Yüce Allah ayetlerinde, sadece dünya için istekte bulunan kişilerin ahirette bir kazançları olmayacağını bildirmektedir. Allah'tan gereği gibi korkup sakınmayan, ahirete de kesin bir bilgiyle iman etmeyen insanların istekleri sadece dünyaya yönelik olur. Onlar zenginliği, mülkü, itibarı hep bu dünyadaki hayatları için isterler. Allah, dünyayı isteyenlere dünyayı verir, ancak onlar ahirette büyük bir kayıp içinde olurlar. Müminler ise ayette bildirildiği gibi hem dünya hayatları hem de ahiretleri için Allah'tan istekte bulunurlar. Çünkü ahiretin dünya hayatı kadar kesin ve yakın bir hayat olduğuna iman ederler.
Müminler de dualarında Allah'tan sağlık, zenginlik, ilim ve güzellik isterler. Ancak onların her dualarında Allah'ın hoşnutluğu ve din ahlakına uygun bir niyet vardır. Örneğin zenginliği, Hz. Süleyman (a.s.) gibi Allah yolunda kullanmak için isterler. Hz. Süleyman (a.s.), Allah'tan kendisine kimsenin erişemeyeceği kadar büyük bir mülk vermesini isterken bunu dünyaya yönelik bir hırs olarak değil, Allah yolunda kullanmak, insanları Allah'ın bildirdiği din ahlakına çağırmak ve Allah'ı zikretmek için istemiştir. Müminler zenginliği de sağlığı da; Allah yolunda mücadele edebilmek, Allah’ın rızasını kazanabilmek, Allah’ın varlığını, birliğini anlatabilmek ve İslam ahlakını tüm dünyaya yaymak üzere tebliğ faaliyetlerinde bulunabilmek için isterler.
Dünya hayatını isteyen, ahireti düşünmeyenlerin ise tüm istekleri kendi menfaatleri için bu dünyaya yöneliktir. Tüm ilmin yegane sahibi olan Allah, bu insanların dünyada isteklerini verir, ancak onlara ahirette azap dolu bir hayat vardır. Dünya hayatında sahip oldukları hiçbir nimete ahirette ulaşamazlar. Allah bu önemli bilgiyi, Kuran'da şu ayetleriyle insanlara bildirmektedir:
“Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde arttırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur.” (Şura Suresi, 20)
“Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.” (İsra Suresi, 18)