Uluslararası toplumun ilgi odağı olan konular her gün basın manşetlerinde yerlerini alırken, pek de gündemimize gelmeyen büyük bir trajedi yaşanıyor dünyada. Tanıdığımız, unutulmamış ve hiç bitmemiş bir trajedi bu; Afrika ve açlık trajedisi.
2011’deki iç çatışmalar ve büyük kuraklık sonrasında şahit olmuştuk Somali’deki korkunç manzaralara. İnsanlar açlıktan ölüyor, uluslararası toplum bir türlü harekete geçemiyor ve çeyrek milyon insanın açlıktan can verişini bütün dünya sadece izliyordu. Elbette bu soruna çare bulmaya çalışanlar oldu; ama çabaları yeterli olmadı. Dünyayı hareket geçirmeye güçleri yetmedi.
Şimdi aynı kitle, Somali’de bu korkunç manzaranın yeniden yaşanmasından çekiniyorlar. Çünkü kuraklık eskisinden daha güçlü şekilde bu bölgeyi vurmuş durumda. Birleşmiş Milletler, Somali’de uzun süredir devam eden kuraklık nedeniyle 305 bin çocuğun yetersiz beslendiğini, 58.300 çocuğun ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. BM’ye göre nüfusun %40’ının yani 4.7 milyon kişinin insani yardıma ihtiyacı var. Bu durum Afrika boynuzunun diğer halkalarını da etkilemiş durumda. Etiyopya’da yağmur yağmaması nedeniyle 10 milyondan fazla kişinin gıda yardımına ihtiyacı olduğu bildirilirken Zimbabwe’de kuraklığın yaşandığı yerler felaket bölgesi ilan edildi. Kuraklığın kısmen doğu ve güney Afrika’yı etkileyen El-Nino’dan kaynaklandığı belirtiliyor.
Somali içinde 1 milyon kişi bu tehdit ile karşı karşıyayken, ülkede asıl tehdit içeren bölgeler Puntland ve Somaliland adı verilen özerk bölgeler. Somaliland’de kuraklık, beslenemeyen binlerce hayvanın ölümünü beraberinde getirdi. Tek geçim kaynakları hayvancılık olan halk şu anda yiyecek hiçbir şey bulamıyor. Uluslararası yardım örgütü Islamic Relief ise, açlıktan ölmek üzere olan bazı kadınların çakallar tarafından saldırıya uğradıklarını belirtti. [1]
Save the Children sivil yardım kuruluşu, özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar için açlık seviyesinin alarm düzeyinde olduğunu belirterek bu riskin daha da artmakta olduğu yönünde uyarıda bulundu.[2] Bölgede yaşayanlara göre bu kuraklık, tarihte yaşadıklarının en kötüsü.
Islamic Relief sözcüsü Mary Griffin, 2011 yılındaki felaketin ardından yaşanan bu kuraklığın Afrika boynuzunda “korkunç bir deja-vu hissi” verdiğini belirtirken, aynı endişeyi yaşayan Muslim Charities Forum’un başkanı Hany El-Banna şunları söylüyor:
“2011 yılında çok geç harekete geçmiştik. O yıl yaptığımız gibi yine gecikemeyiz. Bununla bugün başa çıkmalıyız. Eğer bunu yapmazsak bu kuraklık kıtlığa dönüşecek .”[3]
2011’deki vahim manzara sonrasında her yıl bölgeye kesintisiz yardım gönderen Türkiye, bu yıl 8 Mayıs Anneler Günü’nde yaklaşık 8 milyon dolarlık yardım malzemesi taşıyan bir gemiyi Somali’ye gönderdi. Yakın zamanda 2 geminin daha yola çıkması bekleniyor. Bir kısım ülkelerinin ve sivil toplum kuruluşlarının yardım çalışmaları devam ederken, bir kısım ülkelerin halen kara Afrika’yı bir sömürü alanı olarak görüyor olması ise sorunun temelini teşkil ediyor.
Pek çok Somalilinin tek kaçış bölgesi sayılan Kenya’dan gelen haberler ise, Afrika’da durumun vahametini daha da arttırdı. Kenya, bu hafta bir açıklama yaparak ülkedeki tüm mülteci kamplarını kapatacağını, hükümette mülteci işleriyle ilgilenen birimin de dağıtılacağı belirtildi. Kapatılması planlanan Kakima ve Dadaab mülteci kampları 600 binden fazla mülteciye barınak sağlıyor. 420 binden fazla Somaliliyi barındıran Dadaab, dünyanın en büyük mülteci kamplarından biri olarak kabul ediliyor. Kamplarda kalan mültecileri genellikle Somali, Tanzanya, Sudan ve Etiyopya’da terör tehdidinden kaçan kişiler oluşturuyor. Kampların kapatılma gerekçeleri ise ekonomik zorluklar ve terör örgütü Eş-Şebab tehdidi.
Eş-Şebab Kenya için önemli bir tehdit. Hatırlanacağı gibi 2013’de Nairobi’de bir alışveriş merkezine düzenlenen saldırıda 67 kişi yaşamını yitirmiş, geçtiğimiz yıl Nisan ayında ülkenin kuzeyindeki bir üniversitede ise 140 öğrenci öldürülmüştü. Eş-Şebab’ın Kenya’da hedef belirlemesinin en önemli sebeplerinden biri ise Kenya’nın, Afrika Birliği misyonu çerçevesinde radikal gruplara yönelik operasyonlarda yer alması.
Mültecilere gelince; yaşadıkları yerden çıkarılma riski ile karşı karşıya kalan bu insanlar, hem iç çatışmaların hem de açlığın yaşandığı Somali, Etiyopya ve Sudan gibi ülkelere dönmeyi düşünemiyorlar bile. İnsan hakları örgütlerinin eleştiri okları ise Kenya hükümetine yöneltilmiş durumda. Uluslararası Af Örgütü Doğu Afrika Bölgesel Direktörü Muthoni Wanyeki, Kenya’nın bu karar ile zavallı insanları koruma görevinden geri çekildiğini ve binlerce insanın hayatını riske attığını belirtiyor .[4]
Ülke şartları her ne olursa olsun bir ülkenin zavallılara sahip çıkması hiçbir zaman vazgeçemeyeceği bir düsturu olmalıdır elbette. Fakat bu aşamada, Kenya için de bir çözümün düşünülmesi ve uluslararası toplum nezdinde hem terörle mücadele hem de maddi yardım anlamında tüm kolaylıkların gösterilmesi şarttır. Yalnız burada hatırlatmak gerekir; terörle mücadelenin şiddet ve silahla yapıldığı her bölge mutlaka böyle riskler altında kalacaktır. Çünkü çok defa hatırlattığımız gibi bu yöntem, şiddetle beslenen unsurlar için temel yaşam kaynağıdır. Dolayısıyla Kenya’nın terörle mücadelede tüm dünyanın düştüğü hataya düşmemesi önemlidir. Ülkenin terörle mücadele görevini “eğitim” yoluyla gerçekleştirmesi hem terör sorununu ortadan kaldıracak, hem de ülke maruz kaldığı tehditlerden arınacaktır.
Geçmişten beri hiç dinmeyen Afrika sorunu, ancak ciddi bir uyanış ve bilgilendirme ile dikkat çekebilir. Bunun için farkındalık oluşturmak oldukça önemlidir. Afrika’da açlık ve mültecilerin durumu korkunç boyutlara ulaşırken, bu konuda yapılan bilgilendirmeler son derece kısıtlı ve çözümsüzdür. Yaşanan dramın geniş çaplı olarak yaygınlaştırılması, daha fazla sivil toplum örgütünün harekete geçmesini sağlayacak, daha fazla vicdanlı hükümetin konuyu ele almasına yardımcı olacaktır. Bazen toplumun sesi, inisiyatifi elinde tutanlardan daha güçlü çıkabilir. O zaman kimsenin artık kulaklarını tıkama ihtimali kalmayacaktır.
[1] http://www.theguardian.com/global-development/gallery/2015/dec/11/climate-change-somaliland-pastoralist-life-too-hard-in-pictures
[2] http://www.theguardian.com/global-development/gallery/2015/dec/11/climate-change-somaliland-pastoralist-life-too-hard-in-pictures
[3] http://www.reuters.com/article/us-somaliland-drought-aid-idUSKCN0XQ22Q
[4] http://edition.cnn.com/2016/05/06/africa/kenya-closing-refugee-camps/index.html
Adnan Oktar'ın Arab News & Pakistan Observer'de yayınlanan makalesi:
http://www.arabnews.com/news/africa-cries-help
http://pakobserver.net/2016/05/15/africa-cries-for-help/