İslam Dünyası İçin Örnek Bir Ülke: TÜRKİYE
ucgen

İslam Dünyası İçin Örnek Bir Ülke: TÜRKİYE

616

 
Günümüz Müslümanlarının yaşadığı coğrafyaya bakılacak olunursa, Batı Afrika’dan Uzakdoğu’ya kadar yayılan geniş bir alan göze çarpar. Bu coğrafya büyük yeraltı zenginliklerine sahip. Sermaye ve teknik alt yapı konusunda son derece iyi durumda olan ülkeler de var. Tarımsal üretime uygun bereketli topraklar da oldukça fazla. Buralarda nüfus açısından da bir sıkıntı yok. Fakat İslam ülkeleri böyle geniş imkânları olmasına rağmen dünya ekonomisinde ve siyasetinde lider konumda değiller. 
 
Tüm bu olumsuzluklara rağmen bir ülke var ki, İslam coğrafyası ile özdeşleştirilen geri kalmışlık ve kavrulmuşluk imajını değiştiriyor: Türkiye.
 
Yaklaşık seksen yıl önce Modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan kalkınma hareketi son 12 yılda bir hayli gelişti. Halihazırda Türkiye’de daha önce hiçbir İslam ülkesinde gerçekleşmeyen gelişmeleri gözlemlemek mümkün. Ülkenin her tarafına yayılan otobanlar, Asya’yı deniz altından Avrupa’ya bağlayan tüp geçitler, uzaya yerleştirilen uydular, barışçıl amaçlar için kullanmak üzere kendi uçağını, helikopterini ve üreten güçlü bir ordu... 
 
Şüphesiz ki barışçıl yönü Türk ordusunun çok önemli bir özelliği. Türk Silahlı Kuvvetleri Müslümanların sıkıntıya düştüğü ülkelerde güvenliğin ve barışın garantisi olarak görülüyor. Öyle ki Afganistan’da görev alan çok uluslu askeri birliklerde sadece Türk askerleri silahlarını doğrultmadan rahatça devriye gezebiliyordu. 
Afganistan’da Somali’de, Bosna’da, Kosova ve Lübnan’da görev yapan Türk askerleri sadece güvenlik görevi yapmadılar, buralarda fırınlar kurup yollar yaptılar, köprüleri tamir edip okullar inşa ettiler. Bunlar Türk askerinin İslam dünyasında huzuru ve gelişmeyi ne kadar çok istediğinin de bir göstergesi aslında. 
 
Ordusu gibi Türk milletinin kalbi de İslam Dünyası için çarpıyor. Türkiye’nin Pakistan’daki sel felaketinde tüm imkânlarını seferber etmesi bunun güzel bir örneği. Arakan’da Müslümanlara yapılan zulme karşı sesini yükselten tek İslam ülkesi Türkiye.
 
Türkiye 10 yılı aşkın bir zamandır İslam coğrafyasında yaşanan sıkıntılara ve çatışmalara çözüm üretmek için yoğun bir biçimde çabalıyor. Yerine göre taraflara bazen önerilerde bulunuyor, bazen uyarılar yapıyor, bazen de bizzat destek veriyor. 
 
Türkiye’nin hamiyet-i İslamiyesinin güçlü olmasının yanında dikkat çekici başka özellikleri de var. Ülke her şeyden önce işleyen bir demokrasiye sahip. Türkiye, çok partili parlamenter sistemi en uzun süredir işleten İslam ülkelerinden biri. Avrupa Birliği ile müzakere yapan yegâne Müslüman ülke aynı zamanda Türkiye. Demokrasinin başarılı olmasının ana sebeplerinden biri ülkede radikalizme geçit vermeyen modern bir yapının var olması. 
 
Bugün başta Afganistan olmak üzere birçok İslam ülkesini tehdit eden radikal unsurlar Türkiye’de etkili olamadılar. Şüphesiz bunda alınan tedbirlerin önemi büyük. Örneğin okullarda kızlar ve erkekler beraberce modern bilimlere dayalı olarak eğitim alıyorlar. Bu arada Türk hükümeti dini özgürlüklerin önündeki engellerin kalkması için de itina ile çalışıyor. 
 
Hükümet dini özgürlükleri teşvik edip desteklerken tek yanlı bir tutum sergilemiyor. Örneğin daha önce el konmuş Kilise mallarını ve arazilerini Hıristiyanlara iade ediyor, ülkedeki Sünnilerden sonra en büyük Müslüman grubu olan Alevilerin sorunlarının çözümü için çalışıyor. Türkiye’deki demokratik siyasal yaşam ve bağnazlıktan uzak İslam anlayışı, pek çok Müslüman ülkede görülen mezhepsel çatışmaların yaşanmasını önlüyor. 
 
Kadın veya erkek, Hıristiyan veya Müslüman ya da Alevi veya Sünni olsun tüm Türkiye vatandaşları yasalar önünde eşit. 
 
Kadınlar ve erkekler beraber okuyor, beraber çalışıyor ve beraber seyahat edebiliyorlar. Kadınlar giyimleri nedeniyle ayrımcılığa uğramıyor, insanların dindarlığı için kıyafetleri ölçü alınmıyor. Başı açık bir kadın, başı örtülü bir kadınla aynı haklara ve ibadetlerini yapma özgürlüğüne sahip.
 
Bir yanda Afganistan’ı yerle bir eden, tüm sosyal ve kültürel yapıları yok eden tutucu, katı bir İslam anlayışı; diğer yanda Türkiye’yi Avrupa’ya yakınlaştıran farklı dinlerin ve mezheplerin başarı ile bir arada yaşamasına vesile olan modern bir İslam anlayışı. Türkiye tüm bu başarıları ile bağnazlığın hâkim olduğu İslam anlayışına karşı alternatif bir model olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’nin bu özelliği yalnız Avrupa ülkelerinin değil, tüm İslam coğrafyasının da dikkatini çekiyor. 
 
İngiltere kökenli bir kamuoyu araştırma kuruluşu olan YouGov’un 2012’de yaptığı ve Arap dünyasının Türkiye’ye bakışını ölçtüğü anket bu ilginin bir delili.  
 
Ankete göre katılanların % 72’si Türk politik sisteminin Arap Devletleri için başarılı bir model olacağını söylüyor. Katılanların % 50’si ise Türk modelinin Suudi ve Amerikan modellerinden daha uygun olacağını dile getiriyor. Ankete katılanlar Türkiye’yi desteklemelerini 3 nedene dayandırıyorlar. 
 
Bu nedenler şöyle:
1. Türkiye Arap Dünyasına kültürel, dini ve geleneksel açıdan çok yakın.
2. Türk modeli Türkiye’yi dünyanın saygıyla baktığı bir ülke haline getirdi.
3. Türk modeli İslam’ı siyasetin dışında tutmuyor; bu da Arap Dünyasının ihtiyacı olan bir politik model.
 
Ankete katılanların %75’i Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğunu düşünüyor. Kuzey Afrika’da bu oran % 82’ye çıkıyor. Ankette son olarak katılanların % 85’inin Türkiye’yi örnek bir model olarak gördüğü tespitine de yer verilmiş. 
 
Tüm bunlar dünyaya barış ve huzur getirecek bir İslam Birliği'nin sağlanması konusunda Türkiye'nin önemli bir role sahip olduğunun açık bir göstergesi. Türkiye İslam dünyasında dar bir mezhebi değil, dünya Müslümanlarının büyük çoğunluğunun izlediği Ehli Sünnet inancını temsil ediyor. Üstelik hoşgörülü ve ılımlı bir anlayışa sahip. Tüm bunlar Türkiye’yi İslam Birliği'ne manevi olarak önderlik etmeye aday kılan önemli vasıflar. 
 
Milli ve dini kimliklerin giderek daha da önem kazandığı ve medeniyetler arasında çatışmaların yaşandığı şu sıralarda Türkiye’nin model alınacağı bir İslam Birliği, var olan anlaşmazlıkları ortadan kaldıracaktır. Allah'ın izniyle yaşanacak bu güzel gelişmeler ile tüm dünya aydınlık bir çağa kavuşacaktır.
 
Adnan Oktar'ın Times of Oman'da yayınlanan makalesi:
 

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo