25-26-27 Mayıs 2010 tarihlerinde İsviçre’nin Lozan, Zürih ve Cenevre şehirlerinde, Sayın Adnan Oktar’ı temsilen Dr. Oktar Babuna ve Dr. Cihat Gündoğdu’nun katılımıyla “Evrim Aldatmacası ve Yaratılış Gerçeği” konferansları gerçekleştirildi. İsviçre basınında haftalar öncesinden büyük yankı uyandıran konferanslar, Darwinist çevrelerde çok büyük bir panik meydana getirdi. Bu yaşanan panik, Darwinizm’in bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, güçlü bir yıkım darbesi aldığının en önemli delillerindendir.
Geçtiğimiz Mayıs ayının son haftası İsviçre’nin çeşitli şehirlerinde gerçekleştirilen “Evrim Aldatmacası ve Yaratılış Gerçeği” konferanslarına İsviçre’nin tüm büyük gazeteleri geniş yer verdi. İsviçre Devlet televizyonu dahil birçok televizyon kanalı konferanslara katıldı. Haberlerde, Harun Yahya müstear ismini kullanan Sayın Adnan Oktar’ın evrim teorisinin ne kadar büyük bir aldatmaca olduğunu ortaya koyan eserlerine geniş yer verildi.
Aslında bu İsviçre için ilk değildi
İsviçre ilk büyük şoku 2007 yılında Harun Yahya’nın “Yaratılış Atlası” isimli eserinin ülkenin önde gelen siyasetçilerine ve akademisyenlerine gönderilmesi sırasında yaşamıştı. O dönemde İsviçre basınında çıkan haberler yine Darwinistlerin içinde bulundukları çaresizliği açıkça ortaya koyan ifadelerle doluydu. Yaratılış Atlası‘nın tüm dünyada oluşturduğu şoku gözler önüne seren bu haberler, aynı bugün olduğu gibi, Darwinizm’in bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, güçlü bir yıkım darbesi aldığını ortaya koyuyordu.
Yaratılış gerçeğini ortaya koyan 300 milyon fosil karşısında büyük bir sessizliğe gömülen, tek bir proteinin dahi tesadüfler sonucu ortaya çıkmasının imkansız olduğunu itiraf etmek zorunda kalan ve tek bir ara geçiş formu dahi ortaya koyamamış olan Darwinistlerin yaşadığı bu panik tek bir gerçeği ortaya koymaktadır: Darwinizm artık yenilmiştir VE DARWİNİSİTLERİN BU YENİLGİYİ KABUL ETMEKTEN BAŞKA BİR YOLLARI YOKTUR.
ÇÜNKÜ
Ortaya dökülen evrimci sahtekarlıklar, çarpıtmalar, artık genç zihinlere kazınmış; evrenin ve insanın yaratılışında tesadüflerin yeri olamayacağı gözler önüne serilmiştir. Tesadüflere bel bağlayan evrim teorisinin, akıl, mantık ve sağduyu ile çelişkisi beyinleri fethetmiştir. Darwinist yenilginin artık geri dönüşü yoktur. Bundan sonra alınan hiçbir tedbir, hiçbir yasak, Allah’ın izniyle evrime şüphe ile bakan beyinlere etki edemeyecektir.
Tarihin en büyük bilim sahtekarlığını desteklemiş olmanın utancını yaşayanlar sessizleşmiş, savunma güçlerini, şevklerini kaybetmişlerdir. Sahte bir teoriye ömürlerini harcamış olmanın yıkılmışlığını yaşayan ve son bir gayretle kaybettikleri itibarlarını kurtarmak isteyenler ise, demokrasi, düşünce ve inanç özgürlüğü gibi temel insani hakları umursamaz hale gelmişlerdir. Yaşadıkları paniğin şiddetinden, evrim teorisini sorgulamayı, eleştirmeyi, hatta şüpheyle bakmayı dahi yasaklamaya yeltenmişlerdir. Senelerce sözde bilimsellik kisvesine bürünen Darwinistler, gerçek yüzlerini göstermeye başlamışlar ve evrim teorisine ateizm uğruna, körü körüne bağlı olduklarını göstererek dogmatik düşüncenin örneği olmuşlardır.
Hiç şüphesiz fikirden bu denli korkulması, sadece Allah’ın varlığını, birliğini ispatladığı için “Evrim Aldatmacası ve Yaratılış Gerçeği” konferanslarının ve Yaratılış Atlası‘nın tehlikeli görülmesi ise, bu konferanslardaki ve kitaptaki mesajın doğruluğunu tasdik etmektedir. Bir Kuran ayetinde Yüce Rabbimiz şöyle bildirmektedir:
“Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah‘a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” (Enbiya Suresi, 18)
Darwinist bilim adamları, Darwin’den beri insanları kandırmaktadırlar. “Bilim adamı doğru söyler, söylediği tartışılmaz” yanılgısına dayanan bu sistem insanları bir yalana inanmaya, hatta tüm hayatlarını bu yalana göre yaşamaya yöneltmiştir. Öyle büyük çaplı bir oyun oynanmıştır ki, bilimsel gerçekler insanlardan gizlenmiş, onun yerine yalan ve sahte olan kullanılmış, elde edilen veriler çarpıtılarak evrim yalanına uyarlanmaya çalışılmıştır. Eğer veriler evrim yalanına uymuyorsa ya saklanmış ya da yok edilmiştir. İnsanlar yıllar boyunca açıkça ve zalimce aldatılmış, Darwinist bilim adamlarından edindikleri bilgilerin gerçek olduğunu zannetmişlerdir. |
Adnan Oktar'ın İsviçre'nin Lozan şehrinde yapılan konferansla ilgili yorumları
Adnan Oktar'ın 25 Mayıs Güneydoğu Olay TV ve 26 Mayıs TV Kayseri ve Samsun Aks TV'deki röportajlarından
Sayın Adnan Oktar’ın İsviçre’deki Darwinist Panik Hakkındaki Yorumu
ADNAN OKTAR: Demokrat olsunlar. Fikir özgürlüğüne açık olsunlar, gerçeklere açık olsunlar. Hakikati kabul etmeyi bilsinler. Bizim yapacağımız şeylerin daha çok az bir kısmını gördüler. Daha biz yeni başlıyoruz. Daha yeni soluklanıyoruz. Biz daha üç yaşında bir çocuk gibiyiz. Daha dur bakalım. Böyle yıldırım gibi gideceğiz Allah’ın izniyle, yıldırım inşaAllah. Bundan sonra yalan yok, talan yok, oyun da yok. Dünyayı kandırmalarına müsaade etmeyiz. Doğru konuşacaklar, bilimle konuşacaklar. Bilimi gördüklerinde araziye geçiyorlar. Yani tentürdiyot damlatılmış gibi üstlerine, böyle hemen dümdüz oluyorlar. Biz komünistlere demokrasiyi öğreteceğiz. Fikir özgürlüğünü öğreteceğiz, ılımlı olmayı öğreteceğiz, barışçı olmayı öğreteceğiz, bilimle konuşmayı öğreteceğiz, bilime saygıyı öğreteceğiz inşaAllah.
OKTAR BABUNA: Evet Hocam inşaAllah. Özellikle sizin anlattığınız gibi maddenin gerçeğini anlatınca tam oluyordu inşaAllah. Ona hiçbir şekilde en ufak bir itiraz edemiyorlar. Darwinizm ve materyalizmi yerle bir etmişti. Siz de İsviçre’deki konferansta video konferansla anlatmıştınız. İslam ahlakının hakimiyetini anlattınız hocam. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıktığını, Hz. İsa (a.s.)’ın geldiğini ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in tarihlerini verdiğini de söylemiştiniz, Kıyamete işaret etmiştiniz hocam inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Kardeşim bak diyorum ki; “İslam ahlakı bu yüzyılda hakim olacak.” Durduk yere söyler miyim ben bunu? Bayağı akılcı bir adamım. Hurafeden nefret eden adamım. Adım gibi eminim inşaAllah. Bir bildiğim var ki söylüyorum. “Hz. İsa (a.s.) gelecek” diyorum, “geldi” diyorum. Bir bildiğim var ki söylüyorum. “Hz. Mehdi (a.s.) çıkacak, çıktı” diyorum. Bir bildiğim var ki söylüyorum. Ben ispat edemeyeceğim bir şeyi söylemem inşaAllah. Yani yalan çıkacak bir sözü söylemem. Bunların hepsini görecekler. Bak Bediüzzaman’ın has talebeleri bugün toplantı yaptılar, tabii. Bir şeyler oluyor. Yarın da Bediüzzaman sergisi başlıyor inşaAllah. Bunlar hepsi, bazısı örtülü, bazısı açık manevi gelişmeler inşaAllah.
OKTAR BABUNA: Siz konferansta bunları anlattıktan sonra hocam, zaten hissedilir bir şekilde yüz ifadeleri değişmişti bütün salondakilerin. O Altınçağ’ı, Altınçağ’ın çok yakın olduğunu anlattığınızda elhamdülillah.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Şimdi neden anlatıyoruz? Diyoruz ki; “putu yıktık, putu yerle bir ettik.” “Tamam” diyorlar, “putu devirdiniz, yerine?” “Yerine nur getirdik” diyoruz “Kuran’ı”. O zaman “elhamdülillah” diyorlar. O zaman eksik kalır, putu yıktıktan sonra hakkı söylemek lazım, tabii. (Sayın Adnan Oktar’ın 29 Mayıs 2010 tarihinde canlı olarak yayınlanan Kocaeli TV röportajından)
Sayın Dr. Oktar Babuna Darwinistlerin İsviçre’deki Paniğini ve Sayın Adnan Oktar’a Gösterilen Teveccühü Anlatıyor
OKTAR BABUNA: İsviçre’nin en büyük gazetelerinde haftalarca, üç dört hafta tek konu sizdiniz hocam. Bütün İsviçre hop oturup hop kalktı. Milyonlarca insan inşaAllah. Biz sadece iki tanesini getirebildik ama her gün bu şekildeydi bütün aldığımız gazeteler. Bin tane panoda... İsviçre’nin en büyük gazeteleri. Sürekli olarak hocam sizden bahsettiler. Adeta yenilgiyi kabul etmişlerdi. Bütün konferanslarda ellerindeki bütün kozları öne sürdüler. Bütün bu CERN’in çalışan en üst düzey bilim adamları sizin video konferansla bağlandığınız tarihi toplantıya da katılmışlardı. Bütün akademisyenler vardı, Darwinist profesörleri vardı, tek bir itiraz gelmedi hocam. Siz bağlandığınızda çok detaylı olarak anlattınız. Bütün salon dinledi, hiç itirazsız dinledi. Biz çıktıktan sonra orada hala böyle sakallı Darwinist profesörler vardı. Aralarında harıl harıl konuşuyorlardı, çıkıp bırakamamışlardı toplantıyı maşaAllah. Sürekli olarak orada hocam. Mesela bir rahip de gelmişti Hıristiyanlardan. Sizi çok seviyorlar.
Orada hem Türklerden hem diğer Müslümanlardan programlarınızı ve kitaplarınızı takip eden çok önemli bir kitle var inşaAllah. Özellikle orada yaşayan Türklerden de söylediler, her gece de seyrediyorlarmış buradaki programlarınızı. Özellikle belirtmemizi söylediler. Şu anda maşaAllah Allah sizi vesile etmiş, bütün dünyayı kaplamış durumdasınız. O çok net bir şekilde belli oluyor hocam, ezici bir şekilde maşaAllah. Siz konferansa bağlandıktan sonra, bu bir saatlik tarihi konuşmanızla maşaAllah, Allah razı olsun, bütün salon tam teslim olmuştu. Bir kişi böyle biraz kıpırdar gibi oldu, bir şey söylemeye çalıştı. Çok dikkat çekici bir şekilde orta yaşlı birisi vardı, oturarak dinliyordu. Uzun süre dinledi sizi başını sallayarak. Ayağa kalkarak bütün salona döndü, “kesin” diye böyle bir hareket yaptı ve bir daha hiçbir itiraz olmadı.
ADNAN OKTAR: Hay maşaAllah. Demek ki Hz. Hızır (a.s.) da oradaydı inşaAllah. Veyahut onun taifesi inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 29 Mayıs 2010 tarihinde canlı olarak yayınlanan Kocaeli TV röportajından)
İsviçre'de Darwinistlerin uğradıkları bozgundan sonra İsviçre medyasında çıkan haber
Adnan Oktar’ın 27 Mayıs 2010 tarihli Adıyaman Asu TV röportajından
Bilim Yerine Holiganlık Darwinistlerin Yegane Yöntemidir
Darwinistler bilimden korkarlar. Bilimin getirdiği gerçeklerin anlaşılmasından, bilinmesinden, dünyaya yayılmasından dehşete kapılırlar. Bunun nedeni, bilimsel her şeyin evrim teorisini yerin dibine geçirmiş ve geçersiz kılmış olmasıdır.
İşte bu sebeple Darwinistler, hiçbir zaman hiç kimseye BİLİM İLE BİR CEVAP VEREMEMEKTEDİRLER.
Bilimsel delile verdikleri cevap yalnızca SALDIRGANLIKTIR.
Bilimsel kanıtların sunulduğu evrim karşıtı konferanslara, delillerle değil yalnızca PANKARTLAR VE EYLEMLERLE KARŞI KOYARLAR.
Bilimsel delillerin –gerçek fosillerin– sergilendiği sergileri KAPATTIRMAYA KALKIŞIRLAR.
Bilimsel delil sunan kitapları YAKMAYA KALKARLAR.
Bilimsel delilleri okullarda okutmaya çalışanları MAHKEMEYE VERİRLER.
Yaratılış savunucularının deliller getirerek karşılıklı tartışma davetlerini dehşet ve korku içinde geri çevirir, asla kendileri böyle bir talepte bulunamazlar.
Darwinistler, bilimsel delile bilim ile karşılık vermek yerine ZORBALIKLA, SALDIRGANLIKLA, KABA KUVVETLE VE BAĞIRIŞ ÇAĞIRIŞLA cevap verirler. Çünkü ELLERİNDE BİLİMSEL DELİL YOKTUR ve ayakta kalabilmek için bildikleri tek yöntem de budur.
Ellerine geçen her fırsatta demokrasi, hak, özgürlük, düşünce hürriyeti gibi kavramların ardına sığınan Darwinistler, iddialarının geçersizliği ispatlandığında bir anda bağnaz ve saldırgan hale gelirler. Devamlı ardına sığındıkları düşünce özgürlüğü, söz hakkı, demokrasi, fikir hürriyeti gibi kavramları bir anda yok sayarlar. Sürekli olarak kendilerinin düşünce özgürlüğünü savunan, demokratik, aydın düşünceli insanlar olduklarını iddia eder, fakat Yaratılış gerçeğini kanıtlayan deliller ortaya konulduğunda hemen tahammülsüzleşir hatta saldırganlaşırlar. Aslında iddiaları konusunda EN SABİT FİKİRLİ, EN FANATİK, EN BAĞNAZ VE EN SAPLANTILI OLANLAR DARWİNİSTLERİN KENDİLERİDİR. Çünkü Darwinizm, bilimin getirdiği bir sonuç değil, aksine BİLİMİN YALANLADIĞI SAHTE VE SAPKIN BİR İNANÇTIR. Sadece ideolojiye ve batıl bir inanç sistemine dayandığı için ancak HOLİGAN YÖNTEMLERİYLE AYAKTA TUTULMAYA ÇALIŞILMAKTADIR.
Darwinizm uzun yıllardır, Darwinist diktatörlüğün himayesi altında, bu zorbaca politika ile insanları sindirmektedir. Bugün Darwinizm dünya çapında devlet kurumlarına hakimse, bunun tek sebebi söz konusu ZORBACA VE SALDIRGAN SİNDİRME POLİTİKASIDIR.
Eğer bir Darwinist, bilimsel bir konferansa elinde delille değil de pankartlarla geliyor, bağırtı çağırtı ile bilimsel açıklamaları susturmaya çalışıyor, evrim karşıtlarına saldırıp onları sindireceğini zannediyor, bilimsel bir konferanstan polis gözetiminde uzaklaştırılıyorsa, bunlar Darwinizm’in gerçek yüzünün görülmesi için yeterlidir.Darwinizm’in yıkım haberi, Darwinistler arasında olağanüstü bir panik başlatmıştır. Artık hiçbir zorbaca hareket, Darwinistlerin sahte dinini ayakta tutamayacaktır. Bu Allah’ın adetullahıdır. Her şeyden haberdar olan Rabbimiz, bir ayetinde iman edenlerin her zaman üstün geleceğini şöyle bildirmektedir:
“Allah, yazmıştır: “Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de.” Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.” (Mücadele Suresi, 21)