerçekte ise bu bir taktiktir ve pusuda beklemektedirler. Lenin’in üzerine kitap yazdığı bu uygulama günümüzde de yerine getirilmektedir.

Lenin bu durumu şu sözlerle ifade etmiştir:

Bir adım ileri, iki adım geri... Bireylerin yaşamında, ulusların tarihinde ve partilerin gelişmesinde böyle şeyler olur. Ama devrimci sosyal-demokrasi ilkelerinin, proletarya örgütünün ve parti disiplininin eninde-sonunda tam zafer kazanacağından kuşku duymak, alçaklığın en canicesi olur. (Viladimir İliç Lenin, Bir Adım İleri, İki Adım Geri, Çev. Yurdakul Fincancı, Sol Yayınları, Mart 1979, Dördüncü Baskı, s. 267)

Lenin’in bu sözlerinden de anlaşılabileceği gibi, bir komünist için komünizmden vazgeçmek, hatta komünizmin eninde sonunda başarısız olacağından kuşku duymak mümkün değildir. Şu an sadece bir geri adım atılmıştır ve komünist sisteme geçmek için uygun bir dönem beklenmektedir. Bu uygun dönem, tüm dünyada kapitalizmin en fazla yaygınlaştığı dönem olacaktır. Vahşi kapitalizmi uygulayan devletler içinde bir kapital kavgası yaşanacak, insanlar manevi değerlerinden çok maddiyata düşkünlük gösterecek, böylelikle dinden uzaklaşacaklardır. Toplumların dinsizleşmeleri elbette en fazla komünistlerin işine gelecektir. Komünist toplumlar için gereken ilk şart, yani insanların dini, ahlaki ve manevi değerlerden uzaklaştırılmaları, kapitalist sistem tarafından yerine getirilmiş olacaktır. Bundan sonra pusuda bekleyen komünistlere düşen görev, kapitallere el koymak, burjuvayı etkisiz hale getirmek, aile ve devleti ortadan kaldırmaktır. Komünistler inancını ve ahlaki değerlerini büyük ölçüde yitirmiş amaçsız bir toplum üzerinde bu ideallerini gerçekleştirmenin son derece kolay olacağı inancındadırlar.

Şu anda dünya üzerinde yaşananlar tam da komünistlerin istediği ve beklediği şekilde gelişmektedir. Ülkeler kapitalizmi tam anlamıyla uygulamaktadır. Maddiyata olan düşkünlük gerçekten de insanları manevi ve ahlaki değerlerden uzaklaştırmış, din ahlakından uzak, amaçsız ve boşluk içinde toplumlar oluşmasına sebep olmuştur. Rusya’da şu anda komünistler, kendilerince, tarihi sıralamalarının (kapitalizmden komünizme geçiş) bozulmasından kaynaklanan bir düzenleme yapmaktadırlar. Bu nedenle Rus halkını mafyanın eline vermiş ve klasik bir kapitalizmin yaşanmasına ortam hazırlamışlardır. Kurdukları bu sistemle halkı yoğun olarak ezdirmekte ve onlara adeta "başka çözüm yok, tek çözüm komünizm" dedirtmeye çalışmaktadırlar.

Kapitalist yaşam sistemi insanlar üzerinde hipnoz benzeri bir etki oluşturur. Genellikle bu toplumlarda insanlar para kazanmanın, rahat yaşamanın ve tüketmenin peşinde olduklarından pusudaki tehlikelerin de farkında olmazlar. Teyakkuzda değildirler. Komünistler bu durumun bilincindedirler. İnsanların, mal ve kazanç hırsına daldıkları için, komünist düşüncenin güçlenmesini fark edemediklerini ve bu sebeple de komünizm karşısında sürekli yenildiklerini sıklıkla dile getirirler. Komünist düşüncenin kendilerini yutacağını görmelerine rağmen büyük bir çoğunluk, mal ve dünya hırsı nedeniyle körleşir ve savunma reflekslerini yitirir. İşte bu ortam, komünistlerin harekete geçmeleri için en müsait ortamdır.

Komünizm Gizlice Varlığını Sürdürüyor

“Bir adım ileri iki adım geri” stratejisinin bir sonucu olarak, komünizm hala gizliden gizliye varlığını sürdürmektedir. Özellikle Rusya’da iktidar ve bürokrasi kadrolarının tümü, eski komünistlerden oluşmaktadır. Diyalektik materyalizm ile eğitilmiş bu kişiler, komünizm hayallerinden vazgeçmiş değillerdir. Aksine komünizmin kapitalist safhadan geçmesi gerektiğine inananlar, "komünist" olmanın bir gereğini yerine getirmek için kapitalizmin yaşanmasına seyirci kalmaktadırlar. Gerçek anlamda komünist oldukları için, şu an kapitalizmi uygulamakta ve savunmaktadırlar.

Bu durum, yalnızca Rusya’da değil, tüm dünyada bu şekildedir. Avrupa’da neredeyse tüm ülkelerde komünist partiler varlıklarını sürdürmekte, hatta bir kısmı oldukça yüksek oylar almaktadırlar. Eski Doğu Bloku ülkelerinin hemen hepsinde eski komünist kadrolar tarafından yönetilen sosyalist partiler vardır. Komünist yazarlar, sanatçılar sessiz de olsa bir kenarda varlıklarını sürdürmekte, alttan alta komünist düşünceyi insanların bilinç altlarına yerleştirecek mesajlar vermektedirler. Aslında değişen hiçbir şey yoktur. Onlar sadece kapitalizmin kendilerine ortam hazırlamasını sabırla beklemektedirler. Yani Marx’ın öğüdüne uymaktadırlar.

Ancak belki de komünistlerin en fazla işlerine gelen şey, şu an tüm dünyayı sarmış olan ekonomik krizdir. Kısa bir süre öncesine kadar, ekonomik ve demokratik yapının zarar görmeyeceğine dair bir inanç varken, bir anda tüm dünyayı büyük bir ekonomik krizin sarması, insanların siyasi eğilimlerinin yanı sıra, hayata bakış açılarını da büyük ölçüde değiştirmiştir. İşte bu, komünistler için önemli bir menfaat aracıdır. Hatırlanacağı gibi bu tarihte de yaşanmış, 1929'da yaşanan Büyük Buhran sonucunda tüm dünyada büyük bir ekonomik kriz meydana gelmiş, bu da Avrupa'daki komünist ve faşist partilerin popülaritesini bir anda artırmıştır. Büyük Buhran'ı "kapitalist sistemin çöküşü" olarak yorumlayan komünistler, kitleleri çok daha kolay etkileme imkanı elde etmişlerdir. Halk, çözümsüzlük içinde tek yolun komünizm olduğunu kabul etmek zorunda bırakılmıştır.

Şu anda da böyle bir tehlike söz konusudur. Pusuda bekleyen tüm eski kuşak komünistler, onların yetiştirdikleri yeni komünist gruplar ve komünist gençler, böyle bir ekonomik krizden faydalanmanın peşindedirler. Dolayısıyla içinde yaşadığımız şu yıllar, komünizm tehlikesinin tekrar dünya siyasetinde etkin bir konum kazanması için son derece elverişlidir. Komünist partilerin büyük bir kısmı ekonomik krizi, ülkeleri komünist batağın içine çekebilmek için hayati bir fırsat olarak görmektedirler.

Komünizme Karşı Kapsamlı Bir İlmi Çalışma Yapılması Çok Aciliyetli ve Elzemdir

Dünya, komünist terör belasından kurtulmak istiyorsa, dünya çapında anti-komünist ve anti-materyalist ilmi bir çalışmanın yapılması şarttır. Böyle bir çalışmayı gereksiz ve etkisiz görenler, Darwinizm’i yalnızca doğa olaylarıyla sınırlandırılmış bir teori olarak değerlendirenler, genellikle karşı karşıya oldukları tehlikenin çapının farkında olmayanlardır. Şu an PKK terör örgütünün mantığı, Stalin’in, Lenin’in, Mao’nun, Pol Pot’un Darwinizm’in ideolojik gereklerini uygularken kullandığı mantığın aynısıdır. Komünizme destek veren ideolojik temel, yani Darwinizm, doğrudan hükümetler ve devlet kurumları tarafından savunurken, teröriste “silahlarınızı bırakın” demek çok zordur.

Darwinizm durdukça, komünist tehlike de varlığını sürdürmeye devam edecektir. Beladan kurtulmak için TEK –AMA TEK– ŞART, DARWINİZM’İ TÜMÜYLE FİKRİ OLARAK ÇÜRÜTÜP YOK ETMEKTİR.

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo