Popülasyonlar bir coğrafi engelle ayrıldığında, iki farklı ortamda yaşamaya başlayan popülasyonlarda, uzun bir süre içinde gen havuzlarının (bir popülasyonun kalıtsal yapısının) değiştiği izlenebilir. Popülasyonlar birbirlerinden uzaklaştıkça aralarındaki farklılıklar da artar. Popülasyonların değişmesine neden olan izolasyonlar; coğrafi, ekonomik, kültürel ya da iklimsel olabilir.249 (bkz. Coğrafi izolasyon görüşü)
Çeşitli sebeplerden ötürü birbirinden izole olan bu iki popülasyon zaman içerisinde aralarında çiftleşip döl verebilme özelliklerini kaybedebilirler. Bunun doğal bir sonucu olarak birbirleri ile çiftleşmeyen popülasyonların genetik karışımları da kendi aralarında sınırlı kalmış olur. Bu tür bir yalıtımın kökeninde, çoğu zaman coğrafik bir yalıtım vardır.
Evrimcilere göre popülasyonlar arasında çiftleşmeyi ve verimli döller meydana getirmeyi önleyen her etkileşmeye "yalıtım" ya da "izolasyon mekanizması" denir. Evrimcilere göre türün oluşması için üremede yalıtım zorunludur.250 Evrimci bir kaynakta bu gereklilik şöyle açıklanmaktadır:
Bu olmaksızın hiçbir tür diğerinden ayrılamaz; eğer ayrılmışsa varlığını bağımsız olarak sürdüremez. Eğer tüm hayvanlar birbirleriyle serbestçe çiftleşip döl meydana getirebilselerdi? bütün zoolojik birimler ortadan kalkarak bir derecelilik (adım adım benzerlik? meydana gelecekti. Yani bir köpek? bir at? bir kedi veya sığır ayrı olarak bulunmayacaktı; her hayvanın kombinasyonları olacaktı. Keza hayvanlarla insanlar arasında da kırılım meydana geleceği için insan benzeri birçok hayvan veya hayvan benzeri birçok insan olacaktı. Bir zaman sonra da tüm bunların karışımından ilginç bir melez çıkacaktı. Sokakta? üreme yalıtımı olmadığı için birçok köpek çeşidini değişik melezler olarak izlemekteyiz. Köpeklerin hepsi aynı türe ait oldukları için aralarında melez meydana getirirler. Bu nedenle köpek yetiştiricileri? belirli özellikleri sabit tutabilmek için saf ırklar kullanmaya özen gösterirler. Eğer bu kontrol yapılmazsa bir zaman sonra tüm köpeklerin karışımından ortaya garip melezler çıkacaktır.251
Evrimciler türlerin kökeni konusuna izolasyonla açıklama getirmeye çalışırlar. Çünkü yeryüzünde bu kadar çok sayıda türün nasıl oluştuğu evrimciler açısından cevaplanması oldukça zor bir sorudur. Dolayısıyla izolasyon kavramı da evrimciler tarafından kasıtlı olarak yeni bir tür oluşturan bir mekanizma olarak açıklanmaktadır. Fakat gerçekte izolasyonla yeni bir tür oluşmamaktadır. Bu durum sadece gen havuzunun daralmasından kaynaklanan, farklı varyasyon örneklerinin ortaya çıkmasıdır. Buradaki ikiye bölünmeden kaynaklanan türleşmenin temelinde ise genetik bir uyumsuzluk yoktur. Aslında genetik bilgi açısından bu canlılar hala aynı türe aittirler.
Dolayısıyla söz konusu "türleşme"nin evrim teorisini destekler hiçbir yönü yoktur. Çünkü evrim teorisi, canlı türlerinin hepsinin basitten komplekse doğru rastlantılar yoluyla türediği iddiasındadır. Dolayısıyla bu teorinin dikkate alınabilmesi için, ortaya "genetik bilgiyi artırıcı mekanizmalar" koyabilmesi gerekir. Gözü, kulağı, kalbi, akciğeri, kanatları, ayakları veya diğer organ ve sistemleri olmayan canlıların bunları nasıl kazandıklarını, bu organ ve sistemleri tanımlayan genetik bilginin nereden geldiğini açıklayabilmesi gerekir. Zaten var olan bir canlı türünün genetik bilgi kaybına uğrayarak ikiye bölünmesi, kuşkusuz bununla hiçbir ilgisi olmayan bir durumdur.
Bu ilgisizlik aslında evrimciler tarafından da kabul edilir. Bu nedenle evrimciler, bir türün kendi içindeki varyasyonlarını ve "ikiye bölünerek türleşme" örneklerini "mikroevrim" olarak tanımlarlar. (bkz. Mikroevrim) Mikroevrim, zaten var olan bir türün içindeki çeşitlenmeler anlamında kullanılmaktadır. Ancak bu tanımda "evrim" ifadesinin geçirilmesi bütünüyle maksatlı olarak yapılmış bir aldatmacadır. Çünkü ortada evrim gibi bir süreç yoktur. Durum, o türün gen havuzunda var olan genetik bilginin farklı bireylerdeki dağılımından, değişik kombinasyonlarından ibarettir. Kaldı ki evrimcilerin cevaplaması gereken, "Tür ilk başta nasıl oluşmuştur? Türlerin daha üst kategorileri olan sınıflar, takımlar, aileler, şubeler başlangıçta nasıl meydana gelmiştir?" gibi sorulardır.
249 Özer Bulut, Davut Sağdıç, Elim Korkmaz, Biyoloji Lise 3, MEB Basımevi, İstanbul, 2000, s.152
250 Prof. Dr. Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları, Genel Biyoloji/Genel Zooloji, Cilt-I, Kısım-I, Ankara, 1993, s.605
251 Prof. Dr. Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Meteksan Yayınları, Ankara, 1995, s.689